^Kargaşa^

121 11 0
                                    

Nazlı

Ta ki insanların arasından onu görene dek. Gulumsemem yavaş yavaş soldu ve yerini sinirle bıraktı. Sertçe yutkundum ve sakin kalmaya çalıştım. Onun burada ne işi vardı? Kim, neden cagirirdi?

Yürüyerek bu tarafa biraz daha yaklaştı.

"Mumları uflerken dilek dilemeyi unutmadin umarım"

Onun o iğrenç ve cirtlak sesi kulaklarımı doldurunca sinir kat sayım arttı. Selin, hemen yanıma geldi. Kulağıma eğildi ve sadece benim duyabilecegim bir ses tonuyla konuştu.

"Bunun burda ne işi var?"

"Bilmiyorum,"
Dedim sinirle tıslayarak.

Bu tarafa doğru bir adım daha attı ve kollarını önünde birleştirerek bana baktı.

"Ne oldu tatlım? Beni gördüğüne sevinmedin mi? Daha bir hafta kadar önce seve seve saçlarımı yoluyordun"

"O sana yetmemiş sanırım, he? Devam etmem için mi geldin buraya?"

Selin, kolumdan tuttu ve beni uyaran bir ses çıkardı. Savaş, kaşları çatik bir şekilde önce Gizem'e sonra bana baktı ve yanima geldi.

"Nazlı, lütfen. Sakin ol,"

"Kim çağırdı bunu buraya?"
Dedim rahatsız bir sekilde Savaş'a bakarak.

"Bilmiyorum bitanem,"

Şuan bu durumda olmasaydik Savaş'ın bu sözü üzerine kıpkırmızı olur ve utancimdan yerin dibine girerdim ama bulunduğumuz durum buna vakit ayirmiyordu.

"Hadi ama Nazlı. Bak, sana hediye bile aldım"
Dedi elindeki paketi yukarı tutarak.

"Seni var ya,"

Savaş'ı geçip Gizem'in üstüne yürümeye başlamıştım ki Savaş anında arkamdan tuttu.

"Bir güzel yamultup o paketin içine koyarım!"

"Oow. Sakin ol şampiyon. Bugun senin doğum günün"

Selin, yanıma geldi ve bana bakarak neredeyse yalvarmaya başladı.

"Lütfen Nazlı. Bugun güzel geçsin. Kargaşa çıkarma"

Gözleri dolmuş ve kizarmisti. Öyle ki bugünü çok onemsiyordu. Onun bu haline karşı çıkmak için kör olup onun o yalvaran gözlerini görmemek gerekirdi.

Bıkkın ve isteksiz bir nefes verdim. Başımı olumlu anlamda sallayarak sakinleşmeye çalıştım.

"Tamam, ama"

Önce Gizem'e, sonrasında Savaş'a ve Selin'e baktım.

"Sadece senin için"

"Teşekkür ederim ikiz"
Diyerek bana sıkıca sarıldı.

Savaş, beni bıraktı ve Ali'nin yanına gitti. O, Ali'nin kulağına bir şeyler söylerken Gizem, yanımıza ulaşmıştı bile. Onu görür görmez sinir tepeme bindi fakat Selin'in koluma dokunmasiyla ona döndüm.

Sadece Selin için...

Dedim içimden.

Gizem, elindeki paketi Selin'e uzattı ve gülümsedi.

"Doğum günün kutlu olsun,"

"Sağol"
Dedi Selin gülümseyerek ama soğuk çıkan sesiyle.

Gizem, bana uzunca ve imalı bir şekilde baktı. Onun bakışlarını üzerimde hissettikce duramiyordum. Kendimi tutmak adına ellerimi yumruk yaptım. Ardından elimde bir el daha hissettim. Hemen elime çevirdim bakislarimi. Savaş, yumruk yaptığım elimi açtı ve elini elime kenetledi.

"Sakin ol"

"Bana öyle bakarken bu pek mümkün olmuyor ama"

"Tamam, o zaman gel bakalim"

Savaş, beni ardından cekistirerek insanların arasından gecirip dışarı çıkardı. Ardindan havuzun yanına götürdü ve şezlonglardan birine oturttu.

"Neden geldik buraya?"

"Sakin kalman için,"

"Bu mu?"

"Bir de,"

Karşıma oturdu ve bana yaklaştı.

"Başbaşa kalmak için"

Şuan ortam müsait

Diyen iç sesime içimden söverken Savaş bana daha çok yaklaştı.

"Seni seviyorum,"

Kalbim deli gibi atmaya başlarken ben domatese dönmüştüm bile.

"Ve ınan ki seni her halinle seviyorum. Ilerde olacağın halinle de sevecegim"

Ani hiçkırmamla Savaş o muazzam gulusunu gözler önüne serdi.

"Gözüm senden başkasını görmüyor"

Sıcak nefesini dudaklarimda hissetmemle gözlerimi kapattım. Dudakları dudaklarima değdiği an alkış sesinin duyulması bir oldu. Hemen Savaş'tan ayrıldım ve arkamı dönüp baktım. Gözlerimi devirip ayağa kalktım ve Allah'tan sabır diledim.

"Nazlı, sakin ol"

"Hiç tutma beni Savaş!"
Dedim sinirle ve koşarak bizi izlemeye devam eden Gizem'in yanına gittim. Gitmemle saçlarını tutmam bir oldu.

"Ne istiyorsun kızım sen bizden?!"

Gizem, konuşmak yerine çığlık atıyor ve içerdeki insanların dışarı çıkmasına sebep oluyordu.

"Gebertirim kızım seni!!"

"Ya manyak mısın sen, bırak beni!"

"Benim tepemin tasini arttirmadan dusunecektin sen bunu!"

"Ya imdaat!"

"Nazlı, dur!"

Savaş, gelip beni Gizem'den ayırmaya çalıştı fakat ben izin vermedim ve bunu başaramadı.

"Yettin sen artık!!"

"Nazlı, yeter. Dur!"

Savaş, arkamdan tuttu ve diğerlerinin yardımıyla beni Gizem'den ayırdı.

Savaş'ın kucağında tepinirken bagirmayi da ihmal etmiyordum.

"Ya Savaş biraksana ya! Gostercem ona gününü!"

"Nazlı-"

"Çok yanlış bir insana cattin kızım sen, çok yanlış bir insana cattin!!"
Dedim Gizem'e bağırarak.

Sonra kendimi soğuk suyun içinde buldum birden. Havuza dusmustuk. Hemen yüzeye çıktım ve gözlerimi açmaya çalıştım.

Savaş, karşımda durmuş beni tutuyordu.

"Ya böyle doğum günü mü olurmuş?! Kim çağırdı da bu salagi mahvetti günümü ya?! Her şey zaten benim başıma geliyor, yeter artık! Bir günüm de normal geçsin! Ama yook, Nazlı'nın bir günü normal geçse başkalarının bir yerleri eksilir dimi?! Şu hale bak! Bir de bunun üstüne havuza düş-"

Hızla konuşmamı bölen şey Savaş'ın dudaklarima kapanması oldu. Ben anında değişim geçirip yumuşamaya başlarken etraftakilerin alkışları, tebrik etmeleri ve 'oooo' diyen sesleri yükseldi.

Savaş, ellerini yanaklarima koydu ve daha sert öpmeye başladı.

"Bu da Savaş'ın sana doğum günü hediyesi olsun!"
Dedi biri. Dikkat edince bu sesin sahibinin Ali olduğunu anladım.

Ali...

Tüm kargaşanın sebebi olduğunu düşündüğüm kişi...

Sinsi İkizlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin