Ali
Tek başıma bahçede oturmustum. Haksız ve suçluydum, evet. Bunların hiçbirinin böyle olmasını istememiştim. Ben sadece Selin'den intikam almak için ona bir oyun oynayacaktim. Fakat işler büyüdü. Bende pes edemezdim. Olayların buraya kadar geleceği aklımın ucundan bile geçmezdi. Aslında git gide pişman olmuştum ama dönüşü yoktu işte. Kim ne derse desin haklıydı, bu saatten sonra. Belki de benim yüzümden buradaydı en yakın dostum. Savaş...Eğer Nazlı'nın üzerinde Selin'in oyununa devam etmeye kalkismasam belki de Savaş ile araları böyle olmaz ve bizde şuan hastanede olmazdık.
Sıkıntı ile yüzümü sıvazladım ve titrek bir iç çektim, derince. Oturduğum bankta bir hareketlilik hissettim. Başımı çevirdim usulca. Şaşkınlık tüm bedenimi esir aldı. Sertçe yutkundum.
"Savaş,"
Dedi boğuk ve titrek sesiyle."Iyilesecek. Öyle değil mi?"
Boğazımda oluşan yumru, ağlamamak için tuttuğum beni, oldukça zorluyordu. Tamamen ona döndürdüm başımı. Kizarik gözleri ve korkuyla titreyen bedeninin tek sebebi bendim. Ilk tanıştığımda böyle değildi. Şuan, o halinden eser yoktu. Hırçın, asi ve dik başlı değildi. Kendinden emin değildi. Küçük, korkmuş ve masum bir kız çocuğuydu.
"Her şey benim yüzümden."
Dedim ilk defa konuşarak. Sesim o kadar alçak çıkmıştı ki, beni duydugundan şüpheliydim."Evet."
Dedi bakışlarını bana çevirip. Kızarmış olan gözleri, maviden kırmızıya geçiş yapan gözlerime değdi."Her şey senin yüzünden."
Sertçe yutkundu ve önüne dönüp başını yukarı kaldırdı. Gözlerini kapatıp derin bir nefes alıp verdi. Belliydi, ağlamamak için zorluyordu kendini.
"Tutma kendini. Yabancı yok. Ağla."
Dedim kısık bir sesle. Aynı onun gibiydim çünkü şuan. Eski Ali gibi değildim. Güçsüz ve suçlu bir erkek çocuğuydum."Sende tutma o zaman."
Dedi bana nazaran daha güçlü çıkan sesiyle. Ya da öyle görünmeye çalışıyordu."Eğer ağlarsam onu kaybedecekmiş gibi hissediyorum."
"Öyle bir şey olmayacak. Aklından çıkar bunu. Ama yine de tutma kendini. Ağla. Yoksa içinde büyür ve seni içten içe kemirerek, acı çekmeni sağlayarak yavaş yavaş yok eder."
Nazlı, vücudunu bana taraf döndürdü. Bir süre öylece baktı. Gözlerine bakmaya cesaretim yoktu ama o an hiçbir şeyi düşünmeden baktım. Dudakları birkaç kez aralandi ve kapandı.
"Söyle."
Dedim pes etmiş bir şekilde."Ne soylesen haklısın."
"Neden yaptın?"
Dedi, gözünden bir damla yaş yanagi ile buluşurken. Içim burkuldu. Ölmek istedim."Böyle olsun istememiştim. Bir anda oldu, hemde her şey"
"Ne bekliyordun? Amacın neydi?"
Dedi ağlaması siddetlenirken. Anlatmam için yalvarıyordu adeta."Sadece Selin'den intikam almak için bir oyundu. Sonra..sonra büyüdü. Sen dahil oldun..sonra-"
"Bosversene"
Dedi elleriyle yanaklarini silerken."Geçmiş geçmiştir. Savaş orada hayatla mücadele ederken burada durmam hata."
Hızla ayağa kalktı. Sonra durdu birden. Bana döndü ve buruk bir tebessüm etti.