Bölüm 5: ''Arkadaş''

9.8K 542 37
                                    

Bölümümüz geldi! Yorumlarınızı eksik etmeyin. ^^

Bazen insanları tanıdığınıza pişman olursunuz, bazense geç tanıdığınıza. Ben Onur'un kişiliğini böyle bilmediğimden perişandım. O gün olanlardan sonra İrem gece titreyerek odama gelmiş, birlikte uyumak istediğini söylemişti. Bana ne yaparsa yapsın umurumda değildi fakat kardeşime dokunamazdı.

Paramızı alıp götürmesini ise çalma olarak adlandırmak zorlanıyordum. Gözümün önünde yapıyordu fakat ben hala konduramıyordum. İrem'in kahvaltısıyla ilgilenip onu okula bırakmamın ardından bende kendi derdimin peşime düştüm.

Onur'a Vural ile karşılaştığım parka gelmesini söyleyen bir mesaj attım.

Hava gitgide soğuyordu, üstümdeki kot ceketi çekiştirip duruyordum. Gerginliğim had safhadaydı. Saat erken olduğundan bomboş park kendimi toparlamamı zorlaştırıyordu. Cümleler aklımda dört dönüyordu, hangi birini Onur'a karşı kullanacağımı bilememenin cesaretsizliğiyle çekip gitmek istiyordum.

''İkra!'' diye gürleyen kişiyle hiç şaşırmamıştım. Öfkeli olması gereken kişi bendim fakat durum tam tersiydi. Onur kıpkırmızı olmuş gözleriyle karşıma dikilir dikilmez kollarımı kavramıştı. Hangi ara dibime yanaşmıştı seçememiştim bile.

''İrem söyledi mi? Dün sizi ziyaret ettim.''

Ağzından dökülen kelimeler benim için hiçbir anlam ifade etmiyordu. Onun bakışlarındaki hırs öyle büyüktü ki titredim. Korkumun ifademe yansımaması için tüm gücümü kullanırken kımıldayarak hareket kabiliyetimi kontrol ettim. Parmaklarının sıkılığı çok fazlaydı, kurtulabileceğimi sanmıyordum. Olayı uzatmaya gönüllü değildim. İşte tam bu nedenden hemen konuya girdim. ''Parayı ver yoksa seni polise şikâyet edeceğim.''

Canım yanıyordu, Onur sürekli beni yaralıyordu.

''Sen beni tehdit mi ediyorsun? Bana borçlusun.''

''Beni bir kere kurtardın diye sana ömrüm boyunca bağlı yaşamayacağım!''

Bedenimi nefretle sarstığında öfkeyle onu itmeye çalıştım. Gözü dönmüş gibiydi, boğazıma kocaman bir yumru oturuvermişti. Tanıdığım adamdan eser yoktu.

İkimizi ayıran darbeyle dengemi bulamadım. Yere düşüşümün ardından duyduğum inleme sesiyle donakaldım. Bacaklarım sızlarken başımı kaldırmak aklıma geldi. Onur kanayan burnuna rağmen karşısındaki Vural'a yumruk savurdu. Hiçbir çaba göstermeyen Vural'sa yumruğunu tutarak kaçındı.

''Sokak ortasında birine böyle davranamazsın,'' derken gözleri benim üstüme kaydı. Utanç dalga dalga bedenime yayılıyordu. Onun yeniden burada olabileceğini tahmin etmemiştim ama ona karşı hislerim göz önüne alınırsa yanlış şeyler düşünecekti. Oturup kaldığım yerden alelacele fırladım.

''Seninle sonra görüşeceğiz,'' diyen Onur'un delici bakışları üzerimdeydi. Bana ne yaparsa yapsın eski arkadaşımın gözlerindeki hiddeti kaldırabilecek durumda değildim. Vural'ın yumruğunu kavrayan avucundan kurtulmak için sertçe itti ve arkasını dönüp hızla uzaklaştı. Yerden kalkmıştım kalmasına ama bacaklarım tir tir titriyordu.

''Yaptığın şey çok tehlikeli,'' dediğinde onun yüzüne bile bakamıyordum. ''Buraya gelmemiş olabilirdim.''

''Niye beni kurtarmanı isteyeyim ki? Hissedemediğin düşünülürse yardım etmeyeceğini de göz önünde bulundurabilirdim. Sana deli divane âşık değilim!''

Çantamı düzeltip yürümeye başlamıştım ki söylediğim kelimeler zihnimde belirdi. Benim de kusurlarım vardı ve nefret ettiğim şeylerden birisi de durmadan yüzüme vurulmasıydı. Hele ki onunki hastalıktı, böyle davranmaya hakkım yoktu. Kendi bile isteye hissizlikle yaşamıyordu ya! Adımlarımı durdurdum, hissettiğim utanç duygusuyla öylece kalakalmıştım. Ne ileri gidebiliyordum ne de arkamı dönüp özür dileyebiliyordum.

Ölü Kalbin Feryadı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin