CONDITION

10.2K 612 314
                                    

Yine aynı yol, yine tek başıma ben, yolda yürüyordum. Nereye mi gidiyordum? Tahmin etmesi zor değildi.

Jungkook dün telefon numaramı alıp oradan tüymüştü ve sabah kalktığımda gecenin 4'ünde atılan bir mesajla karşılaşmıştım.

12 gibi bize grl. Sana bur sey sylemem gerk.

Bu saçma mesajı aldığımda içimdeki ses bu işi bırakmamı ve kalbimin acısıyla barışarak yaşamamı söylemişti. Tabiki dinlemedim ve gidiyordum.

Hangi kafayla atmıştı bunu acaba? Belkide attığını çoktan unutmuştur ve onca yolu boşuna gidiyorumdur.

Jungkook'ların kapısının önüne geldiğimde bu sefer amca veya başka birine yakalanmamak için hemen kapıyı çaldım. Açmıyordu kesin uyuyordu. Hadi ama eğer gerçekten bunca yolu boşuna gelmişsem o dişleğe gösterirdim bunu. Daha hızlı yumruklarken kapının açılmasıyla gözlerimi yerden kaldırıp kapıya çevirdim. Gözlerim Jungkook'un suratını beklerken bir kız suratı bana bakıyordu.

Iy! kim bilir o mesajı ne haldeyken attı.

Sarışın kızla garip bir bakışma yaşadıktan sonra evden çıkıp gitti. Kapı açık kalmıştı. İçeri girdim ve kapıyı kapattım. İçeriden daha ne çıkacağını merak ediyordum holde yavaşça ilerlerken"Jungkook?" Diye seslendim.

Aniden içeriden bir vücut süzüldü. Tanrım yine çıplaktı bilerek mi oluyordu?

"Bir kerede seni giyinik göremeyecek miyim ben" dedim sitem eder bir sesle

"Hoşuna gitmediğini söyleme. Şölen yaşatıyorum sana. Bak her kız göremez ona göre" dedi en mükemmel gülümsemesini atarken göz kırptı. Dünkünün aksine bu sabah neşeliydi. 

Ve egoist. 

"Dünkü halini özlemeye başladım." Dedim göz devirerek

"Zaten bu halime alışmasan iyi edersin. Harika bir gece geçirdim. Anlarsın ya." dedi pis pis sırıtırken

Dediklerini bininci kez görmezden geldim.

"Bende seninle bu konuyu konuşacaktım iyi denk geldi. Eğer benimle sahte ilişkimizde çıkıyorken eve kız atarsan kimse bir ilişkimiz olduğuna inanmaz? Anlıyor musun?"

"Evet bu konu biraz canımı sıkıyor ama olsun. Ne de olsa sahte sevgilim yanımda." yine gülüyordu. 

Tanrım.

Ona suratımı buruşturdum. Boş boş konuşuyordu.

"Neden beni çağırdın?" 

"Ne çağırması?"

Ahhh işte dediğim olmuştu. Tam bir şom ağızlıydım ben.

Sinirle iç çektim. "Dün gecenin 4'ünde attığın saçma mesaj?" Dedim hatırlamasını umarcasına.

"Sana mesaj mı attım?"

"Nesin sen 55 yaşında alzheimer olmuş dede mi? Nasıl hatırlamazsın?"

Telefonunu masadan alıp mesajlarını kontrol etti.

"Evet. Gerçekten atmışım. Seni çağıracaktım ama bunu ne ara attığımı hatırlamıyorum."

"Mesajını anlamak için yarım saat geciktim."

"Kusura bakma meşgul işler peşindeydim." Dedi.

Ona olumsuz anlamda başımı salladım.

"Ee beni ne için çağırdın?"

Bir soluk çekti " 1 dakika" odaya gitti. Pozisyonumu bozmadan onu bekliyordum. İki gün önce yüzüne bakmadığım insanın şuan evindeydim ve onu bekliyordum. Garipti.

Tell me, this is not love / KookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin