Bölüm 16: "Kırıklar, kırılanlar''

7.2K 478 18
                                    


İnsan bazen bencil olmalıydı. Verdiğim karara göre sadece İrem'i ayrı tutacak, onun dışındaki herkese karşı kendim üzülmeyecek biçimde davranacaktım. Değişiyordum ve değişimin ardındaki sebep etrafımdakilerdi. Birileri için çabalamaktan bitap düşmüştüm. Her şeyi baştan oluşturacak gücüm yoktu, bende pes etmek üzereydim.

Sabah kardeşim sakince yanıma uzanmış, bana sımsıkı sarılıp ''Ağladın mı abla?'' diye sormuştu.

Ağlamıştım.

Hıçkıra hıçkıra değil de, yastığımı yüzüme gömüp ağlamıştım. Ciğerlerim sökülür gibi, ailem yeniden ayrılıyor gibi, sevdiklerime bir daha güvenemeyecekmiş gibi.

İrem sorduğundaysa ''Hayır,'' cevabını vermiştim.

Alışkındım, hiçbir şey yolunda gitmezken hayatım günlük gülistanlıkmışcasına davranmak yapabildiğim en iyi şeydi. Tüm umutlarım teker teker kırılırken gülümsemek, zoruma gitmiyordu. ''Sesi duydum,'' demişti kardeşim buğulanan gözleriyle. ''Çok ağladın ama bileyim istemedin.''

İşte tam o anda karar vermiştim bencil olmaya. Ne İrem'i öyle görmeye mecalim vardı, ne de her düşüşümde kendimi kaldırmaya.

Kahvaltıyı hazırlıyorken mutlu rolüne bürünmüştüm. Geçerdi. Biliyordum, çünkü her şeye alışılıyordu. Bizi insan yapan şey buydu. Unutamazsak yaşayamazdık.

''Abla,'' dediğini duyduğumda reçel ve yağ sürmekte olduğum ekmekten kafamı kaldırabildim.

''Efendim güzelim?''

''Annem gelecek bugün,'' utana sıkıla söylediğinden anladığım kadarıyla tepkimin büyük olmasından korkuyordu. ''Gelsin ablacım,'' deyip tebessüm ettim. O da anında gevşedi. ''Sorun yok değil mi?''

Başını olumsuz anlamda iki yana salladım.

Kahvaltımız bittiğinde ise kardeşimi salona yollayıp evi toparlamaya başladım. Bulaşıkları yıkadım, evi süpürdüm, tozları aldım. Aklımda dönen düşünceleri iş yaparak yok etmeye çalışsam da başarısızdım. Zil ardı ardına, alacaklı gelmişcesine çaldığında istemsizce gerildim, çünkü an itibariyle zihnimi yoracak daha çok derdim vardı.

İrem koşup heyecanla kapıyı açtı. Bense mutfağa geçmeyi tercih etmiştim, biraz toparlanıp annemin karşısına öyle çıkacaktım. Bana izin vermedi bile. İrem'i sert bir tavırla odasına gönderip hırsla peşimden geldi.

''Babanın neler yaptığından haberin var mı İkra?'' diyerek rutin bir kavgaya giriş yaptı. Yüzümü sıvazlayıp derin bir nefes aldım.

''Haberim var, anne.''

Sabır dilediğini duysam da tepkisizdim.

''Onaylıyor musun peki?''

Ses tonu öyle yükselmişti ki evi inletiyordu. ''Onaylayıp onaylamadığımı sormadı herhalde!'' diyerek patlama yaşadığımda öfkeyle kapıyı çarpıverdi. Sinir krizi geçirmek üzere olduğunu hissedebiliyordum. Şu an tek istediğim gidip İrem'e sarılmak ve yanındayım diyebilmekti. Sürekli anne ve babası arasında tercih yapmak zorunda kalıyor, yıpranıyordu.

''İzin vermeyecektiniz,'' diye bağırmaya devam etti gözü dönmüş annem. Ardından cevap vermeme imkân sunmadan mutfaktan çıkıp koşar adımlarla kardeşimin odasına yöneldi. Ne yapacağını az çok tahmin ediyordum. Sadece öyle olmamasını diliyordum. İrem'in odasının kapısı gürültüyle açıldığında kardeşimi yatak başlığına dayanmış bir halde buldum. Avuç içlerini kulaklarına bastırıyordu.

Ölü Kalbin Feryadı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin