Ali
Çantamı sırtıma takıp elime telefonumu aldım ve evden çıktım. O Selin denen kızın yüzünden ailem elimden arabamı da almıştı. Yine sinirle soluyarak yoldan geçen bir taksi çevirdim ve bindim. Okulun adresini verip beklemeye başladım.
Bir süre sonra okula vardığımızda ücreti ödeyip hemen taksiden indim. Çantamı düzeltip binaya girdim ve koridoru hızla geçerek sınıfa girdim. Nazlı ve Savaş bir köşede gulusurlerken Selin, sırasında oturmuş düşünceli bir şekilde defterine birşeyler karalıyordu. Hafifçe gulumsedim ve bogazimi temizleyerek onun yanina gittim.
"Günaydın"
Selin'in kaşları çatıldı ve şaşkın bir şekilde başını yavaşça kaldirip bana baktı. Önce arkasına, sonra önüne bakti ve ardından yine bana döndü. Elini göğüs hizasına getirdi ve kendini göstererek;
"Bana mı dedin?"
Dedi. Onun bu haline güldüm ve çantamı sıraya koyup yanına oturdum."Evet, Sana dedim. Ne var ki bunda?"
Gozlerini kaçırdı. Önüne düşen saçlarını kulağının arkasına atmak istedi ama ona izin vermedim ve ondan önce davranarak bunu ben yaptım. Sol kaşı havaya kalkmış şekilde bana şaşkın bakışlarını yolladı. Gulumsedim.
"Neden sasirdin ki sen?"
"Ş-şey, yani dün gece-"
"Evet o olay, Sana aşırı tepki verdim. Özür dilerim. Baksana hatta şöyle yapalım. Kendimi affettirmek için bugün sizi bana davet ediyorum. Oyun falan oynarız, ha? Bence harika fikir. O zaman çıkışta beraber gidiyoruz"
Selin'in cevap bile vermesine izin vermeden yanından kalkıp çantamı aldım ve kendi sirama geçtim. Yüzümde muzip bir gülümseme oluşurken Selin, yavaşça arkasını dönüp şaşkınlıkla bana bakmaya devam etti. Bogazimi temizledim ve onun duyabileceği bir şekilde;
"Çıkışta"
Diyip göz kirptim. Hemen önüne döndü ve defterine birşeyler karalamaya devam etti. Dikkatle onu inceledim. Bunu yapabilirdim..."Ali?"
Kafamı yana çevirip Savaş'a baktım. Gelip yanıma oturdu ve biraz Selin'e baktıktan sonra bana döndü.
"Nasılsın kardeşim?"
"Iyi. Hatta bomba gibiyim. Sen?"
"Iyi. Hayırdır sen, öfkeli değilsin"
"Neden olayım ki?"
"Dün gece sahilde-"
"O konu için Selin'den özür diledim. Bilip bilmeden gelip öyle bağırdım hatta tehdit falan ettim ama sonra öğrendim ki o soylememis"
"Nasıl? K-kim söylemiş peki?"
"Daha bilmiyorum onu ama Selin değil o kesin. Ayrıca bu konuyu bir daha acmayacagiz"
"Tamamdır. Peki baristiniz mı?"
"Bugün çıkışta bize davet ettim"
Savaş'ın kaşları havaya kalktı ve gözleri hafifçe büyüdü.
"Yok be oğlum bakma öyle. Sen ve Nazlı'da gelecek. Vakit geçiririz. Oyun falan oynarız"
***
Savaş, arabayı evin önünde park etti. Herkes arabadan indi. Kapının önüne gelip zile bastim. Pelin abla-evin hizmetlisi-kapıyı açtı ve bizde içeri girdik.
"Hoşgeldin Ali"
"Hosbuldum Pelin abla. Annem ve babam yok mu?"
"Onlar bir hafta yoklar oğlum. Yurt dışına gittiler. Iş için"
"Peki"
"Ali, biz salondayiz!"
"Tamam!"
Savaş'a cevap verip tekrar Pelin ablaya döndüm.
"Bize meyve suyu ve atistirmalik birşeyler getirir misin?"
"Tabii"
"Sağol"
Ceketimi çıkarıp askiliga astım ve hemen salona geçtim.
"Evet gençler ne yapmak istersiniz?"
"Evde Tabuu var mı?"
Dedi Nazlı hemen çocukça."Olmaz olur mu?"
Deyip gülerek karşılık verdim ona. Hemen arkadaki dolaptan oyunu çıkardım ve sehpaya koydum."Selin ve ben, Nazlı ve Savaş"
"Olmaz!"
Diye öne atıldı Selin."Yani kızlar erkeklere karşı olsa daha iyi olmaz mı?"
"Olur"
Dedi Savaş bana bakarak."Tamam o zaman.."
Oyunu açtım ve hazırladım. Önce kızlar başlıyordu.
"Izmir de gittiğimiz bir cafe vardı hani"
Nazlı, çok kısa bir süre düşündü ve cevap verdi.
"Şemsiye"
"Evet!"
Sıra bize geldi. Önce Savaş anlattı. Iki tane bildikten sonra tekrar sıra kizlara geçti. Bu sefer Nazlı Selin'e soruyordu.
"Benim ince kupelerim"
"Apandisit"
"Yes!"
Beraber gülerek el caktilar. Şimdi ise sıra bizdeydi. Ben anlatmaya basladim. Savaş'ta iki tane bildikten sonra sıra yine kizlarindi. Selin anlatıyordu.
"Pembe etegim"
"Kelebek"
"Basket topu yerine atmıştım hani"
"Hırka"
"Anneannemin çorabı"
"Einstein!"
Aynı anda ayağa kalktılar ve ergence bir hareket yaptılar. Suan herkes çok mutlu görünüyordu. Ama ben, biliyordum ki asla sonsuza kadar mutlu olunmaz...
#GunesinKizlari