"Akıl susunca, düşünce durur. Düşünce durunca hareket durur. Hareketsizlik ise çürümenin eşiğidir."- Gazzâlî
***
Dregna Köyü girişi, Ekim 17, 1068"Sizi uyarıyorum, tek bir köylünün kanı dökülürse kılıcım onların değil, sizin karşınızda yer alır."
"Ben de seni uyarıyorum, eğer hemen yerine dönmezsen kılıcım aptal kafanı gövdenden ayırır."
Geldiğim yerde düşünerek hareket eden biri değildim, buraya geldiğimden beri de hareketlerim Visck ya da diğerlerinin düşünerek verdikleri talimatlarla yönlendiriliyordu.
Yaptığım ilk fevri hareket ölümüme sebep olacak gibi görünse de buna değerdi; saraydan çıktığı gecenin sabahında zaten asiler ile kendini kurtarmak için gelen Pertz'ler arasında çarpışmaya neden olan Sergius'un kirli oyununda bir masum Tsang'ın kanı daha akmayacaktı.
Yani atımı köylülere doğru sürüp Adauto ve diğer Pertz'ler ile aralarında tek kişilik bariyer olmaya karar verirken düşündüğüm buydu.
Arkamdaki, neler olduğuna anlam veremeyen köylülerin uğultusu ve karşımda beni öldürse kılı bile kıpırdamayacak olan Adauto'nun öfkeden kudurmuş bir ses tonuyla yaptığı uyarısıyla ortamı daha çok gerdiğimi fark etsem de halk kahramanı gibi göründüğümü umduğum kararlı duruşumdan ödün vermedim.
"Geri çekilmediğiniz sürece yerimden ayrılmayacağım."
Gerçek yerimi belirttiğim kararlı sözcüklerimi kınından çekerek saldırıya hazır şekilde beklettiğim kılıcımla desteklerken düşünmeden yaptığım ikinci hareketimi yüzüme vurur gibi Valor elinde yayıyla görüş açıma girdi.
Adauto'nun basitçe işimi halledebilecekken şanlı bir çarpışma sonucu ölümümün Tsangdera tarihine geçmesine izin vermeyeceği ortadaydı. Kılıcı tutan elimin titremesine bakılırsa durum, saldırı olsa bile pek de şanlı olacak gibi görünmüyordu.
"Peki. Sen istedin bunu."
Dejavuyu iliklerime kadar hissederken Valor'un oku, hedef aldığı çocuktan bana çevrildi ki bu aşamada önüme geçecek annem ya da ikinci kez oku bana ulaşmadan havada yakalayacak Visck yoktu yanımda.
Aldığı emirle okunu serbest bırakan Valor'u bulunduğum yerden değil de üçüncü kişi olarak dışarıdan izliyormuş gibi hissediyordum.
Ve okun gittiği yöne bakılırsa atının üzerinde sırtını dikleştirip kılıcıyla karşılama için hazır şekilde duran Pertz, bendim.
Ağzımdan çıkan bir "S*ktir," fısıltısını engelleyemesem de gözlerimi kapatmak yerine bu sefer kılıcımı kaldırarak gelen oku havada ikiye ayırmak için hamle yaptım.
Kılıcımın geceyi yararken çıkardığı ıslık sesine okun havada iki parçaya ayrılırken çıkardığı çıtırtının eklenmesi bir süreliğine etrafımdaki gerçekliği dondurdu. Öyle ki sonrasında oluşan sükuneti dağıtan gür ses beni kendime getirmese yaptığım harekete uzun bir süre inanamayacaktım.
Hâlâ yaşadığım şoku yansıtan bakışlarımı "Bu kadar yeter," diye bağıran sesin sahibine çevirdiğimde bir süredir tuttuğum nefesi yavaşça bıraktım.
"Geri çekilin! Bu bir emirdir."
Giustino.
Yanında askerleriyle, nereden haberi olduysa bulunduğumuz Dregna Köyü'nün girişine gelip meydan okuduğum Pertz'ler ile arama giren Giustino'nun emrine hiçbiri karşı gelemedi. Ama uysal bir şekilde askerleriyle geri çekilen Adauto'nun yalnız bıraktığı Sergius, yüzündeki tehditkâr ifadeyle bulunduğu yerden ayrılmadı. Onun bu inatçı tavrına yanıtı gecikmedi Giustino'nun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MYTH
FantasyGelecekten geçmişe, edebiyattan savaşa, nikotin arzusundan kan arzusuna uzanan bir yolculuk. Ve aşk... Onun yolculuğu ise hiçlikten sadakate doğru.