Sessizce ilerleyip onların masalarının arkasındaki maya geçtim. Ortam çok sesliydi ve ben onları duymakta güçlük çekiyordum. Eda ise gözlerini Volkan'a dikmiş onu incelemekten kendi kendini yiyordu.
Barlas aniden Arzu'nun kolundan tuttu ve arka kapıya doğru sürüklemeye başladı. Fırsat bu fırsat deyip onları takip ettim.
Barlas'ın gözünden. .
Şuan o kadar sinirliydim ki.. Karım, kadınım beni yok sayıyordu. Haklıydı.. Onun yerine kendimi koyduğumda ben bu kadar sakin kalamazdım. Ona kızamıyordum.
Volkan kafa dağıtmak için bara gidelim dediğinde direk karıma baktım. Beni umursamadı. Canımı alsa bu kadar içim acımazdı. Bir hışım evden çıktım. Bara geldiğimizde bar koltuğuna resmen kendimi attım. En sert içkileri söyledim. Gözlerimi kapatıp başımı arkaya attım ve gözümün önüne güzeller güzeli karım geldi. Gülüşü, somurtması, utanması..
Koluma değen elle gözlerimi açtım. Tabiki Arzu ile karşılaşmayı beklemiyordum."Senin burada ne işin var Allah'ın cezası?"
"Sana benden bu kadar kolay kurtulamıyacağını söylemiştim"
"Evliliğim bitiyor senin yüzünden be! Sevdiğim kadın suratıma bakmıyor. Ben yokmuşum gibi davranıyor. Beni umursamıyor"
"O kadın seni mutlu edemez Barlas. Ama ben öyle mi? Her türlü mutlu ederim."
"Kapa çeneni. Sesini bile duymaya tahammülüm yok. Defolup git burdan!" Deyip önündeki içki şişesini rast gele ona doğru fırlattım.
"Seni ben mutlu ederim Barlas! O kadın benim sana verdiklerimi verebilir mi?"
"Sen bana sayısız kullanılmış bedeninden başka ne verdin Arzu!!!"
Birden omzuma değen el ile arkama döndüm ve kadınımın kehribar rengi gözleri ile karşılaştım. Ağlamaktan kıpkırmı olmuş şişmiş gözleri kırmızı burnu bile o güzelliğini bozamamış.
Bir anda elimi tutup "Gidelim sevgilim" demesi afallamama sebep olsada hiç bozuntuya vermeden elini sıkıca kavrayıp uzun koridordan geçip arabaya doğru ilerledim.
Nefes bir anda hızlıca elini elimden çekti ve kaşlarını çattı.
"Nefes'im noldu?"
"Ne mi oldu? Daha ne olsun şu halime bak! Kocamı gecenin bir yarısı dostunun yanından topluyorum! Evet haklısın bize ne oldu?!!"
"Güzelim benim o kadınla bir alakam yok herseyi açıklamama izin ver. Günlerdir beni dinle diye çabalıyorum ama sen beni görmüyorsun bile"
"Gözlerimle gördüm sizi. O kadın ve sen yan yana, diz dize, dudak du..."
Lafını bitirmesine izin vermeden dudaklarını dudaklarım ile örttüm. Üst dudağını dudaklarımın arasına alıp emdim. Ben bu kadının her bir zerresine muhtaçtım. Karşılık vermiyordu ama ittirmiyordu da..
Dudaklarıma tuzlu bir tat geldi ve ondan geri ayrıldım. Gözlerinden iki damla yaş çenesine doğru yol almıştı.
"Sana herseyi açıklayacağım ve gözlerinden benim için akıttığın her bir damla yaşta kendimi boğacağım. Geçmişte yaptığım bu hata için sen beni affetsende ben kendimi affetmeyeceğim.."
Nefes'in gözünden..
Sessiz bir araba yolculuğunun ardından eve geldik. Eda'ya eve geldiğimi ve paspasın altına anahtarı koyduğumu mesaj attım. Hemen odama çıkıp soğuk bir duş aldım. Yaklaşık yarım saat soğuk duşun altında bedenim hissizleşene kadar durdum.. Bu bana her zaman iyi gelmiştir. Duştan çıkıp kurulanıp kedicikli pijamamı giydim ve banyodan çıkıp odama girdim. Barlas yatağın köşesine oturmuş beni bekliyordu.
"Ne işin var senin burada?"
"Saçların ıslak omzuna havlu koy hasta olursun"
"Sana burada ne işin var diye sordum!"
"Bende omzuna havlu koy hasta olursun dedim!"
"Çık dışarı!" Dedim elimde kapıyı gösterirken.
Yataktan kalktı ve yavaş adımlarla kapıya yöneldi. Tam çıkıyor derken kapının yanındaki ebeveyn banyosuna girdi. Ben ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışırken elinde havluyla geri çıktı ve saçlarımın altına havlusu koydu.
Resmen hipnoz olmuş gibiydim. Ağzımı açıp tek kelime söyleyemedim.
Makyaj aynamın karşısına geçirtti ve oda arkama geçti. Aynadaki yansımamızdan göz göze geldik. Eline ahşap tarağımı aldı ve saçlarımı taramaya başladı.O kadar hassas o kadar odaklanmış tarıyordu ki.. İşini bitirince saçlarımı koklayıp öpücük bıraktı ve geri çekildi. Tekrar aynadaki yansımamızdan göz göze geldik ve o müthiş gülümsemesini bahşetti bana.
Elimden tuttu ve yatağa doğru ilerletti. "Barlas lüt.."
"Şştt.. meleğim sadece kokunla uyumak istiyorum bana bunu çok görme."
Hicbirsey demedim. Zaten benimle uyuması işime gelirdi. Kocam beni aldatmamıştı. Herşeyi biliyordum. Sadece az burnu sürtülsün istiyorum hepsi bu.
Yavaşça uzandım yatağa. Barlas üzerimi örttü ve cok geçmeden yanımda hafif bir çöküntük oldu. Sonra da belime iki kol sarıldı. Beni kendi doğru çekti ve saçlarımı kokladı.
Daha fazla dayanamayıp yüzümü ona doğru döndüm. Nerdeyse burun burunaydık. Gözlerim önce dudaklarına daha sonra da henüz yeni çıkmaya başlamış sakallarınına kaydı ve elim rahat durmayıp sakallarına kaydı.
Ansızın dudaklarımdan kelimeler döküldü. "Gidelim burdan"
"Nereye gidelim Birtanem? Nereye istersen kabulüm. Yeterki sen mutlu ol."
"Antalya'ya gidelim. İşlerini ordan yönet. Burası bize iyi gelmedi. Orda yeniden başlayalım. Hem ailem orda."
"Sen iste yeter ki güzelim.. Yarın bu konuyu boylu boyunca konuşalım. Bu bizim içinde güzel bir başlangıç olur. Burası bize iyi gelmedi ama orası çok iyi gelecek. Ama şimdi izin ver kokunu içime çekip sensiz yitip giden gecelerin acısını çıkarayım. Nefesinle, kokunla uyuyayım."
Ne denirdi ki bu sözün üzerine..
Başımı boyun girintisine gömdüm ve kokusunu içime çekerek gözlerimi kapadım. Çok geçmeden uyku bedenimi esir aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ömrümün Rengi
Romanzi rosa / ChickLitAşk hiç bu kadar zor olmamıştı. Sevilmekten uzakta büyümüş bir erkek, ailesinin göz bebeği olarak büyümüş bir kız. Aile isteği ile yapılmış bir evlilik. Zamanla birbirine kapılan iki aşık. Onların asıl sınavları "EVET" dedikleri gün başlamıştı. Aş...