Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olmuştur... ^^
''Antisosyal kişilik bozukluğu, bulunan kişiler hem ergenlikte davranış bozukluğu geçmişi olan hem de yetişkinlik döneminde sosyal açıdan tehlikeli ve sorumsuz davranışlara sahiptir. Sosyopati olarak da anılan bozukluk, psikopati ile bağlantılı psikolojik bir dengesizliktir. Aralarındaki fark sadece semptomlardan kaynaklanır. Psikopati sosyopatiye göre daha ağır yaşanmaktadır.''
Bir internet sitesinden bulduğum bilgileri okurken içim içimi yiyordu. Tanısındaki maddelerse korkunçtu: başkasının ya da kendinin emniyetini umursamama, fiziki olarak dövüşme, saldırıda bulunma ve sinirlilik halinde olma, başkasına zarar verme, kötü davranışlar sergileme, yapılan yanlış davranışlar için suçluluk duymama, empati kuramama.
Aklımın tamamı Vural ile doluyken dersime odaklanamayacağımı bildiğimden ayağa kalkıp kantine doğru ilerledim. Hem okuduğum bilgileri sindirmem, hem de midemi doldurmam gerekiyordu. Siyah çantamın kenarı omzumu sızlattığında hafifçe kaldırıp düzelttim ve aklıma düşen şeyle donup kaldım.
Vural o ufacık acıyı bile hissedemiyordu.
İyi miydi yoksa kötü müydü, emin olamıyordum. Her şeyi hissedebilmek mi yoksa tamamen yoklukta yaşayıp gitmek mi?
Düşüncelerimden yansımışta karşımda belirivermişti sanki. Adımlarını bana doğru atıyorken karşısına dikildim. Yürüyüp gitmesine engel olduğumdan olsa gerek durup bekledi. Boyu benden on santim kadar uzundu, boynumu kaldırarak göz göze gelmemizi sağladım. Bugün kullandığım cesaretin haddi hesabı yoktu.
''Tedavi olmayı denedin mi?''
Sağa doğru adım attığında onu tekrarladım ve yeniden önünü kestim. ''Niye tedavi olmayasın ki?'' Diğer tarafı denediğinde yeniden başarısız oldu. Kaşlarımı kaldırarak herhangi bir yanıt bekledim. Tek eli havalandığında saliseler içinde bana tokat atma ihtimali zihnimi yokladı. Oysa parmakları nazikçe sol omzunu kavramıştı. Kulağıma fısıldayabilmek için eğildiğinde nefesimi tuttum.
''Farkında mısın bilmiyorum ama şiddete meyilliyim ve hapse girmeyeceğime emin olabilirsin.''
Kelimeleri beni hayal dünyamdan sürükleyerek çıkardı ve gerçek dünyanın pisliği içine atıverdi. Korkuyla kaskatı kesilmiştim. Çünkü tam o anda aklıma gelen fikirle aydınlanmıştım. Vural, pişmanlık hakkında en ufak bir şey hissedemezdi. Tam da bu yüzden söylediği gibi beni darp etmesi veya öldürmesini engelleyecek bir şey yoktu.
Omzumdaki eli yavaşça aşağı kayıp dirseğimi tuttuğunda şokla ona bakıyordum. Beni kantinin içine doğru yürütürken bacaklarımdaki tüm güç çekilmişti. Hiçbir şey diyemeden peşinden gidiyordum ve korkum baş göstermişti.
Vural'a âşık olmamalıydım, insani özelliklerden yoksunluğunu gözüme sokmuştu.
Her şey saniyeler içinde gerçekleşti.
Kimsenin bulunmadığı taraftaki unutulan şişeyi alıp masaya fırlattı. Kantinin orta yerinde, metala çarpan cam tuzla buz oldu. Bütün öğrencilerin bakışları üzerimize çevrilirken büyük parçalardan birini eline aldı.
''Bana tedavimi sordun ya, bende sana bir soru sorayım,'' diye söylendi parmakları arasındaki keskin cam parçasını korkusuzca çevirirken. ''Şimdi ben canımı yaksam, sende hissedecek misin?''
Nereye varacağını hiç bilmeden gözlerimi ona dikip bakmaya devam ettim.
''Cevap ver,'' derken oldukça netti. Cam parçasını aniden avucuna yerleştirip parmaklarını kapattığında dudaklarımdan firar eden küçük çığlığı engelleyemedim. Kendimi durduramadan iki elimle onun kanayan avucunu yakaladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Kalbin Feryadı
ChickLit"Onun ölü kalbinin feryadını duyabilen yegâne insandım, o da dahil."