Multimedya; Gülce
UYARI: Son sahneler 13+ dır. Dikkate alınması önemle rica olunur. (sdalafdjşkghktyudyuyıhjokmgs)
"Bil-ge-han-mı? Soy adın Ülküm olabilir mi acaba?"
Sorumun ertesi dakikalarında tek gözümü kapatmış, diğer gözümü kısmıştım ve alt dudağımı ağzımın içine yuvarlamıştım.
"E-evet," diye kekeledi. Soy adını bildiğime şaşırmış olmalıydı. Ki ben de buna şaşırıyordum. Ama bu demek değildi ki kendisi benim öz babamın üvey oğlu... "Sen Gülce, Gülce Nehiroğlu musun?"
Gözlerimi açarken yanağımda bir sıcaklık ve sululuk hissettim. Bu dudaklar Bilgehan'ın olamazdı değil mi? Gözlerimi büyültüp kaşlarımı çattım. Tam yüzümün karşısında başka bir yüz vardı. Gözüm yakınlıktan dolayı şaşı olduğundan kendimi biraz geri ittirip kafamı silktim. Gülümseyen surat sadece Melih'ti çok şükür. Melih mi?! Onun burada ne işi vardı?
"Sen nerden çıktın ya?"
Bir şey söylemedi. Geri çekildi ve arkama bakmaya başladı. Elleri ceplerindeydi. Esen rüzgâr onda etkisini artırdıkça saçları daha hiddetli savruluyordu. Saf suratımla başımı arkama çevirdim. O gelenler Rüya, Leman, Cemal ve Rıfat mıydı? Niye peşimden geliyorlardı ki? Hayır, asıl onlar niye gülerek geliyorlar? İnanamıyorum, hayatlarından çıkmamı bu kadar çok mu istiyorlardı?
Garip bir şekilde Bilgehan'la aynı anda kalktık.
"Doğum günü şakası!" diye bağırdılar hep bir ağızdan. Ne şakası? Ne şakası?
"Ne şakası?"
Melih yanımda durup bana hitaben konuştu. Sesi ve sözleriyle başımı ona çevirdim. "Biz sana şaka yaptık güzelim. İyi ki doğdun!"
Apışıp kaldım.
"İyi ki mi doğdum? Şaka mı yapıyosunuz ya?"
Suretlerin bin bir türlü hallerini sergilerken Rüya göz kırpıyor ve şöyle diyor:
"Biz şakayı az önce yaptık. Şimdi gerçeklerdeyiz."
Ortamda dönen bir şaka vardı ama hangisiydi? Yaşıyor olmam bir şaka olsa gerekti. Algılayamıyordum da. Hani algılasam potaya bir şeyler atıp çözeceğim ama çok şok oldum. Hayatımda hiç bu kadar şok olmamıştım.
"Siz insafsız mısınız ya? Bir insana doğum gününde böyle şaka yapılır mı? Resmen hayatımla oynuyodunuz. Hiç mi vicdanınız sızlamadı? Ben sizin kızınızım be! Ben sizin arkadaşınızım! Ben sizin sevgilinizim!"
Mağdur durumda oluşumdan kaynaklanan hesap sorma içerikli konuşmamdan Cemal Beyin sadece bir yeri ilgisini çekiyor.
"Ne?! Ne sevgilisi!"
"Bırrrak baba ya! Resmen bir olup beni en güzel olması gereken günümde mahvettiniz. Ben günün başından beri neler çekiyorum haberiniz var mı? Normal insanlar birinin doğum gününde ona hediye alır, siz şaka mı yaptınız cidden?! Ben neye inanacağımı şaşırdım. Pes!"
Tiyatro oyununu sahnelerken bir sahneyi 30 defa prova ettiren annem bana şaka yapma işine gelince 40 yıllık oyuncu kesilmiş meğer. "Biz buna inanacağını pek düşünmemiştik aslında. Deden konuşurken şaka mı yapıyonuz?" dersin sanmıştık. Ama sen bizi şaşırttın."
"Haa! Hepiniz oyuncu oldunuz iki günde. Saçma sapan bişeye inandırdınız beni. Beni beni! Gülce Nehiroğlu'nu! Madem bu kadar iyi oyuncusunuz gidin bi prodüksiyon şirketinde çalışın arkadaşım. Benimle ne uğraşıyosunuz? Sizin maksadınız ne ya? Kafayı yiyodum az kalsın. Valla balatalar hepten koptu gidiyodu. İnanmıyosanız Huri'ye sorun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü Pembeleşinceye Kadar
HumorHikaye, ana karakterimiz Gülce'nin etrafında dönüyor. Gülce eğlenceli ve genellikle mutlu biri. Bazen sıkılabiliyor. Ama sıkıldığı zaman "Bu da hayatın tuzu, biberi," deyip tekrar mutlu hayatına geri dönüyor. Kızımızın hayatı tabi ki her daim neşeli...