Medyadaki şarkı: Emre Aydın - Buralar Yalan
(Dinlemenizi öneririm.)Sanırım yazdığım en güzel bölümdü. Tabii yine sizin kanaatinize kalmış. Gerçi sonları biraz aceleye gelmiş gibi oldu ama...olsun. Umarım seversiniz *-* 💫
Keyifli okumalar!
"O gemi bir gün gelecek."
18.Bölüm ✍
Elini düşünüyormuş gibi çenesinin altına yerleştirdi ve işaret parmağını çenesine birkaç kez dokundurdu.
"Gelmezsen..." deyip ucu açık bir cümleye başladığında, kaşlarımı kaldırıp "Gelmezsem?" dedim devam etmesi için.
"Seni kaçırırım!"
Ciddi çıkmasına özen gösterdiği bir ses tonuyla konuştuğunda, havalanan kaşlarım indi ve ağzım şaşkınlıkla aralandı.
"N-ne diyorsun ya?!" Kekelerken bir adım geriledim. "Saçmalama!"
Tek kaşını kaldırdı. "Yapamayacağımı mı düşünüyorsun?"
"Yapmayacağını düşünüyorum," dedim kesin bir dille.
"O zaman gel buraya!"
Birdenbire elimden tutup beni çekiştirmeye başladığında herhangi bir tepki bile vermeme kalmadan şok olmuş gibi peşinden sürüklendim. Ancak bir iki adım gittikten sonra aniden durdu ve bana döndükten sonra elini, dikene dokunmuş gibi geri çekti. Onun gözleri de tıpkı benimki gibi irice açılmıştı. Yutkunarak ona baktım. Kalbimin bu derece hızlı atmasının nedeni kriz geçiyor oluşum muydu yoksa Deniz'in kısa bir anlığına bile olsa elimi tutmuş olması mıydı? Aslına bakıldığında hiç kriz geçiyor gibi de durmuyordum. O anki şaşkınlığım bana krizi bile unutturmuş, zaten çok geçmeden temasını kestiği için ne olduğunu bile anlayamamıştım.
"K-kusura bakma, b-ben bir an unuttum.Gerçekten unuttum... Bir şeyin yok değil mi?" Sesi, endişe ve pişmanlığın yanında şaşkınlığın kırıntıları da barındırıyordu. Yüzünde ise afallamış bir ifade vardı. Bu beklenmedik hareketi ikimizi de tuhaf bir durumun içine sokmuştu.
Kalbim hala süratle atmaya devam ederken gözlerimi kırpıştırdım ve başımı sağa sola salladım. "Yok." Sesim kısık çıkınca boğazımı temizledim ve "İyiyim," dedim sonra. Heyecanımı, ellerimin terleyişini ve dizlerimin titreyişini saymazsak... Bu konunun üzerinde çok düşünürsem içinden çıkamayacağımı biliyordum. Sakinleşmek amacıyla derin bir nefes aldım. Şu gergin ortamın bir an önce dağılmasını istiyordum.
Deniz'in kendini suçlu hissettiğini tahmin ettiğimden dolayı bu an hiç yaşanmamış gibi yaparak ne kadar başarılı olduğumu bilemesem de gülümsemeye çalıştım ve ona döndüm.
"Neyse... Sen beni kaçırma en iyisi, ben kendi rızamla geleyim."
Şu anlık bunu bir kaçış yolu olarak görmüştüm.
Belli belirsiz gülümsedikten sonra hafifçe kafasını salladı. Onun da bu anı bir an önce geçiştirmek istediği belliydi.
Sırtındaki örtüyle beraber direksiyona geçtiğinde; zihnimde, elimi tuttuğu anın tezahürleri dolanırken ona eşlik ettim ve içerden açtığı kapıyı kendime doğru çekip bedenimi siyah Range Rover'ın rahat ön koltuğuna bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denizin Mavisi
Storie d'amore"Deniz ile gökyüzünü ayıran o ince çizgiye astım hayallerimi. Bazen bir rüzgar esti, savurdu düşlerimi. Bazen de yağmur yağdı, damlalar değdi tenime. Umut en güçlü silahımdı. Ben hep bekledim, o hiç gelmeyen gemiyi. Geleceği günün hayaliyle, ne dün...