Barlas'ın gözünden..
Kahvaltı sırasında Doktor Meriç'in araması ile yerimden fırladım. Tabiki o Arzu cadısının boş tehditlerine savunmasız kalıcak değildim. Dna testi yaptırmıştım ve büyük ihtimalle sonucu çıkmıştı.
Antalya'ya gelmeden önce Arzu'nun evine gittim. Evet bunu her ne kadar istemesemde mecburdum. Nefes'e başka türlü hiçbirşey açıklayamazdım.
Geçmiş Zaman..
"Aa Barlas senin ne işin var burada?"
Ağzını yaya yaya söylediği cümle karşısında ve yüzündeki çarpık gülümseme ile midem biraz daha bulanmaya başladı.
"İçeri davet etmeyecekmisin Arzu?"
"Ahh geç içeri seni çok özledim."
Yine ahtapot gibi kollarını sardı üzerime. Bozuntuya vermeden geri çekildim ve içeriye yürümeye başladım.
"Sonunda doğruyu bulucağını bana ve bebeğimize geliceğini biliyordum sevgilim."
"Arzu bana sevgilim deyip durma! Ben ne senin ne de o bebeğin hiçbirşeyiyim!"
"Haaahh.. Öyle mi Barlas? O zaman burda ne işin var?"
Kahretsin yine kendime engel olamadım. Bu böyle olmamalıydı.
"Konuşmaya geldim."
"Neyi?"
"Kızım kafan mı güzel neyi olacak karnındakini!" Diyerek adeta gürledim.
"Ben ortada konuşulacak değil uygulanacak birşey görüyorum Barlas!"
"Hahh neymiş o görülmeyen ama uygulanacak olan şey?"
"Nefes'ten boşanıp benimle evlenmek, çocuğuna sahip çıkmak mesela?"
"Sen kafayı yemişsin Arzu!"
"Yediren sağolsun."
Bir anda Arzu'yu çekip kollarımın arasına aldım. Bir anda afallasada fırsattan istifade sesini çıkarmadı. Tabiki bunu sadece yaptıracağım dna Testi için saç parçası almak için yaptım. İstediğimi alınca da geri çekildim.
Geri çekildiğimde afalladığı suratında bariz belli oldu.
"Şunu aklına sok Arzu ben ne senin ne de karnındakinin hiçbirşeyi değilim."
Son sözümü söyleyip orayı terkettim. Tabi ki arkamdan gelen hakaretleri umursamadan.
Şimdiki Zaman..
Ani bir fren ile arabayı hastanenin önünde durdurdum. Nefes hala anlamayan ve bir o kadar da kızgın olan bakışlarını üzerimde gezdirirken hiç umursamadan arabadan aşağıya indim. Nefes o kadar sinirliydi ki yerinden kıpırdamadı. Büyük bir nefes alıp en içten sabırlarım ile Nefes'in kapısını açıp kolundan tutup indirdim. İki saat onu arabadan indirmek için dil dökemezdim. Nasıl olsa birkaç dakika sonra kendi hür iradesi ile boynuma atlayacak canım karım.
Hızla hastanesin içine girip üçüncü kata çıktık. Sekreterin masasına gidip acele ile
"Meriç bizi bekliyordu musait mi acaba" diye sordum.
Kız şaşkınca bir bana bir Nefes'e baktı.
"Bir saniye haber vereyim." Dedi ve telefon ile aradı. Daha sonra güler yüz ile "Buyrun Meriç bey sizi bekliyor." Dedi.
İçim içime sığmıyordu. Oda ya girer girmez direk gözlerim Meriç'i buldu.
"Meriç sonuçlar nerde?"
" Sana da günaydın kardeşim." Dedi yalandan alınır bir ses tonu ile.
"Ah kardeşim kusura bakma nolur. Günaydın nasılsın?"
"Sağolasın kardeşim siz nasılsınız" dedi Nefes'e bakarak. Ahh bu fasıl fazla uzun sürmüştü ama.
