Selin
Kendimi odama kapatali ve kimseyle konuşmayali neredeyse yarım saat oluyordu. Yatağımda oturmuş, bacaklarımı kendime çekmiş ve kollarimi bacaklarima sarmistim. Yanımda duran telefonuma her geçen dakika bir ümitle bakıp duruyordum. Dolu gözlerim kendini fazla zorluyordu. Derin bir nefes alıp vererek telefona bakmayı bırakıp çenemi dizime yasladım.
Içimden her ne kadar bir çocuk gibi ağlamak geçse de bunu yapmadım. Onun aksine bu kadar duyusal olmamaliydim. Ona karşı artık güçlü ve dik durmaliydim. O nasıl beni incitiyorsa, bende aynı şekilde karşılık verecektim ona. Onun gibi acımayacaktım.
Fakat yine olmadı. Aklımda hırsla başımı kaldırıp dik durmak ve kendimi toparlayıp karşısına çıkmak vardı. Ama bu gerçekleşmedi. Gozlerimdeki yaşlar bir bir yanaklarıma düştü. Küçük bir çocuk gibi burnumu çektim ve beklenti ile tekrardan telefonuma baktım. Aramıyordu. 'Of'layarak başımı diğer tarafa çevirdim. Daha fazla aglamamak için alt dudağımı dişledim.
"Ağlama Selin,"
Dedim kendi kendime."O seni düşünmedi. Sende düşünme. Ezik durumuna düşme"
Bu çabalarım boşa çıktı ve ben daha şiddetli ağlamaya devam ettim. Kalbim kırılmıştı ama onun umurunda bile değildi. Beni aramıyordu bile...
Bilmem kaçıncı kez tıklanan kapıya doğru baktım. Açmayacaktım.
"Selin, kızım"
Cevap vermedim.
"Bak sana ne oldu bilmiyorum ama bu sefer gelsen ha? Bir arkadaşın geldi, seni görmek istiyor bitanem"
Şaşkınlıkla dudaklarım aralandı. Beni görmeye kim gelmiş olabilirdi ki?
Hadi Selin ne bekliyorsun, gitsene!
Diyordu meraklı yanım. Aslına bakılırsa bende merak ediyordum ve gitmek istiyordum ama bu halde olmazdı. Kalbim kırıktı ve acı çekiyordum.
"Ismi Ali'ymiş"
Dedi annem bu seferde. Şaşkınlığım iki katına çıktı. Bacaklarımı yataktan aşağı sarkıttım ve ellerimi yatağın üstüne koydum anında. Ali mi dedi o?"Seni bekliyor aşağıda"
Sertçe yutkundum. Etrafima bakindim boş boş. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Ardından kendime birden gelen bir kuvvet hissederek ayağa kalktım. Elimin tersiyle gözlerimi ve yanaklarımı sildim. Boğazımı temizleyerek saçlarımı arkaya attım. Dudaklarimi yalayip yüzüme çakma bir gülümseme yerleştirdim. Sonra hizli adımlarla kapının yanına vardım ve derin bir nefes alıp vererek kilidi açıp kendimi dışarı attım. Koridordan geçip merdivenlerden tempolu ama yavaş bir şekilde indim. Sonunda ise salona hızlı bir geçiş yaptım. Ali, koltukta oturmuş ve arkası dönüktü. Annem'de onunla konuşuyordu. Bir iki adım daha attım. Annem, sonunda beni fark etti. Hemen ayağa kalktı ve yanıma geldi. Ali, arkasını dönüp bana baktı. Ufak bir tebessüm etti. Ona aynı şekilde karşılık verdim. Annemin bana sıkıca sarilmasiyla dikkatim bozuldu ve bakişlarımı Ali'den çekmek zorunda kaldım. Bende anneme sarildim. O, benim sırtımı yukarı aşağı sıvazlarken ben başımı omzuna yasladım. O an yine gözlerim doldu ama ben dayandim. Güçlü olacaktım ve buna kararlıydım.
"Selin, çok endişelendim senin için, bitanem"
"Merak etme anne"
Dedim annemden ayrılıp ona bakarken. Sesim oldukça halsiz ve boğuk çıkıyordu."Bir şeyin yok öyle değil mi Selin?"
Ali'nin sesini duymamla birlikte hemen ona döndüm. Ona yaptığım şeyden sonra beni affedip üstüne bir de beni merak edip evime kadar gelmesi ve annemle konuşup burda beklemesi oldukça tuhafti. Ama bozuntuya vermedim. Aramızın iyi olmasını istiyordum.