PATCH

5.4K 381 79
                                    

"Burası McDonalds'tan bile uzak abi geri dönerken arabaya binmek istiyorum."

"Ya ya, ne istersin? Limuzin mi yoksa yoksa bir jip mi?" Jan bir eli cebinde bir eli küçük çocuğun elini tutarken onlara doğru yaklaştığımda beni farkettiler.

"Bu kim?" Dedi küçük kız bana kaşlarını çatmış bakıyordu. Çocuklarla hiçbir zaman anlaşamadığım gerçeğini sayarsak beni beni sevmeyeceği kesindi.

"Bu Alaska. Onunla birlikte gideceğiz." Küçük çocuk bana tekrar baktı.

"Merhaba." Dedim ona gülerek eğilirken. Boyuna yetiştiğimde elimi koluna attım ve samimi olmaya çalıştım. "Senin adın ne?"

"Bundan sanane." Duyduğum cevap beni yavaşça yerimden kaldırırken, zorla gülümsedim. Bu kadar erken benden nefret etmesini beklemiyordum.

"Flora ne kadar kabasın. Alaska arkadaşımız ve bugün bize yardım edecek." Jan kıza bakarken bir abi gibi duruyordu. Serseri ve gerzek şakalar yapmadan durduğu zamanlarda ciddi bir insan olabildiğini gördüm.

"Benim bütün gün sizin yanınızda sıkılacağım konusunda da yardım edecek mi? Çünkü oyuncaklarımı almayı unuttum. Pigy evde beni bekliyor olmalı ve yoruldum!"

Çocuklardan neden nefret ettiğimi hatırlamaya başlamıştım. Her zaman sızlanıyorlardı.

Siyah ceketim beni soğuktan biraz bile korumazken ellerimi cebime soktum. Jan'a göz kırpıp bir açıklama yapmasını istedim. "Kardeşimle tanışmış oldun. Tam bir baş belasıdır dikkat et." Dediği şeye güldüm çünkü kardeşi ayağına bir tekme sallamıştı. "Sensin baş belası!" Jan kardeşine sinirlice bakıp "Çok konuşma hadi gidelim." Dedi. Bana da dönerek söylediğinde yürümeye başladık.

"Evleriniz yakınmış sizin."

Ayağıma gelen bir taşı savurarak ileri ittirdim. "Evet yakındır." Tekrar ona baktığımda bana imalı bir bakış attı.

"Bilmiyordum kaç senedir gidip geliyorum halbuki."

Tabii ki bilemezdi. Jungkook beni hiç görmemişti ki.

"Denk gelmemiştir."

"Ya abi ne zaman araba alacaksın sen?" Flora abisinin ellerini bırakıp ilerleyince Jan her ebeveynin yapacağı gibi peşinden gidip onu tuttu. Jan ve abilik kavramlarını birlikte kullanmak bile çok garipti ama şuan minik kızın peşinden koşarken uygun bir abi olduğunu düşündüm. Benimde bir kardeşim olsa nasıl olur diye düşünmeden edememiştim onları izlerken. Hayatım boyunca evde tek başıma olmak o kadar sıkıcıydı ki, her çocuk gibi anne ve babama bir kardeş için yalvarmak istiyordum ama annem tek başına çocuk yapamazdı. Leyleklerin olmadığını fazla erken öğrenmiştim. Buna dert yanabileceğim bir babam yoktu.

"Flora, şuanda ki durumumuzu, nereye para yatırdığımı biliyorsun." Jan onun kolundan tutuğunda durup beni beklediler. Küçük kız abisine bir bakış attı. "Evet evet. Mükemmelin üstündeki harika gitar için. Peki ya benim yürümekten pasta olmuş ayaklarım ne olacak?"

"Abartma Flora alt tarafı 3 sokak yürüdük."

"Hayır 5!"

Jungkook'ların evinin önüne geldiğimizde içimde, kalbimin olduğu yerlerde büyük bir dalgalanma sarmıştı. Damarlarımın bile titrediğini hissediyordum. Kan dolaşımım damarlarımda ilerlemek yerine sanki hazır ola geçmiş marşını bekliyordu. Yavaşça kapıya yaklaşıp durduk. Buraya ilk geldiğim gün aklıma doluşurken aradan geçen zaman masal gibiydi. Gerçek olamayacak kadar güzeldi. Tek fark bizimki mutlu son değildi. Dramdan oluşuyorduk. Masalsı bir dram.

Tell me, this is not love / KookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin