Hani bazı anlar vardır ya insanın elinden hiçbirşey gelmez, hatalarınla baş başa kalırsın ve boşlukta sallanırsın. İşte şu anda tamda öyleyim..
Gidiyordu ve ben kaldırım kenarına oturmuş transa geçmiş bir şekilde ağlıyordum. Hatalarım beni boğuyordu. Tıpkı benim ilgisizliğimde onun boğulup bana karşı savaşında mağlup gelmesi gibi. Aslına bakarsan bu savaşın bir kazananı yoktu. İki mağlup, iki yaralı insan vardı ve en büyük hasar kalpteydi. Sevdiğimin yarasını ben açtım ve oda dayanamayıp vazgeçti..
Pişmanlık.. İnsanın içine ne acı işliyordu öyle. Oysa insan kaybetmeden anlayamıyormuş yanındakinin değerini. Bende anlamadım. Ama bir dakika hiçbirşey için geç değil. Burda oturup düşünüceğime neden gidip durdurmuyorum? Henüz uçağın kalkmasına bir saat var.
Ana yola çıkıp bulduğum ilk taksiye atladım. Sanki yol bitmiyordu. Geçen her dakika sanki yıl gibi geliyordu. Nihayet havaalanına vardım. Almanya'ya giden sefer 20 dakika sonra kalkıyordu. Acil olarak onu bulmam lazımdı. Aradım ama telefonu kapalıydı. Kafayı yemek üzereydim. Uçağın kalkıcağı alana geçemiyordum. Görevliler izin vermiyordu. İçimden en güzel dileklerimi onlara sunup gözümle etrafı aramaya başladım. İşte ordaydı Son kontrol noktasından geçiyordu.
"Barlaaaaas" adını seslendim ama duymadı. Durmadım ard arda adını bağırdım. Evet duymuştu! İlk önce attığı adımı durdurdu. Sonra yavaş yavaş başını benden tarafa çevirdi. Daha sonra vücudunu çevirdi. Görmüştü. Gözlerim gözleriyle yeniden buluşmuştu.
Ona doğru koşmaya çalıştım ama görevliler izin vermedi. Ellerini belime koyup bana engel olmaya çalışıyorlardı. Bense bir yandan ellerinden kaçmak için çırpınıp bir yandan da ağlıyordum ve adını sesleniyordum. Sonra bir an onun ürkütücü sesini duydum ve hızla üzerime doğru gelişini."Çek lan o ellerini karımın üzerinden!"
Allah'ım aşığı olduğum o ses.. Beni bir anda çekip adamların ellerinden aldı ve başımı göğsüne sahiplenircesine bastırdı.
Sonra bana dönüp hırçın bir şekilde "Lanet olsun Nefes amacın ne? Senin burda ne işin var!?" Diye sordu.Cevap vermedim. Sıkıca sarıldım. Zaten belli değilmiydi benim burada ne için olduğum.
💎
Huzur bulduğum kokuda boğulmak ister gibi daha çok gömdüm boyun girintisine kafamı. Ya gitseydi ya kaybetseydim..
Onsuz günler aylar nasıl geçmiş hiçbir fikrim yok.. Şuan sadece susuyoruz ve susarken bile aslında birbirimize olan sevgimizi haykırıyoruz birbirimize.
"Ya gitseydin?"
"Ama gitmedim."
"Ama gidebilirdin."
"Ama hala buradayım. Seninle. Senin yanında."
"Üzgünüm."
"Hayır üzgün olmanı değil sadece bana aşık olmanı istiyorum."
"Çok çektirdim sana değil mi?"
"Hakettim ve sen bu kadar anlayışlı oldukça ben bunun altında eziliyorum. Ben senin en güzel aylarını çöpe attım. Yetmedi seni aldattım Nefes. Ben sen daha fazla beni görüp acı çekme diye geri dönmeyi istedim senden vazgeçtiğim için değil."
"Herşeyi unutalım Barlas. Doğru zamanda yapılan yanlışlar bizi tüketmedi mi zaten? Ben herşeye rağmen sana güveniyorum. Çünkü aşk düştüğü zaman bir kalbe kor edip yakmadan bırakmıyor peşini. Sen ateşim ol. Ol ki bende sana yanayım."
"Ben sana ateş olurum yeter ki sen bana nefes ol Nefes'im.."
Daha çok sokuldum sevdiğim, kokusunda sarhoş olduğum adama. Aşk gerçekten böyle birşeymiydi? Ne yaparsa yapsın ne kadar acıtırsa acıtsın gözüne görünmüyor. Evet çok acı çektim çok yara aldım bu savaşta. Ama aşkımla sarıcam bu yaraları. Bildiğim tek birşey vardı artık. O benimdi ve öyle kalıcaktı.
💎
Sabah üzerimde hissettiğim ağırlık ile gözlerimi yavaş yavaş araladım. Burnuma dolan koku uyuşmuş olan bedenimi gevşetirken içeriye giren güneş ışığı gözlerimi almaya yetmişti. Yavaşça Barlas'ın kolları arasında döndüm. Sevdiğim adamın yüzünü incelerken buldum bir anda kendimi. Sonra da aklıma gelen şey ile telefonumu elime aldım ve kamerasını açtım. Şekilden şekile girip hatta saçımdan kocişime bıyık bile yapıp resmimizi çektim kiii telefonumun elimden çekilmesi ve sırtımın yatağa yapışıp üzerime bir ağırlığın oluşması ile bir anda tüm dengemi şaşırdım.
"Karıcım sesimiz çıkmıyor diye sendr iyice maskara yaptın beni" dedi hafif büzdüğü dudakları ve çocuksu çıkan sesi ile.
Bu beni gülümsetmişti. "Kötü birşey yapmadım ki sadece birkaç fotoğraf çekmiştim. Sen uyanıkmıydın ki?"
"En başından beri." Deyip çarpık gülümsemesini bana sundu. İşte şimdi benim güneşim doğmuştu günüme.
"Sen çok fenasın" deyip sitemkar bakışlarımı ona yollamayı ihmal etmedim.
Tam ağzımı açıp birşey söyleyecektim ki telefonumun melodisi duyuldu.Barlas söylene söylene kendini yatağın diğer tarafına attı ve "Senin bu arkadaşın bizim romantik dakikalarimızı hissedip neden her seferinde bozuyor" diye homurdandı. Bu beni gülümsetmişti.
"Efendim Eda?"
"Nerdesin sen Nefes? Onur'la merak ettik seni aniden çıkınca."
"Halletmem gereken bir konu vardı" Barlas'a imalı bir bakış yolladım. "Onu hallettim sadece tatlım. Bu saatte aramanın nedeni nedir acaba?"
"Pek kibarsın bugün. Onur sen ben ve kocan olcak insan hep beraber aksam bara gidelim diyoruz. Onur ile beni kutlarız."
"İyi fikir aslında. Hem kafa dağıtmış oluruz."
"Tamamdır adresi mesaj atarım aksam görüşürüz hayatım."
"Görüşürüz canım." Deyip telefonu kapattım. Barlas'ın soru sorar bakışlarından yüzümü kaçıracak akşam azıcık eğlenmeye karar verdik biz hep beraber senin için de sorun olmazsa hem Eda ve Onur'u da kutlucaz."
"Eda ve Onur?" Diye sordu tek kaşını kaldırıp.
"Şey onlar artık birlikte ve çok mutlular. Mutluluklarını da bizimle paylaşmak istiyorlar."
"Vay arkadaş biz daha mutluluğumuzu yaşayamadan bi başkasının mutluluğunu yaşıyacaz."
"Çok konuşma Barlas kalk hadi çok işimiz var."
💎
Hayatın netliğini kaybedip dolaylarına çok saptık. Haliyle yıkımlar kaçınılmaz oldu. Ama şuan esneme vuran nefesin sahibi beni ben yaptı kendime getirdi. Mutluluğu hissediyorum.
Ağır ağır el ele barın merdivenlerini indik ve Eda'ların olduğu vip locaya doğru ilerledik. Onur ile Barlas erkekçe selamlaşırken biz Eda ile çoktan sarılıp dedikodu moduna geçmiştik bile. Barlas eline aldığı içki bardağını var gücüyle sıkıp elinde kırması sonucu gözlerimi önce onun eline sonra gözlerine sonrada baktığı yere çevirdim.
Şuan hissettiğim şey sadece hızlı kalp atışım ve kaybedip kaybetmeme arasında kaldığım o ince çizgiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ömrümün Rengi
Chick-LitAşk hiç bu kadar zor olmamıştı. Sevilmekten uzakta büyümüş bir erkek, ailesinin göz bebeği olarak büyümüş bir kız. Aile isteği ile yapılmış bir evlilik. Zamanla birbirine kapılan iki aşık. Onların asıl sınavları "EVET" dedikleri gün başlamıştı. Aş...