Nefes'te aynı kibarlık ile cevap verdi ve nihayet asıl meseleye geçiş yaptık.
"Evet Barlas sonuçlar burada"
"Sonuç ne?"
"Sonuç.."
"Evet Meriç sonuç ne söyle artık"
"Negatif"
Nefes'in gözleri anında benim gözlerimi buldu. Asıl hersey şimdi başlıyordu. Odada bir anda sessizlik hakim oldu ve Nefes ani bir hareket ile odadan dışarı çıktı. Bende Meriç'e teşekkürlerimi sunup odadan çıktım.
Nefes'i arabanın yanında beklerken buldum. Yüzüme bile bakmıyordu ama neden?
"Nefes be..-"
"Barlas tek kelime daha duymak istemiyorum!"
"Anlamadım?"
"Seninle konuşmak istemiyorum!"
"İyide sonuç negatif çocuk benden değil anlamadım bu neyin soğuk hava dalgası?"
"Çocuğun senden olmaması senin beni aldattığın, aşalık biri olduğunu değiştirmiyor!"
Kendime hakim olmakta güçlük çekiyorum artık. Beni ne ile sınıyor bu kadın böyle.
"Bak güzelim sakin kalmaya çalışıyorum. Seni de anlıyorum. Sana sıfırdan cenneti sunmak istiyorum ve bunun için elimden ne gelirse yapıyorum. Ne olur artık sende beni anla ve yardım et. Çünkü artık nefes alamıyorum."
"Haahh ya aynı şeyi ben sana yapsaydım o zaman ne olucaktı? Yine aynı soğuk kanlılığın ile durabilecek miydin?"
"Bin arabaya Nefes kavga etmek istemiyorum."
"Binmiyorum."
Haydaaa buda ne böyle. Ben ne düşlerken sevgili karım her zamanki gibi şaşkınlık boyutları yaşatmaya devam ediyor bana. Artık seslerimiz iyice yükselmişti ve etraftan geçenler de bize bakıyordu. Daha fazla dayanamadım ve zorla Nefes'i arabaya bindirdim eve doğru bastım gaza. Yol boyunca tek kelime daha etmedi. İnadından kuruyacak birgün.
Eve geldiğimizde evde kimse yoktu. Nefes Melek anneyi aradığında bugün akşam yemeği için Naile ananemlerde olucaklarını söyledi. Kaldık mı başbaşa..
"Nefes ne zamana kadar bu böyle sürecek?"
Senden boşanana kadar."
"Yok öyle bir ihtimal bunu o aklına sok."
"O zaman sonsuza kadar."
"Nefes'im gülsün artık şu yüzün yapma böyle bitiyorum ben."
"Sen hayatımdan defolup gitmediğin sürece benim yüzüm gülmeyecek anladın mı!"
Yine seslerimiz yükselmişti.
"Nefes yeter artık dayanamıyorum. Görmüyor musun günden güne ölüyorum. Hayatımda ilk defa birini sevdim. İlk defa kalbimi sundum. Gerçekten sevmek neymiş tattım. Sevgisiz, kimsesiz büyümüş mutluluğa aç benliğim senle tamamlanıyor. Neden bu yıkılmaz duvarlar?""Sen kendi ellerin ile ördün o duvarları."
"Yalvarıyorum tek bir şans daha."
"Yapamam. Yapamıyorum.. Senin gibi birine güvenemiyorum."
"Yeter artık Nefes! Geç olmadan, beni kaybetmeden anla. Kalbim sen kır diye yaratılmadı."
Sonrası boşluk.. Kaybetmenin, kaybedilmenin boşluğu..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ömrümün Rengi
ChickLitAşk hiç bu kadar zor olmamıştı. Sevilmekten uzakta büyümüş bir erkek, ailesinin göz bebeği olarak büyümüş bir kız. Aile isteği ile yapılmış bir evlilik. Zamanla birbirine kapılan iki aşık. Onların asıl sınavları "EVET" dedikleri gün başlamıştı. Aş...