Sabah uyandığımda gece zorla kovduğum hatta kafasına elime geçen her şeyi fırlattığım ama yine de vazgeçmeyip yanımda yatan Tilki vardı. Dudak büzdüm ve elimi kaşının üstündeki yaraya götürdüm.
Gece attığım biblonun camı Tilkinin kaşının üstüne gelmişti. Sonra ben hastaneye gidelim Kıvanç mızmızlanmış sonra da o uyuyacağız diye ve ona Tilki demediğim için bana kızmıştı. Bende 'iyi geber kan kaybından' diyerek ona sırtımı dönmüştüm. Tabi o yine uslanmayıp yanıma yatmıştı.
Tilki homurdanıp kolunu belime daha sıkı sardı ve kafasını boynuma yaklaştırdı. Kalkmaya çalıştıkça daha sıkı sarıyordu. Ofladım. "Tilki" diye onu dürtmeye başladım. Yine de uyanmıyordu.
"Tilki!" diye cırlayınca yerinden sıçrayarak kalktı ve anlamsızca etrafa baktı. Gözleri benk bulunca güldüm. Yeni uyandığı için mal gibi gözüküyordu. "Neye gülüyorsun?" dedi ters ters.
Dudağımı yaladım ve, "Mal mal etrafa bakışına" dedim. Sonra da ayağa kalkıp odadan çıktım. Üzerimde Tilkinin tişörtü falan yoktu. Cimri bakmama bile izin vermemişti.
Mutfağı bulmaya çalışırken umarım kaybolmam, diye geçirdim içimden. Merdivenlerden yavaş yavaş inerken annemleri düşündüm. Yine bir ihalede ya da toplantıdalardır herhalde. Umursamadım.
Omzumda hissettiğim kolla o tarafa döndüm ve Tilkiyle burun buruna geldik. Gözlerimi kırpıştırarak ona bakarken o bir elini yanağıma koydu ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Eliyle yanağımı okşarken bu anın bitmesini istemezcesine yavaş öpüyordu.
Hızla onu omuzlarından ittirdim, "Ne yaptığını sanıyorsun sen? Sana bana her istediğinde böyle yaklaşamayacağını söylemiştim!" diye bağırdım. Ben ona bana böyle yaklaşamazsın diyordum o beni öpüyordu!
"Yaklaşmadım, öptüm" dedi gözleri hala derin bakarken. Gözlerimi kısarak ona baktım. "Çok komik!" diye yine bağırıp merdivenlerden hızla inmeye başladım.
Yine de gitmek yerine mutfağa gittim. Bana asla böyle davranamazdı! Dolabı açıp zeytini peyniri falan çıkarmaya başladım. O beni kullanamazdı! Kapların kapaklarını açıp masaya koydum. Ondan uzak duracaktım! Tost makinesinin fişini takıp ekmekleri içine koydum.
Ne yapıyordum ben böyle? Resmen 40 yıllık evli, kocalarına bağıran ama yine onlar için bir şeyler yapan kadınlara dönmüştüm. Cidden, iyi değildim.
"Aylin bu kadar abartma" dedi arkamdan. Hışımla ona döndüm. "Abartma mı?" alayla güldüm. "Abartmayayım mı?! Sen yaşadığın her gün bir kızı öpüyor olabilirsin ama Yapıcı ben her her gün biriyle öpüşmüyorum! Ben kimseyle öpüşmedim!" diye bağırdım. Çıldıracaktım.
"Ne?" dedi Tilki şaşkınlıkla. Alayla güldüm. "Ne o? Sen ne bekliyodun ki?! Ben sana benden uzak dur demiştim! Ben sana Çağla ve diğerleri gibi değilim demiştim! Sen ne yaptın? Beni öptün!"
Hala şaşkınca bana bakıyordu. Tamam erkek arkadaşım olmuştu ama onlarla da en yakın olduğumuz zaman sarıldığımızdaydı. İlk öpücüğümü pekala evlenene kadar saklamayacaktım evet ama böyle kendini beğenmiş, ukala ve daha yeni tanıdığım birine de vermeyi düşünmüyordum.
Başka bir şey söylemeyip ısınan ekmekleri tabağa koyup tost makinesinin fişini çektim. Masaya tabağı koyup oturdum. Tilki de karşıma oturup yemeye başladı. Hiç bir şey söylemiyordu.
"En azından bir özür dileseydin fena olmazdı" diye tısladım. Özür bile dilemiyordu. Elimdeki ekmeğe reçel sürmeye başladım. Ama o anca yiyordu! "Sana dedim!"
"Özür dilemiyorum çünkü yaptığımdan pişman değilim. Yine olsa, yine yaparım ve şu ilk öpücük konusuda hoşuma gitti"
Sinirle dişlerimi sıkarken ekmeğimi bıraktım ve sinirle mutfaktan çıktım. Buradan gidecektim. Kapıyı açmaya çalıştım. Açılmıyordu. Anahtarla kilitlemişti! "Anahtar nerede?" diye bağırdım. Tilki de alayla, "Çeyizime bak bir belki ordadır" dedi alayla.
"Çok komiksin ya!"
Kapıya tekme attım ve salona döndüm. Beni deli ediyordu! Tilki az sonra yanıma geldi ve televizyonu açtı. Cidden fazla umursamazdı. Sanki az önce hiç o şey olmamış gibiydi.
"Bırak artık beni" dedim pes ettiğimi belli ettiğim sakinliğimle. Bana bakmadan, "Hayatta olmaz hele de ilk öpücüğünü almışken, zor o biraz gece güzeli" dedi normal sesiyle. Sesinde alay ya da başka bir şey yoktu. Netti.
Derin bir nefes aldım ve bende susup televizyona bakmaya başladım. "O kadar mı kötü?" dedi o ifadesiz sesiyle. "Ne?" dedim bende hala ona bakmazken.
"Seni ilk benim öpmüş olmam o kadar mı kötü?" Derin bir nefes aldım ve kafamı geriye yatırdım. "Hayır, sadece ilk öpücüğümü daha yeni tanıdığım, adını bile oradan buradan duyduğum bir adama degil de sevdiğim kişiye vermek isterdim. Ama o kadar kötü değil"
Tamam artık Meltemim dediklerini yavaş yavaş kabulleniyordum, evet ama o benimle aynıdüşünmüyordu ve bu saçma okul bittiğinde belki de hiç görüşmeyecektik bile.
"Ilk defa birini öperken içimde bir şeyler hisettim" şaşkınlıkla ona döndüm. O da bana bakıyordu. Dudağımı dişledim. "Seni öperken kendimi tuhaf hissettim. Bir çok kişiyle öpüşmüş hatta daha da ilerisine gitmiş olsam da, seni öperken içimde sanki kıvılcımlar çıkıyordu"
Şaşkınlıkla açılan ağzımla sadece ona bakıyordum. Dedikleri kafamda dönüp duruyordu. Tekrar tekrar aynı şeyleri duyuyordum. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Onun bir kez daha beni öpmesi belki, benimde duygularımı anlamama yardımcı olurdu.
Gözlerimi kapattığım an tekrar dudaklarımızı birleştirdi ve ben daha yeni tanıdığım o çocuğa hissettiklerimi anlamış oldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Güzeli
Fanfiction"Kimsin sen?" dedi karşısındaki tahminen kendi yaşlarında olan o çocuk. Kaşlarını çattı, "Seni ilgilendirmez" dedi Aylin. Karşısındaki kişinin kaşları daha da çatılırken, "Ne işin var gece gece burada? Yatakhanene dön, hemen...