PHILOSOPHY

7.8K 536 79
                                    

"Yöntem olarak diyalektiği formüle etmiş olan filozof kimdi arkadaşlar?

Bay Peter art arda soru sorup sözlü yaparken sınıf sessizliğe bürünmüştü. Kimseden çıt çıkmıyordu. Felsefe dersini uzun zaman sonra ilk defa dinliyordum ve sorular oldukça karmaşık gelmişti ama bu soru hakkında fikir yürütebilecekmiş gibi hissediyordum. Cevabını sanırım biliyordum. 9. Sınıftan aklımda bir şeyler kalmıştı.

Heraklitos, diyalektik düşüncenin babası sayılırken geriye bir kişi kalıyordu.

Elimi çekingen bir tavırla kaldırdığımda Bay Peter'ın gözleri bu tarafa döndü ve ağzının kenarını aşağıya kaydırarak baktı.

Kafasıyla bana cevabı söylemem için işaret ettiğinde elimi indirmeden cevapladım.

"Hegel?" Sesim sınıfta dalga gibi yayılmıştı.

Bay Peter'a bakarken sınıfta ki herkesin bana baktığını fark ettim. Gözüme bana bakan bir çift göz takıldı. Jungkook arkasını dönmüş anlayamadığım bir ifadeyle bana bakıyordu.

Sınıftan "sonunda uyanmış" gibi fısıldaşmalar duyarken aldırmadım ve gözlerimi Bay Peter'a geri çevirdim.

Hoşnut bir ifadeyle bana bakarken gülümsedi. "Doğru Alaska. Peki Hegel'in nasıl bir düşünce sistemi olduğunu söyleyebilir misin?"

"Hegel'e göre, gerçek olan akla uygun olandır. Akla uygun olan ise, gerçek olandır."

Bunu hatırlıyordum çünkü bunun üstünde gerçekten fazla düşünmüştüm. Akla uygun olan şey gerçekti. Sadece akıl, doğru bilgiyi elde edebilirdi.

Kalp değil.

Bay Peter'ın gülümsemesi daha da genişlerken, bende gülümsedim. Kaybettiğim sandığım bilgiler hala yerindeydiler ve bu nedense beni rahatlatmış, umutlandırmıştı.

Eski beni hatırlatıyordu.

"Doğru Alaska. Sanırım sen uyurken rüyanda ders anlattılar."

Bay Peter dediği şey çok komikmiş gibi gülerken sonunda zil çalmıştı. Herkesin büründüğü sessizlik yok olurken sınıfta kimse kalmadı. En son ben de kitaplarımı çantama koyup ayağa kalktığımda Bay Peter beni yanına çağırdı.

Çantamı sırtıma takıp yanına gittiğimde masasının ucuna oturmuş elleri koynunda ve tek kaşı havada konuşmaya hazır bekliyordu.

İşte başlıyoruz.

"Biraz uyumayı bırakıp derse katılman beni çok mutlu etti Alaska, sen sevdiğim bir öğrencisin. Neden çalışmayı seçmek yerine bu kadar hantal ve aciz olmayı seçiyorsun merak ediyorum. İstersen bir şeyler yapabiliyorsun."

Dedikleri iyi miydi kötü müydü anlayamıyordum.

"Elimden geleni yapmaya çalışıyorum."

"Hayır, çalışmıyorsun." Masasından inip yanıma yaklaştı, elini sırtıma koyup kapıya doğru sürüklemeye başladı.

"Neden olduğunu çok iyi biliyorum. Bir an önce kendine çeki düzen versen iyi olur. Sınavlar yaklaşıyor." Beni kapının dışına çıkardı ve son kez sırtıma vurup geri sınıfa girdi.

Kafam karmaşık şekilde kapının önünde dururken sadece soruyu cevaplamakla hata mı yaptım yoksa içimde bir şeyler uyandığı için doğru mu yaptım merak ediyordum.

Aşağıya inip, kantine giderken Jade'i gördüm. Beni gördüğü anda yanıma gelip konuşmaya başladı.

"Hey." Suratımı inceledi. "Neyin var?"

Tell me, this is not love / KookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin