Elif'e döndüğümüzde karşısında Poyraz duruyordu. Poyraz kapı ile Elif'in arasından sıyrılıp yanımıza geldi.- Bunun burda ne işi var?
Elif bir hışımla gelerek alaycı bir konuşma tavrı sergiledi.
- Murat, Derin ; size söylediğim alçak bu işte!
Elif sinirle solurken Poyraz da onu dinliyordu. Elif'in cümlesi biter bitmez Poyraz Elif'in kolundan sıkıca tutup bağırmaya başladı.
- Ben seni aldatmadım.
Murat sinirlenerek birden ayağa kalktı. Havada aşırı dozda gerginlik vardı. Galiba tek sakin ve şaşırmış durumda olan benim.
Murat, Elif'i ve Poyraz'ı oturarak konuşmaya başladı.
- Odamda ses tonunun yükselmesinden nefret ediyorum. Burda kalıp problemlerinizi çözün yoksa çıkamazsınız.
Murat elimden tutup odadan çıkardı. Ardından kapıyı kilitleyip keyifle gülümsedi.
- Baş başa kalmaları daha iyi. Bizde senle kafeteryaya inelim.
Başımı onaylar anlamda sallayıp asansöre doğru ilerledik. -1. Katına inerken asansör 2. Katta durdu ve asansöre Sedef bindi. Biner binmez Murat'ı süzüp cilve ile konuşmaya başladı.
- İyi günler Murat Bey. Çok şık olmuşsunuz her zaman ki gibi.
- Teşekkürler.
İşte be! Benim adamım! Canım kocacım. Sedef ise yüzünü buruşturup tatmin olmamış bir cevapla önüne döndü.
Murat'a döndüğümde öylece yere bakıyordu. Yanına iyice yaklaşıp bedenlerimizi birbirimize yasladım. Murat gülümseyerek elini çeneme yerleştirdi ve dudağıma küçük bir öpücük bırakıp geri çekildi. Tatmin olmamış şekilde elimi sakallarına görütüp kendime doğru çektim ve uzun bir öpücük ile bıraktım. Sedef'in çaktırmadan bizi izlediğini fark etmiştim. Ve bu da hayli hoşuma gitmişti. Murat gülümseyerek elini belime yerleştirip kendine yasladı. O sırada Sedef'in sesi kulaklarımı doldurdu.
- Bizde önceden Murat ile böyleydik. Derincim sayende hatıralarımıza kısa bir dönüş yaptık. Değil mi Murat?
Murat Sedef'in üstüne yürüyeceği zaman elimi göğsüne koyarak durmasını sağladım. Ders vereyim derken ders almıştım. Allah kahretsin!
Gülümseyerek alaycı bir tavırla konuştum.
- Benden öncesi mazidir. Ama benden sonra öyle bir şey olursa sıkıntı.
- Asla öyle bir şey olmaz.
Murat'a verdiği cevaptan dolayı gülümseyerek biraz daha sıkıca sarıldım. Sedef'e karşı benim olduğunu belli etmek istercesine.
Kafeterya katına gelince hep beraber indik. Ardından Sedef önden sert adımlarla önden ilerleyip hızla gözden kayboldu. Murat elimi tutup beni boş olan bir masaya doğru yönlendirdi.
- Kahveleri alıp geliyorum. Yanında tatlı ister misin?
- Hayır, teşekkür ederim.
Murat başını olumlu anlamda sallayıp yanıma duran boş sandalyeye ceketini çıkarıp astı. Ardından kravatını gevşeterek kahveleri almaya gitti.
Murat gittiğinde ceketinin cebinden günlerdir vermediği telefonumu alıp mesajlar kısmına girdim. En başta Mert'in mesajları vardı. Lakin onunla uzun zamandır mesajlaşmamıştık. Yeni atmış olmalıydı. Mesaja hemen tıklayıp hepsini okumaya başladım.
"Sana sayfalar dolusu mektup yazmıştım. Sen bilmiyorsun ve o mektupları yaktım yine bilmiyorsun.. "
"O değil de insan bazen kendisini çok değersiz hissediyor.. O çok kötü be."
Ne diyeyim ki? Bir insana kendini değersiz hissettirmek kadar daha ağır, daha kötü bir şey var mıdır?
" Meselâ şuan uçurumdan düşeceğini bilsem oturur izlerim. Tabi bir zamanlar canımın içiydin fakat şuan tırnağımı kıramam senin için. "
" Aradım ama açmadın. "
Telefon bende olsa bile açamazdım ki.. Cesaret edemezdim. Hem açsaydım ne diyecektim ki?
" Anasını sikeyim bir gülmedi yüzümüz. "
Mert hayatı boyunca sürekli küfürden uzak durmaya çalışmıştı. Ağzından kaçtığı zaman etrafa mahçup gözlerle bakan birisiydi. Onu nasıl birine çevirmiştim? Ne yapmıştım ben?
"Ne oldu şimdi? Hangimiz yarım kaldı? "
İkimizde yarım kalmıştık. İkimizde eksik kalmıştık. Lakin Murat beni tamamlamaya çalışıyordu. Beraber bir olmaya çalışıyorduk. Peki Mert'i kim tamamlayacaktı?
"Şaşırmıyorum, üzülmüyorum, bir sigara yakıp yola devam ediyorum.."
Sigara.. Bundan nefret ediyordum. Mert benim yanımda asla sigara içmezdi. Nefret ettiğimi bilirdi. Ama onu yanlız gördüğüm her zaman elinde sigarası olurdu.
Ve mesajlar bu kadardı. Hepsi üzücü ve insanın moralini bozan mesajlardı. Ben bunları okurken bile moralim bozulmuştu. Peki ya Mert? O bu mesajları yazarken nasıl bir durumdaydı? Nasıl böyle olmuştu?
Murat elinde ki kahveleri masaya koyup karşıma oturdu. Kahveden bir yudum alıp nefesimi geriye doğru verdim. Murat'a bakınca da öylece bana bakıyordu. Sanki.. Sanki açıklama yapmamı istiyordu.
- Telefonumu bu yüzden mi vermedin?
- Bidaha ceplerimi asla karıştırma. Ayrıca mesajları da silicektim. Görmeni istemiyordum.
- Ama gördüm. Neyse dediğim gibi biz ayrılamayız o yüzden Mert'i hayatımdan çıkarmam gerekiyordu. Lakin en kısa zamanda onu arayıp gerçekleri anlatacağım.
- Tamam.
Kısa ve net bir cevap. Başımı onaylayarak kahvemden bir daha yudum aldım. İçimi ısıtması oldukça hoşuma gitti. Lezzeti ise bambaşkaydı.
- Sedef ile aranda ne geçti?
Gülerek arkasına yaslandı. Yüzünde pis ve alaycı bir sırıtma vardı.
- Sekreter ve patron ilişkisi.
-İğrençsin Murat.
Murat daha da keyiflenerek arkasına yaslandı. Kızların onun arkasında dolaşması oldukça hoşuna gidiyor olmalıydı. Lakin Murat'ın atladığı bir şey vardı. Bundan sonra kızlar onun peşimde dolaşsa bile Murat her zaman benim peşimde olacaktı. Bunları düşününce aynı Murat gibi bende keyiflenerek anlama yaslandım.
- Derin alışverişe gidelim mi?
- Harika olur.
~ VOTE VERMEYİ UNUTMAYIN. ~
~ YORUMLARINIZI BEKLİYORUM. ~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Siyahı
Romansa-Sarılmak çok başka bir şey çünkü anlıyor musun? Kalbinin o kadar yakınına gelmesine izin verdiğin birinden kötülük bekleyemezsin. Derin sana sayılabilir miyim? +Küçük bir kız çocuğu gibi koynuna sığınıp, kokunla uyumayı istiyorum Murat. -Çok güzel...