Savaş
"Günaydın güzelim"
Dedim yanına otururken. Bana döndü ve uzun bir süre zarfında inceledi."Bugün burda sen oturmuyorsun canım"
"Canım? Iyiymiş"
Gözlerini devirdi ve sabır diler gibi gözlerini kapatıp başını yukarı kaldırdı.
"Ya sen neden böyle davraniyorsun? Niye bu kadar rahatsin?!"
Ona yaklaştım.
"Bilmem. Belki yanımda sen varsın diyedir"
Omzuma vurdu ve ayağa kalktı.
"Ya bak kötü olucak git!"
Omuz kaldırdım ve sıraya iyice yayıldım.
"Gitmem. Sonra yanına başka bir erkek falan oturur maazallah"
Sinirle ayağını yere vurdu ve sınıftan çıktı. Başımı mutlu bir şekilde arkaya yaslayip gözlerimi kapattım. Onu bulmuştum!
"Ya anne! Savaş benim oyuncak bebegimi vermiyor!"
Saçları açıktı. Düz ve sırtını bile aşmış uzunluktaydi.
Ayağa kalkmış ellerini yumruk yapmış ve evlerine taraf dönmüş annesine beni ispiyonluyordu."Tamam Nazli sus, al bebeğini"
Nazlı çatık kaşları ile bana döndü ve sert bir sekilde bebeği çekip elimden aldı.
Ona sıkıca sarıldı. Sonra çatık kaslarindan arinip gözlerini gözlerime dikti."Bi daha yaparsan seninle kuserim"
"Tamam yapmam ama kusme"
Başını olumlu anlamda salladiktan sonra gelip benim yanima oturdu.
"Beraber oynayalım mi?"
"Evcilik mi? Ben erkeğim"
"Sende baba olursun"
"Senin kocan mı yani?"
Nazlinin yanakları kızardı ve utanarak başını diğer tarafa çevirdi. Hızla yanımdan kalktı.
"Vazgeçtim! Seninle oyun oynamayacagim!"
Diyerek ayaklarını yere vura vura evinin bahçesine girip gözden kayboldu.O zaman tam tamına 6 yasindaydik ve 10 yasimiza gelene kadar beraber büyüdük. Ailelerimiz arkadaştı ve çok iyi anlasiyorlardi. O benim çocukluk askimdi ve ben onu nihayetinde bulmuştum. Annemin, annesini araması sayesinde. Ve dünden beri onu kucuklugumuzdeki gibi sinir etmek çok hoşuma gidiyordu. Sinirlenince daha güzel oluyordu çünkü. Bense ona soylememistim. Onun hatirlamasini istiyordum.
"Günaydın"
Dedi çok neşeli bir ses. Arkaya yasladigim başımı kaldirip bana seslenen kişiye baktim. Bu Selin'di."Sana da günaydın Selin"
"Savaş'tı değil mi?"
"Evet"
"Ya kusura bakma ama Nazli dün beni neredeyse oldurecekti ve bende ona söz verdim. Bugün beraber oturucaz"
"Tamamdır. Sonuçta saçlarının yeniden kesilmesini istemeyiz"
Selin'in ağzı aralanirken güldüm. O da mı hatirlamiyordu?
"Sen....nerden?"
"Ya ikinize de yuh Selin! Beni hatirlamadiniz mı yani? Savaş ben"
Selin gözlerini kocaman açıp düşünmeye başladı. Bir dakika kadar falan öyle kaldı. Ardından ani bir hareketle bagirdi ve beni yerimden sıçrattı.
"Savaş!!!"
Diyerek bana sarıldı."Hatırladım"
"Unutmuşmuydun?"
"Yani ama... O sensin, ne kadar da degismissin"
Benden ayrıldı ve dikkatle bana bakti. Ben ise gulumsuyordum.
"Yani nasıl bir değişim bu?"
"Çok cool olmuşsun!"
Bir kahkaha patlattim.
"Sende çok çirkin olmussun"
"Hiç degismemissin"
Dedi cakma bir sinirle omzuma vururken."Ama bak ciddiyim çok çirkin olmussun"
"Savaş!"
"Tamam tamam şaka yaptim. Gerçekten guzellesmissin"
"Sağol.
"Ben Ali'nin yanına gidiyim o zaman"
"Bence de"
Dedi gülerek. Çantamı alıp oturduğum yerden kalktim ve en yakin arkadaşım, hatta ondan da öte dostum, kardeşimin yanına gittim."Ne oldu?"
"Kovdular oğlum beni"
Tabi Ali benim yaşam hikayemi biliyordu. Ona herşeyi anlatmıştım.
"Ne yaptın yine?"
"Birşey yapmadım lan, Selin hatırladı beni. Nazlı dün buna kızmış falan. Oyle"
"Anladım, e gel bare"
"Gelmeyipte ne yapacağım"
*
"Nazli!"
Okul çıkışı Selin ve Nazlı evlerinin yolunu tutmusken onları, Nazli'ya seslenerek durdurdum.
"Ya bir peşimi biraksana ne var?!"
Dedi arkasına dönüp bana bakarken."Savaş boşver ya uğraşma şununla. Isterse hatırlar"
Dedi Selin gülüp, bana göz kirparak."Neyi hatirlayacagim acaba? Ayrıca sen Selin ne işler ceviriyorsun yine?"
Nazlı gözlerini kisip bu seferde Selin'den hesap sormaya başladı.
"Ben birşey cevirmiyorum Nazli. Sen hatirlamak istemiyorsun"
Nazlı tekrar bana döndü. Yüzüme, onun sinirli yüzü aksine ciddi bir ifade vardı.
"Çikoala"
Dedim. Gözleri fal taşı gibi açılırken dudakları aralandi ve o sinirli ifadesinden zerre kadar yüzünde kalmadı."Hatırladım"
"Heh, nihayet!"
Dedi Selin araya girerek."Sen osun..."