Hafifçe geri çekilip, "Seni seviyorum, seni çok seviyorum" diye mırıldandım. Gözlerim hala kapalıydı ve yanaklarım da yanıyordu. Derin bir nefes alıp gözlerimi açtığımda sırıtmasını görünce kaşlarımı çatıp geri çekildim. "Güzel" dedi ve elimden sigarasını alıp yaktı.
"Ne güzel?" dedim dudak büzerek. Dudağında konuşurken sallanan sigarası sırıtmama sebep olurken, "Duygularımızın karşılıklı olması ve senin bu saçma korkularını atlatabilmen" Kucağımdaki pamuk şekerimi alıp yemeye başladım. Yanımda sigara içen bir adam ve sigara içen adamın yanında pamuk şeker yiyen bir kız. Ne büyük ironi ama.
Bu aralar çok fazla okuldan kaçıyordum ve yakında ceza yiyecektim. Bundan emindim ama yine de şu anki halimden fazlasıyla memnundum. "Senin yüzünden ceza yiyeceğim" dediğinde sinirle ona döndüm. "Benim yüzümden mi?" diye tısladım.
Omuz silkip, "Evet" dediğinde kumu avuçlayıp yüzüne attım ve, "Gelmeseydin, gitseydin Çağlaya! Ben mi dedim gel peşimden diye!" cırlayınca o da bana kum attı. Sinirle bende ona kum fırlatmaya başlayınca avucuna kum doldurup kafamdan aşağıya bıraktı.
Çığlık atınca ayağa kalkıp gülmeye başladı. "Levent mi gelseydi?" dedi hala gülerken. Bende ayağa kalkınca beni hızla kolunun altına alıp hareket etmemi zorlaştırdı. "Gelseydi" dedim kollarımı göğsümde buluştururken.
"Ama ben geldim beğenmediysen bunun bir önemi yok" deyip yürümeye başladı. Ellerimle kafamı kaşırken, "Ya kaşınıyor Tilki ya" diye huysuzca konuştum. Tilki bana aldırmadan zorla beni de yürütürken, "Beraber duşa gireriz geçer"
Dirseğimi karın boşluğuna geçirdim ve "Sapık" diye mırıldandım. Okula doğru yürürken Tilki tekrar yanıma gelip elimi tuttu. Ona dönüp gülümserken kafamın kaşıntısı tüm olayın içine ediyordu.
Yürümeye devam ederken aklıma gelen şeyle suratım anında düştü. Şimdi okuldan ceza alacaktık. Müdüre söyleyebileceğimiz en ufak bir yalan bile yoktu çünkü fazlasıyla iyiydik. Tilki, "Ceza almayacağız" dedi ve diğer eliyle saçlarını düzeltti. O güzel saçlarıyla bende oynamak isterken bu isteğimi engelleyerek, "Nasıl?" dedim ve önüme döndüm.
"Sana müdürü yakışıklılığımla etkileyip cezadan yırttık desem inanmayacaksın, değil mi?" dedi sırıtarak. Gülerken, "Hayır" dedim ve müdürü eş cinsel olarak düşündüm ve gülüşüm daha da arttı. "Çok param var."
Demek ki müdürü parayla susturmuştu. Sırıtarak, "Çok pisliksin ve adiisin ama yine de seni çok seviyorum" diyerek saçlarımı kaşımayı bıraktım. Yıkamazsam olmayacaktı. "Bir de çok zekiyim ve yakışıklıyım"
Gözlerimi devirirken haklı olmasından dolayı omuz silktim. Okula doğru giderken okuldan kaçtığımız o akşamki gibi önümüzde bir araba durdu. Kaşlarımı çatarak arabaya baktığımda yine aynı şoför arabadan çıkıp Tilkiye anahtarları verdi. Gülümseyerek ellerimize bakarken, "Hayırlı olsun, merhaba yenge" deyip elini uzattı.
Uzattığı elini tutarken, gülümseyerek "Merhaba" dedim bende. Tilki bu adama bir şey demediğine göre güveniyordu. Adam Tilkinin omzunu gülerek sıktı ve yanımızdan ayrıldı. Arabanın diğer tarafına doğru yürürken o arabaya binmişti bile. Oflayarak kendi kapımı kendim açıp bindim. "Nereye gidiyoruz?"
"Bilmiyorum" dedi arabayı çalıştırtırırken. Emniyet kemerimi taktım ve arkama yaslandım. "Nasıl bilmiyorum?" dedim. Arabanın yolcu koltuğu için yapılan aynada saçlarımı düzeltmeye çalışıyordum. Kaşımaktan dağıtmıştım saçlarımı ve berbat görünüyordum. Çocuğu beni sevdiğine pişman edecektim. "Kafam nereye dönmek isterse o yöne dönerim ve canımızın istediği yere gitmiş oluruz. Nasılsa izinliyiz"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Güzeli
Fanfiction"Kimsin sen?" dedi karşısındaki tahminen kendi yaşlarında olan o çocuk. Kaşlarını çattı, "Seni ilgilendirmez" dedi Aylin. Karşısındaki kişinin kaşları daha da çatılırken, "Ne işin var gece gece burada? Yatakhanene dön, hemen...