"Tahtın sahibi ile varisinin arasında kalmak... Tıpkı kılıcın iki keskin kenarı arasında seçim yapmak gibi..." -Tsangdera Kraliçesi Aerenia
***
Londra, 2013"İnanabiliyor musun, Jack, birkaç hafta sonra epe ile çalışmalara başlayabileceğimi söyledi..."
Karşısındaki ile arasında bir bariyer olması için kullandığını düşündüğüm masanın üzerine eğilip parmaklarını sabrının sınırında olduğunu gösterir şekilde kilitledi. Onu umursamadan heyecanla anlatmaya devam ettim.
"Frölede bayağı ilerleme kaydetmişim."
Birbirine geçmiş parmaklarını sıkmaya başladı. Parmak boğumlarının giderek rengini kaybedip beyaza döndüğünü görebiliyordum.
Gözlerimden fırlayan pembe kalplere rağmen.
"Flöre."
Bakışlarımı ellerinden ayırdım.
"Ha?"
"Fröle değil, flöre. Birkaç hafta değil, birkaç yılda bile ilerleme kaydedeceğini düşünmüyorum. Lanet olsun şu etrafındaki pembe auradan kurtul."
Benim yerime bunu yapmak ister gibi elini rastgele havada salladı.
"Ne önemi var? Kılıç işte. -Gözlerimin önüne gelen Jack'in hayali yüzünden aptalca sırıttım- Eksrim kıyafetlerine rağmen o kadar yakışıklı görünüyor ki..."
Matt'i yaklaşık dört yıldır tanıyordum ve çileden çıkmak üzere olması bile kendime gelmeme yardımcı olamıyordu. O kadar ciddiydi durumum.
Eh, insanın hayatında bir tane ilk aşkı oluyor.
"Eskrim. Eskrim. Daha adını bile söyleyemediğin bir sporla ilgileniyormuş gibi yapmakla eline ne geçecek? Hem o maskenin ardından yakışıklı göründüğünü nasıl biliyorsun?"
Arkama onu taklit eder gibi yaslandım.
"Sana söyledim, kitabımdaki kılıçla dövüş kısmını daha gerçekçi yazabilmek için aklıma gelen en iyi seçenek eks... eskrim kursuna gitmekti. Ayrıca yüzünde sürekli o maskeyle dolaşmıyor tabi ki."
Bana laf anlatmanın imkansızlığı ile ilgili bir şeyler mırıldandıktan sonra elinde kısa bir girişin olduğu taslağımı okumaya başladı. Sonuç benim için hep hüsran olsa da okumaya aynı ciddiyetle başlıyordu. Orta Çağ'da İngiliz edebiyatı hakkındaki sınıf geçme tezimi inceleyen profesörüm gibi; bir elinde taslağı tutarken diğer eli hep çenesinde... Kaşları çatık, normalden farklı değil bu ama... Sonraki hamlesinin habercisi gibiydi benim için.
Bir yandan onu izlerken bir yandan üzerimde seksi duracak bir eskrim kıyafeti diktirebilir miyim diye düşünüyordum ki beni yine şaşırtmadı Matt ve elindeki taslağı kafama fırlattı.
"Gerçekten mi? Baş karakterinin adını Jack mi koydun?"
Tsangdera Karargahı, Eylül 26, 1068
Derin bir nefes alıp kendimi sakin kalmaya zorladım. Sonuçta, karşımdaki de benim gibi bir Pertz'di.
Benimkinin, iki belki üç katı bir cüssesi olabilirdi, kan banyosu yapmaktan zevk alan bir yapısı da.
Ama zayıf bir noktası vardı mutlaka.
Olmalı.
Eğer bu eğitim saçmalığından sağ çıkmak istiyorsam o zayıf noktasını bulmam gerekiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MYTH
FantasíaGelecekten geçmişe, edebiyattan savaşa, nikotin arzusundan kan arzusuna uzanan bir yolculuk. Ve aşk... Onun yolculuğu ise hiçlikten sadakate doğru.