⭐ Denizin Mavisi ⭐

6.8K 729 471
                                    


Geciktiğim için kusura bakmayın. Ama iki bölümü birleştirdiğim için bayağı uzun oldu; bunu telafi edecektir. :) Keyifli okumalar!

"O bana kilometrelerce uzak, aynı zamanda da tek bir bakış kadar yakındı."

9. Bölüm✍

O... bana... dokunmuş muydu?

Hâlâ sağlıklı düşünebiliyorken o elini bileğimin üzerinden çekse çok iyi olacaktı. Çünkü ben şuan o gayreti kendimde bulamıyordum. Gözlerim çatının kapısına odaklanmış, ayaklarım karlı zemine saplanmış ve düşüncelerim dar ağacında kendini sallandırmıştı. Hareket etmeden öylece duruyordum.

Arkamda durup "Sana bir şey söylemeyi unuttum," dediğinde, hâlâ elini çekmemişti. Kendi içimde savaş verirken dışarıya bir ok bile fırlamıyordu ve o, içimdeki bu savaştan habersizdi. Kontrolü elime almaya çalışıyordum ancak anlık bir sinir dalgası bedenimde bir çığ gibi kopup şakaklarımı zonklattığında, bir yanardağ misali patladım. Bileğimi hızla onun elinden çekip kurtardığım an, ona doğru döndüm. Şuan gözüm kararmıştı ve ne yaptığımın bilincinde değildim. İpler çoktan ellerimden kaymıştı.

"Ne yapıyorsun sen! Kim dedi sana bana dokunabilirsin diye?!" Boğazımın acıyıp acımamasını umursamadan bağırdım; tıpkı Deniz'in bana şaşkın gözlerle bakmasını umursamadığım gibi...

"Bir daha sakın bana dokunma!" dedikten sonra sağ ayağımı yere sertçe vurdum ve işaret parmağımı ona doğru uzattım. "Anladın mı?!"

Derin nefesler almaya çalışırken bir elimi boğazıma götürdüm ve diğer elimi saçlarımın arasından geçirip sakinleşmeye çalıştım. Titreyen ellerimi zapdedemiyordum.

Deniz, anlam veremeyen bakışlarla bana bakıyordu ve ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. Kaşları çatılmış, bileğimi kurtardığım eli öylece havada kalmıştı.

"Mavi, iyi misin?" diye endişeyle sorup bana yaklaşmaya çalıştığında hemen geri çekildim. "Ben... özür dilerim.. yani, eğer yanlış bir şey-" Sözünü tamamlamasına izin vermeden kestim.

"Sus, tamam m-" Bağırdığım için yanan boğazım yüzünden cümlem yarıda kalınca öksürdüm. "Seni görmek istemiyorum! Çıkma bir daha karşıma!"

Ne söylediğimi, ne söylemek istediğimi seçemiyordum. Cümleler ağzımdan özgürlüğüne kavuşmak isteyen birer mahkûm gibi fırlıyor, meydana getirdiği yıkımları önemsemiyordu. Doğru veya yanlış mı yaptığımı düşünecek halde değildim.

Deniz tek elini başına götürdü ve beresini sertçe çıkarıp saçlarını özgürlüğe kavuşturdu. Kar taneleri kumral saçlarına birer elmas gibi düşerken, tıpkı benim gibi sesini yükseltti.

"Ben anlamıyorum... Ne oldu şimdi birden bire!"

O ne derse desin sesi sanki bana ulaşmıyordu. Bu haldeyken onunla tartışamazdım. Damarlarımda kanla karışık gezinen sinir beni zor durumda bırakıyordu çünkü. Şu durumda yapmam gereken en mantıklı şey, burayı terk etmekti. Kaçıp gitmek... Hep yaptığım gibi.

Denizin MavisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin