Bölüm 15

20 4 0
                                    

Barlas'ın gözünden..

Kahretsin! Ne yaparsam yapayım onu geri kazanamıyorum. Hoş zaten ne zaman kazandım ki. Tek bir mutlu olduğumuz akşam.. Ertesi hüsran..

Daha fazla kırmamak ve kırılmamak için dışarıya attım kendimi. Bilmediğim yollarda gecenin ayazında kendimi aradım sokaklarda.

Şundan eminim ki o çocuk benden değil ve birşeyden daha eminim ki hiç birşey için Nefes'ten vazgeçemezdim.

Hiç sahip olmadığım ailemin yerine koydum ben onu kısa sürede. Nasıl olurda şimdi ondan kopabilirim. Kadınım bana aile oldu. Annesi hiç bilmediğim annem, babası hiç bilmediğim babam, kardeşleri kardeşim oldu. Nasıl olurda onu bu kadar benimsemişken kaybetmeyi göze alabilirim.

Şimdi uyurkenki hayali canlandı gözümde.. Yastığa yayılıp özgürlüğünü ilan etmiş sarı saçları, yastığa yan yattığı için büzülmüş kırmızı dolgun dudakları..

Bu kadın kesinlikle akla zarardı..

Bu kadar gezinti yeterliydi. Kimseye farketmeden yanıma aldığım anahtarı cebimden çıkarıp kapıyı açmaya çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü ben daha anahtarı çeviremeden Ömür sağolsun kapıyı açıp sorgulayan gözlerle bakmaya başladı. Anlaşılan bu gece uzun olacaktı.

Ulan kardeşinden ayrı kendinden ayrı çekiyorum be..

Tüm olan biteni tüm şeffaflığı ile anlattım. Bunu anlatmam ne kadar doğru bilmiyorum ama başka da anlatıp akıl alabileceğim kimse yoktu. Hoş anlattığım, akıl alacağım kişi ise karımın erkek kardeşi.. Allahım ne hallerdeyim sen gör beni..

İlk başlarda çok şaşırdı. Ben bile şaşırdım anlatırken. Biz ne ara bu kadar şey yaşayıp bu duruma geldik diye.

"Ee ne diyorsun Ömür?"

"Enişte taraf tutuyor gibi olmasın ama Nefes haklı bu durumda"

"Biliyorum haklı olduğunu. Peki ben ne yapıcam bu durumda? Kız iyi bile dayanıyor. Ben kendimi koyuyorum onun yerine ben olsam bu kadar bile sabredemezdim."

"Bak Barlas Nefes güçlü bir kız. Herşeyi kendi içinde yaşar. Kimseye de birşey anlatmaz. Önemli olan ne yapıp ne edip o çocuğun senden olmadığını kanıtlamak ki bundan sen bile emin değilsin."

"Kafam çok karışık Ömür. Nefes alamıyorum artık."

"O kadın Arzu muydu neydi arıyor mu seni?"

"Evet hergün bıkmadan usanmadan arıyor. Buraya geldiğimi öğrenmiş iyice delirmiş. Ama ahtım olsun hersey ortaya çıksın kimse alamaz onu elimden."

"Tamam sakin ol. Gün doğmadan neler doğar. Hele bir sabah olsun bulucaz bir hal çaresini kardeşim."

"Sağol Ömür. Anladığın için sağol.."

"Dramatize yapma enişte" dedi kıkırdayarak ve her zamanki alaycı ifade ile "şimdi seni karın aynı yatağa da almaz. E bende seni odama alamam malum tipim değilsin. Yer yatağına talim olucan. Napıcan" deyip kahkahayı bastı.

Barlas bile bu haline gülüyordu artık. "Ulan senin de diline düştüm ya ben daha ne diyeyim."

"Deme birsey enişte deme. Hadi bakalım iyi geceler." Dedi hala kıkırdarken.

"Sanada Ömür." Dedi Barlas ve odaya doğru gitmeye başladı.

Odanın kapısından girer girmez o huzur bulduğu koku sarmaladı dört bir yanını. İki üç saniye kaldı öylece sonra yavaş adımlarla baş ucuna geldi karısının.
Uyurken bile hem bu kadar tatlı hem bu kadar güzel olmayı nasıl başarabiliyor bu kadın böyle.
Sessizce yanaştım ona. Uyanmasın diye nefes bile almıyordum nerdeyse. Burnumu ipeksi saçlarına sürtüp derin bir nefes çektim içime. O yokken de varmış hissi versin diye kokusunu içime hapsedercesine çektim kokusunu. Sonrada sabah uyanınca büyük ihtimal çok kızacağı şeyi yaptım ve yavaşça yanına sokulup onu kollarının arasına aldım. Oda uyku hali ile incecik kollarını belime sardı. Bir kez daha kokladım aşık olduğum tenini. Huzur neymi? İşte huzur bu.. Sevdiğim kadın kollarımın arasında. Ben daha ne isteyebilirim ki. İşte şimdi huzurlu bir uyku uyumanın vaktiydi..

Sabah kollarımdaki hareket ile gözlerimi araladım ve aralar aralamaz geri kapamam bir oldu. Nefes uyanmış ve uslu uslu kollarımda benim uyanmamı bekliyordu. Bu haline oldukça şaşırdım. Nerde dum akşam ki panter kadın nerde şimdiki kedi kadın.. Ben uyanır uyanmaz kızıp deliye dönmesini beklerken o sessizce kollarımda yatıyor. Bir dakika belki de sadece anne ve babasına bir şeyleri yansıtmamak için yapiyordur. Çünkü onların da uzulmesini istemez sonuçta. Ben bu düşünceler ile kıvranırken ürkek parmaklarını yeni çıkmaya başlamış sakallarımda hissettim. Ben biraz önce ailesi üzülmesin diye mi bu kadar uslu durduğunu düşünmüştüm. Hayır bu kadın bunu kasıtlı yapıyor. Allah'ım sen yardımcım ol.
Kafasını boyun girintime iyice gömdü ve burnunu boynuma sürttü. Hadi ama buna hangi erkek dayanabilir.
Biraz uğraşmaktan zarar gelmezdi.

"Hadi ama karıcığım ne zamana kadar uysal bir kedi gibi benim uyanmamı bekliceksin?"

"S-sen uyanıkmısın? Pislik nasıl yanıma gelir benimle aynı yatakta yatarsın? Nasıl bana sarılırsın nasıl?"

Biraz daha bu tonda konuşmaya devam ederse büyük ihtimal bütün ev odaya dolucaktı. Ben biraz önce uysal bir kedi mi demiştim? Unutun gitsin resmen panter bu kadın panter!

"Hadi ama Nefes beni koklayan, yüzümü okşayan, uyanmayayım diye nefes bile almayan kim?"

" Ne zamandır uyanıksın sen?"

"Oldu biraz."

"Neden numara yaptın?"

"Karımı deli gibi özledim ve karım uyanıkken kendini benden sakınıyor olduğu için olabilir mi acaba?"

"Ben kendimi sakınmıyorum tamam mı? Sadece gururuma yediremiyorum hepsi bu!" Dedi ve gözlerinden iki damla yaş elmacık kemiklerinin üzerinden yol çizerek çenesine kadar indi.

"Lanet olsun kır, dök, bağır, çağır ama benim karşımda ağlama dayanamam Nefes!" Deyip göz yaşlarını elim ile sildim.

Benim yüzümden akıttığı her damla yaşta kendimi boğmak istiyorum. Onu bu kadar üzdüğüm için kendimden igreniyorum!

Onu çekip kollarımın arasına aldım ve hıçkırıklarının arasında alnına uzun bir öpücük kondurdum.

"Canına yandığım ağlama böyle kalbim parçalanıyor sanki."

"Barlas lütfen daha fazla uzatmayalım artık biz yapa..-" sözlerini bitirmeden ağlamaktan nemlenmiş olan dudaklarını dudaklarımın arasına aldım. Sözlerine devam ederse hem onun hemde benim canım çok yanıcak, boş yere birbirimizi kırıp iyice incinecektik. Buda benim susturma yöntemimdi.

İlk başta kendini geri çekmek istedi ama daha sonra oda kendini kollarımın arasına bıraktı. Taki kapı bir anda açılana kadar.

İkimizde aynı anda geri çekildik ve nefes nefese kapıya doğru baktık. Baldızım elini gözlerine kapatmış iki parmağının arasından tek gözle bize bakıp "Pardon bölüyorum ama kahvaltı hazır diye gelmiştim." Deyip hızla odadan çıktı.

Nefes kendini adeta yataktan dışarı attı ve lavaboya kapandı. Bende böyle işin gemişine geçmişine.. Neyse ağzımı bozmayacağım..

Nefes'in gözünden..

Kapının açılması ile bir anda kendimi geri çektim. Neyseki gelen Nehir'di. Annem yada babama böyle yakalanmak istemezdim sonuçta. Kahvaltıya çağırıp hemen odadan çıkarken bende hiç zaman kaybetmeyip kendimi lavaboya attım. Zaten yüzüm alev alev yanıyordu. Az daha durursam ikimiz içinde iyi şeyler olmayacaktı. Yüzümü bol soğuk su ile yıkadım. Sonra aynada kendime baktım. İstemsizce dudaklarıma kaydı gözlerim. Onun dudaklarına değen dudaklara.
Yüzüm yine kan kırmızı olurken bu ruh halinden kurtulmak için kahvaltı masasına gittim.
Barlas ile göz göze gelmemek için resmen kendimle savaş veriyordum. Özellikle onun gözlerini sürekli üzerimde hissedip ona bakmamaya çalışmak çok zordu.
Barlas'ın telefonunun çalması ile gözlerim verdiği savaşa yenilip onun gözlerini buldu.
İçeriye geçip telefonla konuştuktan sonra yanıma gelip kolumu tuttu ve beni masadan kaldırdı.
Herkes garip gözlerle bize bakıyordu.

"Heey heeey bırak kolumu nereye gidiyoruz?" Diye sorarken aynı zamanda da kolumu ondan kurtarmaya çalışıyordum.

Kolumu daha fazla sıktı ve söylediği sözler ile kaskatı kalmama sebep oldu.

"Herşeyi ispatlamaya gidiyoruz karıcım.. Herşeyi ispatlamaya.."

.

Ömrümün RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin