Selin
"Bu mu yani?!"
Diyerek bağıran Savaş'a baktım kızarmış olan gözlerimle. Onu arayıp bir cafede buluşmak istediğimi söylemiştim ve her şeyi anlatmıştım. Beni, Ali'yi ve onun için en önemli olan şeyi, Nazlı'yı. Masada duran bardağı eline aldı ve son yudumunu alarak sertçe yerine geri koydu."Seni kaybetmekten korkmuş, hepsi bu."
Dedim onun aksine çok sakin bir şekilde. Alev saçan bakışlarını bana çevirdi ve yumruk haline getirmiş olduğu elini masaya vurdu."Böyle gereksiz bir olay yüzünden aramizi açmak isteyen kendisiydi!"
Dedi dişlerinin arasından. Anında kaşlarim çatıldı."Savaş sen ne dediğinin farkında mısın?"
"Gayet farkındayım!"
"Yeter ama! Benim kardeşim seni sevdiği için, senin onu birakmandan korktuğu için böyle davrandı ama sen onu anlamak için gayret bile gostermiyorsun!"
Bir süre sessiz kaldık. Bana cevap vermek yerine camdan dışarıyı izlemeye başladı.
Artık bu duruma katlanamıyordum. Hızla ayağa kalktım ve Savaş'ın dikkatini çekmeyi başardım."Bak Savaş, Nazlı şuan evde nasıl acı çekiyor biliyor musun sen? Odasından bile çıkmıyor. Hiçbir şey yiyip içmiyor. Kimseyle konuşmuyor. Sen onun ilki oldun ve senin ona böyle bir şey soylemen çok ağır geldi. Bunu bir düşün. Sana da başka bir şey söylemeyeceğim"
Sandalyede asılı duran çantamı aldım ve arkamı dönüp cafeden çıktım. Umarım araları düzelir, diye içimden geçirdim. Sonra aklıma yine o geldi. Maviler, o mavi gözler. Kaldirimin başında durdum ve gözlerimi sıkıca kapatarak onu düşünmeye başladım. Bu sefer ağlamayacaktım. Beni kandirmisti o. Duygularimla oynamaya kalkışmıştı.
"Selin,"
Hala onun sesi kulaklarımda çınlıyor. Ne yaparsa yapsın unutamıyorum onu. Çünkü onu-
"Selin?"
Tekrardan onun sesini duymamla birlikte gözlerimi açtım ve etrafa bakindim. Yoktu. Hayalen duyuyordum sesini.
"Selin,"
Hemen arkamı döndüm ve pismanlikla parlayan gözlerine baktım. Kendimi dikleştirdim ve umursamaz bir tavır takindim yüzüme.
"Ne işin var senin burada?"
"Konuşmak istiyorum"
"Ama ben istemiyorum,"
Kaldırımda hızlı adımlarla ilerlemeye başladım.
"Selin, lütfen"
Dedi ve arkadan gelerek kolumu tuttu."Daha ne istiyorsun benden Ali? Benden, kardesimden ne istiyorsun daha?"
Dedim bikkinlikla. Onun karşısında kendimi güçsüz hissediyor ve ağlamak istiyordum, ona sarılarak. Ama bu sefer durum farklıydı. Güçlü durmam gerekiyordu."Sadece her şeyi sana anlatmak istiyorum"
"Gerek yok. Daha fazla yalanlarini dinlemek istemiyorum. Bundan sonra oyunlarında beni kullanamayacaksin!"
"Saçmalama!"
"Bana bagiramazsin sen!"
Ali, elini kolumdan çekti ve yüzünü sıvazlayarak yorgun bakan gözleriyle bana döndü.
"Zorlama beni Selin."
"Hadi ya!"
Dedim histerik bir kahkaha atarken."Zorlarsam ne olur?!"