Merhaba! Biraz bekletmiş olabilirim ama uzun bir bölümle geldim. Yazarken eğlendim, umarım siz de okurken eğlenirsiniz. Yazım yanlışım varsa affedin, pek kontrol edemedim. :DKeyifli okumalar!
"Masmavi gülüyordu."
13.Bölüm ✍
Yerin dibine girsem, esrarengiz bir şekilde yok olsam ya da ortamdan soyutlansam dediğimiz anlar olurdu ya; şu an öyle bir anın merkezindeydim ve ne oluyorsa etrafımda oluyordu sanki. Deniz'in annesi karşımda durup bana bakarken heyecandan tutulan dilim ve kilitlenen bedenimi saymazsak sanırım çok da kötü durumda değildim. Ah, kendimi kandırıyordum. Şu an ne yapacağımı bilemez halde kasılıp kalmıştım.
Şaşkınlığım hâlâ hüküm sürerken "K-kusura b-bakmayın. Ben, bilmiyordum. Yani... hoş geldiniz," deyip kekeleyerek de olsa toparlamaya çalıştım durumu. Ama pek başarılı olduğum söylenemezdi. Beceriksizliğime gözlerimi devirmek isteyerek sıktım, yumruk yaptığım ellerimi.
"Hoş buldum da...Ali'm yok mu?" dedikten sonra içeri girmek için hamle yaptığında kaçar gibi kenara çekildim. Ali deyişi tuhaf geliyordu ama önemsememeye çalıştım. Bu, daha sonra üzerinde duracağım bir detaydı. Ellerimin titremesine mani olamayacak kadar gerilmiştim. Acaba yanlış anlar mıydı? Ki, şu anki durumum buna gayet müsaitti.
Kalbim hızla çarparken "Ali- Yani, Deniz yok. Arkadaşının doğum gününe gitti. " dedim, tek seferde.
"Peki sen... Ali'nin..?" diye başlayıp, gözlerini kısarak bana yönelttiği, başka anlamlara kaymaya meyilli cümlesini hızla tamamladım.
"Arkadaşıyım. Hı hı. Kesinlikle arkadaşıyım." dedim, başımı hızla aşağı yukarı sallarken, yanlış anlamasından korkarak. Şu an karşıdan bakan birinin beni nasıl gördüğünü merak ediyordum ama bunu öğrenip de rezilliğimin iyice farkına varmak da istemiyordum. Bir şey söylemesine fırsat vermeden tekrar söze girdim.
"Kaldığım yurtta yangın çıkmıştı. Ben zor durumda kaldığım için Deniz birkaç gün evinde misafir olmamı önerince de kabul ettim. O yüzden yani," diyerek, açıklama yapmak mecburiyetinde hissetmiştim kendimi. Hakkımda yanlış şeyler düşünmesini istemezdim neticede. Heyecanımın vücuduma yaydığı adrenalinle hızlı hızlı konuşuyordum. Onun da bunu fark ettiğini gözlerinde geçen anlık ifadeden anlamıştım ama üzerinde durmamıştı.
"Anladım kızım," dedi gülümseyerek. Sevecen duran yüzünde yanlış anladığına dair bir belirti aradım ama bulamadım. Belki de kendi kendime kuruntu yapıyordum. Yine de fazla rahat olamıyordum işte. "Ali'm doğru demiş. İhtiyacın varsa kalabilirsin tabii kızım." Anlayışla kurduğu cümleler karşısında gülümsemeye çalıştım. Ama yalnızca çalıştım. Bir türlü gerginliğimi üzerimden atamıyordum. Önceden hiç yaşamadığım şeylerle karşı karşıya kalmam bünyemde ters etki yapıyordu sanırım. Doğaçlama takılmaya karar verdim; muhabbeti gidebildiği yere kadar götürebilmekti şu anki planım.
Düşüncelerimi dağıtıp "Teşekkür ederim," dedim. Adını henüz bilmediğimden ne diye hitap edeceğimi seçemememiştim ama o bunu anlamış gibi, "Bu arada, bana Sema teyze diyebilirsin. Senin adın neydi?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denizin Mavisi
Romance"Deniz ile gökyüzünü ayıran o ince çizgiye astım hayallerimi. Bazen bir rüzgar esti, savurdu düşlerimi. Bazen de yağmur yağdı, damlalar değdi tenime. Umut en güçlü silahımdı. Ben hep bekledim, o hiç gelmeyen gemiyi. Geleceği günün hayaliyle, ne dün...