Bölüm 33: ''Gerçeklere Ayna Tutan''

6K 352 38
                                    

Spreyi sık, sil, spreyi sık, sil, sprey sık, sil.

Aynı işlemi ardı ardına tekrarlarken aklım bambaşka yerlerdeydi. Hayatım öyle bir hal almıştı ki tam patlamış mısır ve kola eşliğinde izlemelikti. Gizli bir takipçim, âşık olduğum kişilik bozukluğu olan bir adam ve kardeşimi benden çekip almaya çalışan anne faktörleriyle hayatımı filme alsalar reyting rekorları kırabileceğimi düşünüyordum.

Çıkamayacağım bir döngüde kaybolmak üzereydim: öfkeleniyor, öfkelendikçe düşünüyordum, düşündükçe kendi kendimi dolduruyordum, kendi kendimi doldurunca haliyle yeniden öfkeleniyordum. Kısır döngü... 

Pencereyi silmeyi ne ara bitirdiğimi fark edemeyecek durumdaydım. Ali abinin yanına dönüp elimdeki malzemeleri arka tarafa yerleştirdim.

''Birilerinin yardıma ihtiyacı var galiba.''

''Beni nasıl bu kadar iyi tanıyabiliyorsun, abi?'' dedim şaşkınlık içinde. Dudaklarındaki tebessüm büyüdüğünde ''Çünkü okunması kolay bir insansın,'' deyiverdi. Sinirlerim harap olduğundan ötürü güldüm. Havada asılı kalmıştı sanki görünüş olarak da ses olarak da gülüşe benzemiyordu.

''Teşekkür ederim abi ama halledebilirim.''

Sahi halledebilir miydim?

''Söylemeden geçemem, ne zaman yardıma ihtiyacın olursa buradayım.''

Onun yanına oturup Excel programında yarım kalan bilgileri girmeyi başladım. Eğer her seferinde birilerinden yardım istersem, nasıl ayakta kalabilirdim ki? Yalnızdım, bazı şeyleri kendim çözebilmeliydim. Kafam öyle dalgındı ki hiç yapmasam en azından zaman kaybetmezdim. Çünkü girdiğim bilgilerin yarısı yanlıştı. Hem düzeltme hem yenileme işlemleriyle uğraşmaktayken Ali abinin avucunu omzumda hissettim.

''Bugünlük zorlama istersen,'' dedi.

''Özür dilerim abi,'' dedim utanç içinde. ''Burada sana destek olmak için varım ama bugün köstek oldum.''

Tam Ali abi içten tebessümüyle bir şeyler söylemeye başlayacağı sırada ''İkra konuşmamız lazım,'' diyen Vural tam da konuşmanın ortasına dalıverdi. Şaşkındım çünkü tezgâhın arkasında bekleyen kişi, duygusuz olamazdı. Belki de bana âşık olan kişiliği uyanmıştır diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım. ''Konuşalım.''

Uzanıp kolumu yakaladığında Ali abinin ayaklandığını gördüm. Vural'ın keskin bakışlarına karşılık verince nedense gerildim. Ortamın yumuşamayacağını anladığımdaysa ''Sorun yok abi,'' dedim gülümseyerek. Ne kadar inandırıcı olmuştum bilmiyordum çünkü Vural'a kalırsa çok büyük bir sorun vardı. O beni her zaman ki gibi peşinde yürütürken elimi çekiverdim.

Bir anlığına şaşırdı.

''Kendim yürüyebilirim,'' dediğimde hiçbir şey söylemedi. Artık yaprak misali orada buraya savrulmaktan çok sıkılmıştım. Dün Vural'a git demiştim ama içten içe gitmemesini istemiştim. Ondan ötürü ters tarafımdan kalkmış gibi davranıyor olabilirdim.

''Daha gidecek miyiz yoksa söyleyecek misin?''

''Burada olmaz,'' deyip daha tenhaya ilerlediğinde sıkıntıyla iç çektim. Bir günüm acaba olaysız geçebilir miydi? Ne yapmaya çalıştığını çözemediğim için peşine takıldım fakat dur durak bilmiyordu! Yürümekten bunaldığım anda duraksadım.

''Vural bir şey söyleyeceksin ve o şey yüzünden cehennemin dibine gitmek zorunda değiliz!''

''Sen kaşındın,'' diye homurdandığında kelimeleri zar zor seçebildim. Kollarımı göğsümde kavuştururken tek gözümü kırpıp kafamı salladım. Artık konuşmalıydı, sürekli merak duygumu körüklüyordu. ''Sana gelen tehdit dolu çiçekleri kimin gönderdiğini biliyorum. Hani şu sana kan kırmızısı çok yakışır.''

Ölü Kalbin Feryadı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin