D e c e m e t O c t o

1.6K 212 71
                                    

"Dürüst bir adam, ölümü göze alır gerçeği her açıklamaya kalkışında." - Bernard Shaw

***
Tsangdera Sarayı, Ekim 18, 1068

"İleriye doğru hamle yapamıyorsan en azından bulunduğun yeri koruman gerekir Jean. Kaçmak için arkanı dönmen, düşmanına seni sırtından vurmak için fırsat verir sadece."

"Sana kralın neden tutulma gecesi davet verdiğini sormuştum."

Gecenin işgalinden kurtulan karanlık köşeleri gökyüzüyle birlikte aydınlanırken sahip olduğu ihtişamı daha çok yansıtıyordu Giustino'nun odası. Sergius hakkında öğrendiklerim yeterince kötü değilmiş gibi bir de Timidis'in bu kadar korktuğu -öyle ki tarihteki en ağır katliamı yapmasına sebep olacak kadar- kanlı tutulma gecesinde neden davet verdiğini sorma gafletinde bulunmuştum. Karşılığında ise soruyu yönelttiğim kişiye has bir cevap aldım.

Arkasını döndüğü pencereye kollarını kavuşturarak yaslanması geceki haline o kadar yakındı ki alaycı bir ifadeyle bakan gözlerinden kaçırdım bakışlarımı. Ama aynı duygunun izlerini taşıyan sesini duymamak için yapabileceğim bir şey yoktu.

"Ben de sana, kralın yalnız olduğunda daha yoğun hissedeceğini bildiği korkusundan kaçmak için bu çareye başvurduğunu söyledim."

Hayır, söylemedin. En azından bu kadar anlaşılır bir şekilde.

"Shakespeare ile tanışsaydın kesinlikle oyunlarındaki bir karaktere esin kaynağı olurdun."

Söylediğimi bir iltifat olarak algılamayı tercih edip başıyla hafifçe bir selam verirken gülümsüyordu. O sırada hızla açılan kapıyla ikimiz de irkildik.

"Balera! Hayatta nezaket kuralları da savaş kuralları kadar önemli bir yere sahiptir."

Yapmacık bir azarlamayla karşıladığı kişi, benim okla yaraladığım asi kadından başkası değildi. Ayaklarım istem dışı bir adım geri atarken ortadan kaybolma çabamın bir işe yaramadığını göstererek bakışlarını direkt bana sabitledi kadın.

"Sergius... Seni yargılamak için toplantı salonunda yandaşlarını toplamış."

Hani işler içinden çıkılmaz bir hal aldığında tüm sorunları göğsünü gererek karşılayan insanlar vardır ya, ben onlardan biri değildim işte.

Hâlâ damarlarımda gezen alkol, baş ağrısıyla vücudumu kontrol edemeyeceğini anlamış gibi mideme yönelince kusma isteğime karşı savaşımda ciğerlerimi kendi tarafıma çekmek için derin bir nefes aldım ama uzun süredir nikotinden mahrum bıraktığım için bana kin güdüyor olmalıydılar ki aldırış etmediler. Sesli bir şekilde yutkunmakla yetindim.

Olduğum yere çakılmamın aksine Giustino öfkeyle odada volta atarken adının Balera olduğunu yeni öğrendiğim kadının önünde durup sakin tutmaya çalıştığı sesiyle emrini verdi.

"Jean'ı al. Onu almaya geldiklerinde diğer Pertz'lerin arasında görmeyince şüpheleri iyice artacaktır. Yolu biliyorsun."

Başıyla sert bir onay verip peşinden geldiğime emin bir şekilde odadan çıktı. Olduğum yerde durmaya devam ederken bakışlarımdaki soruyu anlayıp yumuşak bir sesle güvence verdi Giustino.

"Sergius'un, bilinmeyeni efsaneden ayırmasına izin vermeyeceğim, Krizia."

Bu benim için yeterliydi, üstelik belimdeki hançer dışında savunmasız bir şekilde, Sergius'un beni suçlu ilan edeceğine emin olduğum bir mahkemeye giderken bu sarayda güvenebileceğim tek kişi oydu.

MYTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin