-1-

952 37 20
                                    

Yeni hikayeme selam verin gençler lskdjfldk Neyse bana yeni hikaye yazmamı tavsiye eden @aytil_elmas a gelsin bu bölüm hadi iyi okumalar :*

Araba taşlı yollardan geçerken yolu izlemeye devam ettim. "Yatılı okula gitmek zorunda mıyım?" dedim anneme dönüp. Annem derin bir nefes aldı. O da benim gibi üzgündü, babamda öyle ama şirketten dolayı onlar yurt dışına çıkacak, bende İngiltere de okuyamayacağım için bir süre yatılı okulda kalacaktım. 

"Sana bizle gelmeni istediğimizi söyledik Aylin, kendin istemedin" dedi annem. Ofladım ve kollarımı göğsümün altında birleştirdim. Ben vazgeçerler diye düşünmüştüm! "Gitmek zorunda mısınız?" dedim son şansımı deneyerek.

"Aylin!" dedi ikisi de aynı anda. Oflayarak tekrar yola döndüm. Gitse miydim acaba? 

Hayır gerek yoktu. Oraya gideceğime yatılı okulda kalırdım. Zaten annemler de kısa süre sonra gelecekti. Alayla gülme isteğimi bastırdım. Kısa süre dediğine göre bir 5 yıl falan herhalde! Yatılı bir yerde kalmak neyse de bir de okul vardı!

Araba durunca arabanın içinden okuluma baktım. Canım okulum! diye geçirdim içimden.

Arabadan inip babamların yanına gittim ve bavulumu aldım.Yanımıza herhalde babam yaşlarında falandı. Gülümseyerek, "Hoş geldiniz" dedi ve annemle babamın elini sıktı. Bana da elini uzatınca, ne olur ne olmaz belki okulda hoca falandır diye bende elini sıktım.

Annemde durumu anlamış olacak ki sırıtarak bana bakınca, dilimi uzattım. 

Adam elimdeki bavulları aldığında annem ve babamla vedalaştım. Annemin gözleri dolmuştu, sarılırken bana 'Beni sürekli ara' deyince gülerek 'Yurt dışına ararsam bana çok yazar, sen ara' demiştim ve herkesi güldürmüştüm.

Son kez okulun kapısından içeri girerken onlara el salladım ve sonra da ellerimle gözlerimi sildim. Etrafı incelemeye başladığımda, okulun kapısından biraz uzakta bir sigara dumanı görmüştüm ama o tarafta hiç bir renk yoktu. Kafamı sağa sola sallayıp önüme döndüm.

Yanımdaki o adam bana okulu anlatıp duruyordu. Tamam anladık işte sabah 8 akşam 4! Derin bir nefes aldım ve adamın son olarak gösterdiği yatakhaneye girdim. Kapı açılınca hepsi yatağa yatıverdi. Öğretmen bana yatağımı gösterince oraya doğru ilerledim.

Hoca, "Siz neden hala oturuyorsunuz?Yatın, uyuyun hemen!" diye bağırdı. Turuncu, boya olduğuna emin olduğum kız, "Hocam biz karanlıkta uyuyamıyoruz da ondan!Yoksa uyuyorduk! Vallahi!" dediğinde sırıttım. 

Hocanın kaşları daha da çatılırken, "Hadi ya! İlla elektrikleri mi keselim?Bir daha görmeyeceğim!" deyip çıktığında herkes gülmeye başladı. Sırıtarak bavulumun içindeki kıyafetleri boş dolabın içine atıverdim.

Benim yanımdaki yatakta yatan kız bana, "Adın ne?" diye sorduğunda ona döndüm. Tamam burada kalacaksam arkadaş edinmek zorundaydım. "Aylin" dedim gülümseyerek. Kız da bana gülümsedi. Bu kızı sevmiştim.

"Meltem" dedi o da bana gülümseyerek. "Neden buradasın?" diye sordu biri de. Derin bir nefes aldım. Bu gece bu soruları cevaplayacaktım. Oysa ben o aşağıda gördüğüm o çocuk gerçek mi diye bakacaktım.

"Ailem işleri yüzünden yurt dışına çıkıyor ama ben  istemediğim için bu okula gelmek zorunda kaldım" dedim. Çok fazlalardı, hangisine cevap vereceğimi şaşıyordum. Bence bana sadece o Meltem denilen kız yeterdi.

"Soy adın ne?" dedi bir daha. Umarım bu son sorudur iye içimden geçirerek cevapladım, "Gündoğdu" 

"Sen Gündoğdu Holding sahibinin kızısın!" dediklerinde gözlerimi devirdim. "Ciddi olamazsın" dedim fazlasıyla soğuk bir şekilde. Umarım bu soğukluğumu anlarlar diye düşünürken bir kız daha soru sordu. "Erkek arkadaşın var mı?" diye cırladı biri. Bu nasıl iğrenç bir sesti. 

"Yok" dedim ve yatağıma uzanıp orada gördüğüm çocuğu düşünmeye başladım. Umarım bu gece bunlar yatardı da bende o çocuğu görebilirdim. Umarım gözlerim beni yanıltmamıştır diye içimden geçiriyordum.

Yarım saat falan sonra, ışıklar kapanmış tüm kızlar yatmıştı. Sessizce ayağa kalktım ve yatakhaneden çıktım. Nöbetçi öğretmen mi? Hadi ama neden?

Öğretmen arkasını döndüğünde terliklerimi çıkarıp hızla aşağı indim ve okuldan çıkıp, o sigara dumanını -belki de nargile- gördüğüm tarafa doğru yürümeye başladım. Umarım göz yanılması değildir çünkü eğer öyleyse boş yere bu kadar kasmıştım kendimi.

Adımlarımı hızlandırdım. Evet oradaydı işte! 

Yanına doğru yürüdüm. Bana bakmıyordu bile. Çok uzaklara dalmıştı. Ne düşünüyordu acaba? O kusursuz yüzüne baktım. Parmaklarının arasında duran sigarayı yere attı ve bir tane daha yaktı. Neden içiyordu acaba? Neye içiyordu?

Dudağımı dişledim ve önüme döndüm. Bana ne ki bundan? Nedensizce, hiç tanımadığım birini merak ediyordum. Ne işim vardı ki benim burada? İlk gecemden ceza almak istercesine yatakhaneden çıkıp hiç tanımadığım birinin yanına gelmiştim.

Gitmek için arkamı dönerken, sesini duydum. "Kimsin sen?" dedi. Tahminen benim yaşlarımdaydı. Acaba aynı sınıfta mıydık? Aynı sınıftaysak aynı sınıftaydık yahu! Sabah görürdüm nasılsa.

Hiç tanımadığım birine hesap verecek değildim. Kaşlarımı çattım, "Seni ilgilendirmez" dedim. Yaptıklarımla düşüncelerim kesinlikle uyuşmuyordu. Yanımdaki, hiç tanımadığım adamın kaşları daha da çatılırken, "Ne işin var gece gece burada? Yatakhanene dön, hemen" diye kesin bir tonda konuştu. Omuz silkip arkamdaki duvara yasladım. Kimse bana emir veremezdi.

Kafamı yukarı kaldırıp, yıldızları incelerken, "Senin ne işin var burada? Sen de dön yatakhanene" dedim onu tarzında. Yanımdaki adamın sinirlendiğini hissetmiştim ama umurumda değildi. "Bela mısın sen?" dedi tuhaf bir sesle. Sanki hoşuna gitmişte, belli etmemeye çalışır gibiydi. Sırıttım, "Evet belayım, ne yapacaksın sokağa mı atacaksın?" dedim umursamaz tavrımla.

Aslında birinin baş belası olmak hoşuma gitmişti. Sırıtmam daha da genişledi. Beklemediğim bir anda çocuk belimden tutup kendine çekince şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. Ağzım şaşkınlığımdan dolayı hafifçe aralanmıştı. Çocuk sırıttı ve, "Hayır aslında bela değilsin, gece güzelisin" dedi ve göz kırptı.

Beni bıraktığında derin bir nefes aldım. Nutkum tutulmuştu o öyle beni çekerken. Kalbim göğüs kafesimi parçalarcasına atıyordu. Çocuk hala yarım ağız sırıtırken, "Ağzını kapat gece güzeli" dediğinden zaten kızarmış olan yüzüm daha çok kızarmıştı. Hızla ağzımı kapattım ve yüzümü tekrar gök yüzüne çevirdim.

"Şimdi, hemen yatakhanene dönüyorsun yoksa az öncekinden daha da ileri gideceğim ve," bana dönüp sigarasının dumanını üstüme üfledi. Ben öksürürken o, "daha çok karşılaşacağız gece güzeli, merak etme özletmeyeceğim kendimi"

Gece GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin