*12*

83 5 1
                                    

İçki içen insanlardan nefret ederdim. Belki de doktor olduğum için doğamda vardı ama yinede bir sıvı alarak vücudunu uyuşturması kadar saçma bir durum yoktu.

- Ben gidiyorum. Ağzında ki koku geçince evde konuşuruz.

Murat masaya yumruk atarak dişlerinin arasından cevap verdi.

- Tamam. Dikkatli git.

Murat'ın odasından çıkıp asansöre giderken birinin bana seslendiğini duyunca arkamı döndüm. Gördüğüm kişi karşısında şaşkınlıktan küçük dilimi yutacak duruma geldim. İnanamıyorumdum. OMG!

- Derin!

- Tolga! Ne işin var senin burda? Çok özledim seni!

- Yalan söyleme. Liseden sonra bi kez bile aramadın. Gel odamda konuşalım.

-Birazcık öyle olabilir. Onu boşver de senin burda ne işin var?

-Burda çalışıyorum. Asıl senin ne işin var.

-Ben evlendim altı tane de çocuğum var.

- WTF! Altı çocuk ne kızım? Şaka mı?

Gülerken başımı aşağı yukarı doğru salladım. Tolga'nın ingilizcesi o kadar iyiyidi ki cümle aralarında bile bazen ingilizce kelimeler ağzından kaçırıyordu. Belki de bu yüzden burda çalışıyordu.

- Patronunla evliyim ama..

-Şirketlerin sahibiyle mi? Nasıl oldu anlat bakalım.

Tolga'nın odasına girip kahveleri söylemiştik. Tolga'nın yüzünde o kadar fazla heyecan duruyordu ki gülümsemeden edemedim.

- Sonra anlatırım ya uzun hikaye.

O sırada odanın kapısı açılıp içeri bir hışımla Murat girdi. Beni görmeden direk Tolga ile konuşmaya başladı. Keşke hiç görmeseydi. Ahey ahey ahey!

- Tolga ben çıkıyorum. Yıllık raporları... Derin senin burda ne işin var?

- Ben tam çıkıyordum. Tolga ile karşılaştık bu arada. Liseden arkadaşım..

-Tolga şirketin yıllık gelen ve giden harcamaların olduğu dosyayı incele ve Kadir Bey'e ver. Derin sende peşimden gel!

- Peki Murat Bey.

Tolgaya baktığım da Murat'a oldukça saygılı davranıyordu. Oldukça şaşırmıştım. Çünkü Tolga lisede hocalarla tartıştığı anda karşılık vermeden duramazdı. İnsanlara boyun eğmezdi, kavgacıydı. Emir verenlere sürekli ama sürekli kızardı. Ama şimdiki Tolga sessiz sakin biri gibi duruyordu. Oldukça şaşırdım bu duruma. Suç ortağıma dönerek konuşmaya başladım;

- Görüşürüz yakışıklı. Uğrayabilirsem uğrarım bir ara.

Tolga bana sus der gibi işaret yaptığında bir yandan da bıyık altından gülümseyordu. Ona el sallayarak önüme döndüğüm de Murat'ın göğsüne kafamı çarptım. Arkamda durmasının amacını öğrenebilir miyim arkadaşlar?

Başımı kaldırdığımda sertce Tolga'ya baktığını fark ettim sonra ise Murat'ın belinden tutarak önüne çevirdim ve sırtından itikleyerek yürütmeye başladım. Normalde olsa yerinden bile oynatamazdım ama işte işine ne gelirse onu yapıyordu..

- Yürüsene be adam!

Murat'ın odasına geldiğimizde ben önden girince Murat'ta arkadan hızla girdi. Kapıyı tek eliyle hızlı bir şekilde kapattığında korkup arkamı döndüm. Murat'a baktığım da birden bana bağırmaya başladı.

- Mert için zırlaman bitti de şimdi de Tolga mı başladı?

Tüylerim diken diken olmuş gibi hissediyordum. Dağ ayısı haline yine dönmüştü.

- Ben bazı şeyleri düşünüp Mert'i unutamaya karar vermiştim. Belki sende yanımda olursun diye düşünmüştüm. Belli ki yanılmışım..

- Ben her zaman senin yanındaydım. Sen beni görmedin Derin!

Cevap veremedim, başımı öne eğip bekledim öylece. Murat yanıma yaklaşıp elimi sıkıca tuttu. Sanki güven vermek ister gibiydi. Yavaşca yürüyerek odadan çıktık.

Elleri sıcacıkti benimkinin aksine. Zaten benim ellerim her zaman çok soğuk olmuştur. Yaz aylarında bile soğuktu.

- Ellerin çok soğuk.

Sanki düşüncelerimi okumuş gibiydi. Güldüm. Öyleydi. Düşüncelerimin aynısını Murat'a söyledim.

- Benim ellerim her zaman çok soğuk olmuştur.

-Artık olmayacak.

Ona baktığım da ellerimi güven verici bir şekilde sıkıp yüzüme sıcacık bir gülüş yolladı.

Şirketin içinden yürürken sanki bütün gözler bizi izliyor gibime gelmişti. Ne var yani bunda? Patronunuz eşiyle birlikte evine gidiyor..

Şirketten çıkıp arabaya bindik. Arabada büyük bir sessizlik hakimdi. Bende kafamı cama yaslayıp dışarıyı izlemeye başladım. Arada Murat'ın bana uzun uzun baktığını hissediyordum. Özellikle de lambalarda beklerken. Araba durduğunda kapıyı açarken korumalardan birisi kapıyı açtı. Göz göze geldiğimizde aklıma bir canlandırma geldi. İstemsizce güldüm. Murat da anlamış olacak ki birden kaşlarını çattı.

- Hüseyin, Burak bidahakine daha dikkatli olun. Bidahakine bu kadar yumşak olmam!

Adamlar başları ile onaylayınca içim burkuldu. Murat önden giderken yanlarına yaklaşıp konuştum.

- Özür dilerim, size kızacağını düşünmemiştim.

- Estağfurullah yenge.

Gülümseyerek Murat'a yetişmeye çalıştım. Arkasına geçip beline sarıldın. Murat da gülümseyerek arkasını döndü ve birden kucağına aldı. O sırada çığlık atınca Makbule hanımın sesini duydum.

- Murat şımarma oğlum!

Makbule hanımın aynı cümlesini kurunca Murat ile ikimizde güldük.

- Benimle dalga geçiyorsun öyle mi?

- Öyle.

Derken yavaşça yatağa bırakıldım. Murat pantolonunu çıkarıp bir eşofman geçirdi. Hızlıca ayağa kalkıp yanına gidip sarıldım. Ona sarılmak o kadar hoşuma gitmeye başlamıştı ki.. Murat'ta beni yavaş yavaş geriye itekleyerek sırtımı duvara yasladı ardından arsızca güldü. Kafasını boynuma gömerek küçük buseler bırakmaya başladı. Yavaş yavaş tadını çıkararak dudaklarıma yöneldi. Öpüşmemiz gittikçe derinleşirken Makbule hanımın sesini duydum. Yemeğin hazır olduğunu söyleyerek bizi davet ediyordu.

- Murat.. Yemek hazırmış hadi gidelim.

- Ben seni yemek istiyorum..

Murat'tan kurtulup avluya yavaş adımlarla inmeye başladım. Makbule hanım beni görür görmez tebessüm etti. Ardından Poyraz gözüme çarptı. Aynı şekilde onda tebessümle karşılık verdi. Ne güzel kaynanam vardı!

Sofraya oturup herkesin gelmesini beklerken

Murat merdivenlerden kasıla kasıla iniyordu, böyle havalı takılması oldukça hoşuma gidiyordu.
Masa da yanıma oturup göz kırptı ardında hep beraber yemeğe başladık.

~Yorumlarınızı eksik etmeyin. ~
~ Vote vermeyi unutmayın. ~

Karanlığın SiyahıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin