Üstteki şeyi neden oraya koydum bilmiyorum dhfkdjghskd
Vee iyi bayramlaarr🎈
bi de yorumları okuyamıyorum internetim az neyse öpüyorum❤
"Hoş geldiniz"
Tilkinin annesi samimi bir gülümsemeyle elini uzattı elini öpüp bende ona samimi bir gülümsemeyle baktım. Annesinden sonra babası geldiğinde Tilkiyle babasının çok benzemediğini fark ettim. Sadece ten renkleri aynıydı ve saçları. Adamın gözleri Tilkininkinin aksine daha açık kahve tonlarındaydı. Onunda elini öptüm ve gülümsemeye devam ettim.
Şimdiden sıkılmıştım.
Tilkinin pis sırıtışına karşı kaşlarımı çattım. Elini sıkıp kötü kötü bakmaya devam ettim. Sonunda kapıdaki selamlaşmamız bitince hepimiz koltuklara oturduk. Tilkinin annesi yine o samimi sesiyle, "Eee Aylincim dersler nasıl gidiyor?" dediğinde dudağımı dişledim. Dinlemiyordum ki.
"İyi" dedim o en büyük öğrenci yalanıyla. Kesinlikle her öğrenci bu yalanı söylerdi. Herkes söylemese de ben söylerdim. "Tilkininki nasıl biliyor musun? Bize bir şey söylemiyor da. Uslu mu oğluşum?"
Gülmemek için dudağımı daha da dişledim. Uslu? Senin oğluşun? Oğluşun?
"Uslu, dersleri de bildiğim kadarıyla iyi" dedim. Dudağım şimdi kanayacaktı. Şu an ölmek istiyordum. Hem üst kata yollasınlar istiyordum ama sonra Tilkinin teklifi geliyordu aklıma. Hem de burada kalmak istiyordum ama bu konu pek sarmamıştı.
Tilkinin annesi yine susmayarak, "Bildiğin kadarı?" dediğinde gözlerimi etrafta gezdirmeye başladım. "Yani," dedim düşünürcesine. Herhalde en iyi dersi beden eğitimiydi. "Sınavları falan iyi diye biliyorum"
"Sınavları oldunuz mu?"
"Hayır"
Sinirle Tilkiye döndüm. Bu sefer gülmemek için kasılan taraf oydu. Ofladım. "İyidir herhalde. Ben yeni olduğum için pek bilmiyorum ama öğretmenlerin sorularına iyi cevap veriyor" dedim ve derin bir nefes aldım. Yine kurtarmıştım galiba. İnşallah.
"Neyse kapatalım bu konuyu bence. Çocuklar siz yukarı çıkın isterseniz" dediğinde zorlanarak gülümsedim ve başımı onaylarcasına salladım. Bana öl diyordu. Ölmeye davet ediyorlardı. Cidden ben yukarda ne yapacaktım?
Acaba yemeğe kadar tuvalette kalsam ne olurdu?
Kesinlikle Tilki de kapıyı kırar tuvalete girerdi.
Ben önde Tilki arkada merdivenleri çıkarken ailelerimizin göremeyeceği yere gelince Tilkinin kolunu belimde hissettim. Dudakları boynuma değince, "Sen," dedi ve derince nefes aldı. Bende ürperirken korkuyla nefes aldım. Odaya girince yavaşça kapıyı kapattım. Tilki kapıya yaslanıp beni de kendine yasladı. "hiçbir şey yapmamana rağmen beni nasıl etkiliyorsun?"
Dudağımı dişledim. Şu an burada kalp krizinden gidebilirdim. "Yalan bile söyleyemiyorsun. Öylesine masumsun ki." dedi ve yürümeye başladı. Yatağa oturup sırtını yatağın başlığına yaslayıp ayaklarını uzattı. Kollarımı beline dolarken başım boynundaki yerini buldu.
"Yalan söyleyebiliyorum" dediğimde alayla güldü. Oflayarak karnına yumruk attım. Onda hiçbir etki bırakmıyordu ve bu benim sinirimi bozuyordu. Ayı gibi bir şeydi ben nasıl etki bırakayım onda? "Evet tabii, gördük aşağıda"
"Niye öyle diyorsun annesinin uslu oğluşu?"
Beni kucağından aşağı attı ve kötü kötü bakmaya başladı. Acıyla inlerken yüzümü buruşturdum. "Ne yapıyorsun ya?" diye sinirle tısladım. Homurdanarak üzerimi düzeltip ayağa kalktım ve yatağın karşısındaki koltuğa oturdum. Onun yanına oturmayacaktım. Geri zekalı değildim ebemi ağlatırdı o benim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Güzeli
Fanfiction"Kimsin sen?" dedi karşısındaki tahminen kendi yaşlarında olan o çocuk. Kaşlarını çattı, "Seni ilgilendirmez" dedi Aylin. Karşısındaki kişinin kaşları daha da çatılırken, "Ne işin var gece gece burada? Yatakhanene dön, hemen...