^Şans^

223 19 5
                                    

Multi-Gizem-Su Kutlu



Selin

Elimdeki paketlere aldırmadan tekrar bir mağazaya giriyorum. Nazlı ağlamaklı bir ses çıkararak söyleniyor. Ona dönüyorum ve gözlerine, gözlerimi kisip dikkatle bakıyorum. Onun bir karşılık vermesine izin vermeden önüme tekrar dönüp mağazalarda klasik olan koltuklara koyuyorum elimdeki paketleri. Ellerimi bel bolgeme koyup gözlerimi kapatıyorum ve iç çekiyorum. Nazlı yanima geliyor ayaklarını yere süre süre. O da -benden iki kat fazla- taşıdığı paketleri benim koyduğum yere tikistiriyor. Gözlerim askilarda beni bekleyen kıyafetlerde dolaşıyor. Hepsi bağırarak 'beni al Selin, beni al Selin' diyor. Gülümserken dudagimin kenarini disliyorum ve hemen bana göz kırpan elbisenin yanına gidiyorum.

"Selin?"

Nazlı yanıma geliyor ve
-kendinin öyle olduğunu sandığı ve aslında yapamadığı, benden özendiği- kedi bakışını takınıyor.

"Ne?"
Diyorum kendimdem emin ve düz çıkan sesimle.

Nazlı demişken...Siz o durumu merak ediyorsunuz. Ama hiç anlatamam valla. Almam gereken kiyafetler var çünkü. Hepsi de birbirinden güzel. Fakat, kısaca özetlemek gerekirse, ikisine de ceza verdim. Savas'a, Nazli'dan bir süre uzak durma; Nazli'ya ise benimle alışverişe gelme cezası. Süper değil mi ama?!

"Gitsek artık ha? Tüm AVM'yi aldık"

"Ol-maaaz"

"Lüüütfeen"
Dedi Nazlı ellerini yalvarir gibi birlestirirken.

"Tek kelime ikiz,"

Elimdeki elbiseyi uzerime tuttum ve bir iki adım ilerideki aynanın önüne geçtim.

"Hayır"

"Ya Sel-"

"Cezanı çekeceksin Nazlı"

"Ooooooffff"
Dedi ayaklarını yere vurarak. Birkaç kişi bize baksada umursamadim. Nazlı da umursamadi.

"Oflama Nazlı, oflama"

Nazlı, bana arkasını döndü ve paketlerin olduğu tarafta birşeyler bakinmaya başladı. Elime iki elbise, dört bluz ve üç etek aldim.

"Ben bunları denemeye gidiyorum"

"Iyi"

Nazli'yi orda bırakıp hemen yandaki kabine girdim. En azından mağaza hiç kalabalık değildi de nefes alabiliyorduk.

Hemen elimdekileri askıya astım ve çok beğendiğim bluzle eteği kombin yapmaya karar verip giydim. Ayna da kendime baktim bir süre. Kabinin kilidini açtım ve disari çıkıp Nazli'yi aradım. Bıraktığım yerde yoktu. Gözlerim mağazayı ararken az önce kıyafet aldığım yerde gördüm onu. Hemde kiminle. Şans işte...

"Sen baya havalara girmissin gormeyeli he?"

"Seni yenebilecek kadar oldum"

"Ay bide özgüven gelmiş sana"

"Ikiz,"
Diyerek Nazli'nin yanında bittim. Kollarimi önümde bağlayıp dudaklarimi yaladim.

"Ne oluyor?"

Bakislarimi Nazli'dan çekip karşımda duran Gizem'e baktım.

"Aaa, şansa bak"
Dedim mutlu görünerek.

"Gizem"
Dedim ardından tiksintiyle. O da benim gibi kollarını önünde bağladı. Alayla bana bakmaya başladı.

"Selin"
Dedi beni taklit ederek. Tek kaşım havalanirken histerik bir şekilde güldüm.

"Hayırdır Gizem? Sabah kahvaltı da yürek mi yedin sen?"

"Bak Selin, seninle ugrasmayacagim. Ben Nazli'yi gormusken,"
Dedi ve bakışlarını benden çekip Nazli'ya çevirdi.

"Onu uyarmak istedim"

"Pardon? Sen mi beni uyaracaksin? Hangi konuda"

Işte benim ikizim! Bana çekmiş ya! Alaycilikta üstüne tanımam! Ben hariç...

Ego tavan.

"Evet, Savaş'tan uzak duracaksin"

Duyduğum şeyle gözlerim fal taşı gibi açılıyor. Bakislarimi Nazli'ya çeviriyorum. Nazlı, yüzünde ifade yok gibi görünmek istese de ben onun gözlerindeki gerginliği ve çabayı fark ediyorum. Sinsi bir şekilde gülmemek için dudaklarimi birbirine bastiriyorum ve bakislarimi tekrar Gizem'e çeviriyorum.

"Nedenmis o?"
Diyor Nazli ellerini yumruk yaparak. Kendini tutmaya çalışıyor. Bu, her halinden belli.

"Çünkü o, benim olacak canım"

"Hadi ya"
Diyorum cakma bir gulusle.

"Aynen, o yuzden etrafinda falan gormeyeyim onu. Yanına da oturmayacak"

"Gizem,"

Veeeee, ne diyoruz o zaman? Kavga başlasın!

"Senin o kızıl saçlarını dibinden koparirim kizim!"

Nazlı, Gizem'in üstüne saldırdı. Evet, evet bildiğimiz saldırdı! Bense hemen önümde duran aynada kendime bakmaya başladım. Çok güzel olmustum. Etek biraz kısa gibiydi ama olsun. Güzeldi.

"Ya Gizem bagirma! Kulagimin zarı patlayacak!"
Dedim bir süreliğine onlara bakarken. Nazlı, Gizem'in saçlarını pert ediyordu resmen. Yazık kıza. Ama o, bulasmayacakti Nazli'ya. Benim yapabileceğim birşey yok. Ayirmayada gerek yok zaten. Boşver gitsin. Nazlı herşeyi kendi başına hallediyor.

"Seni öldürürüm kızım! Sen kimsinde bana burda gelip-"

"Ne oluyor burda?!"

Hemen bakislarimi aynadan çekip kavgaya çeviriyorum. Kim o? Kim, kim?! Şansa bak arkadaş ya! Savaş!

"Ya Savaş bırak!"
Diyor Nazli, Savas'in kollarından kurtulmaya çalışırken. Hemen yanlarına gidiyorum. Gizem saçlarını tutarak ağlıyor. Ay yazık...

"Ya bırak!"
Diyorum Nazli'yi, Savaş'ın kollarından hızla alarak.

"Sen Nazlı'ya dokunamazsin. Cezalisin unuttun mu?"

Savaş, sabır dilercesine başını yukarı kaldırıyor.

"Savaş?"

Savaş, Gizem'e bakıyor. Kaşlarını çatıyor.

"Benim"

Oha! Daha Savaş, kızı tanımıyor, Gizem nasıl aklını çelecekti acaba?

"Gizem ben"
Dedi gözyaşlarını hemen silerek.

"Ya bak bide yavşıyor!"

Nazlı, benden kurtulduğu gibi tekrar Gizem'e saldırdı. Hiç yerimden de kibilmadim. Savaş ise tekrar Nazli'yi tutmaya çalıştı.

"Cezalisin!"
Dedim Savaşın önüne geçerek. Gizem'in çığlıklarına ise bu sefer guvenlikler geldi.

Hadi bakalım! Sonumuz hayrola!

Sinsi İkizlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin