HORMONE

7.2K 371 59
                                    

"Seni seviyorum." Kıkırdadı ve ağzından garip sesler çıkardı.

"Şşt! Seni arsız.. tamam geleceğim benim minik balkabağım. Gelince ışığı göreceksin, şimdi yat uyu."

Duyduğum seslere beynimde kusma gibi bir tepki verirken, görünümümde sadece dudak büzmek ve yüzümün neşesini öldürmekle yetindim. Sarah sevgilisiyle,-sevgilisi Machu Picchu'ya gittiği için- neredeyse 2 gündür görüşmüyordu ve yarım saattir onların yiyişmelerini dinliyordum. Mükemmel! Geldiğimiz festival çok eğlenceliydi.

Lauren ve diğer kızlar 3 günlük bir festivalden kombine bilet almışlardı. Dün sabah kitapçıya giderken Lauren benimle karşılaştığında beni de çağırmışlardı. Haftasonu evde oturup düşüncelerimin beni fosilleştirene kadar öldürmesine izin vermemek için gelmiştim ama şimdi burada böylece otururken canım sıkılmıştı. Lauren'le göz göze geldiğimizde sıkıldığımı anlamış olacak ki bana bir cevap verme gereksinimi duydu.

"1 saat dolmadan susmaz." Dediğinde ona gülümsedim. Ve o da yerinde kıpırdanarak yerinden kalktı. Çimlerle popom birleşirken kalkıp konserin içine doğru ilerledik. Popomun birden titremesiyle elimi arkama attım. Çalan telefonu kim olduğuna bakmadan açtım.

"Efendim?" İnsanların içlerinden geçerken gittikçe kalabalıklaşan insanlara göz gezdirip sahneye baktım. Karşımda tanımadığım bir insanın sureti dururken kendini yerden yere vuruyordu sahnede. Ama sesi ve müzik güzeldi.

"Alaska? Bu sen misin?" Jungkook'un sesi kulaklarıma ilişirken, kim olduğuna bakmamamı söyleyen tarafıma küfürler yağdırıyordum.

"Beni aradığına göre, benim." Dedim. Sessizce. Anlayıp anlamaması umurumda değildi. Sesini duymak bile bana o günü hatırlatıyordu ve ben utancımdan yeri öpecek gibi oluyordum.

"Neden 2 gündür mesajlarıma cevap vermiyorsun? Bir dakika. Sen neredesin?" Sesler birbirine karışırken, dediklerini zor anlıyordum.

"Telefonum bozuk, zor duyuyorum sonra konuşalım Jungkook." Dedim ve hızlı bir şekilde yüzüne kapattım. Cidden şimdi aklıma gelmesi iyi hissettirmiyecekti. Yarın ki partide Madison'nun işini bitirirken onunla son kez konuşmayı planlıyordum. Sonra da her şeyin bittiği kısım geliyordu.

Telefona gelen mesaj ile ekranı açtığımda Jungkook'tan olduğunu gördüm.

Kırmızı en sevdiğim renk biliyorsun Bayan Boğa. Üstünde güzel durmuş.

Arkandaki herife selam.

Mesajı okurken aklımdan geçenler, Jungkook'un bir şekilde beni gördüğünü düşünmeye ittiriyordu. Yavaşça etrafıma baktım ve çaktırmadan arkama döndüm. Bir adam bana gülümseyip göz kırptığında yüzümü aniden çevirip etrafta gezdirdim. Kesinlikle buradaydı.

Çok komik Bay Matador.

Deyip gönderdiğimde ona yakalandığımı artık çaktırmamam bir şey ifade etmiyordu. Nereden görmüştü beni bu?

"Hadi Alaska kiminle konuşuyorsun?" Lauren yüzüme bakarken gülerek yanına gittim.

"Bir arkadaşım buradaymış."

"Ah öyle mi? İstiyorsan gelsin bizim için sorun olmaz biliyorsun." Elindeki ne zaman aldığını bilmediğim bardağı bana uzattığında içine baktım. Bunun iyi geleceğini düşünerek yakıcı sıvıyı kafama diklerken Lauren bana şaşırmış bakıyordu.

"Yavaş ol kızım. Daha geceye çok var." Deyip gülümsedi. Sahnedeki deli görünümlü adam inerken yerini tanıdık yüz doldurduğunda beni nereden gördüğünü anlamıştım.

Tell me, this is not love / KookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin