Baybars sırtımı belli belirsiz okşuyor bir yandan da etrafı kolaçan ediyordu.Kollarımı gevşettim ve yüzünü görebilecek kadar geri çekildim.Tabii aramızdaki boy farkı bu kadar olmasaydı daha rahat yapabilirdim bunu.Neyseki Baybars eğilmişti.Utanmadım dersem yalan olur ama ben orta boylu hatta ülke sıralamasının birazcık üstünde olan bir kızdım.Hiç de öyle kısa falan değilim bu sulak arazide yetişmiş bambu gibi uzamış o kadar.
Baybars suratıma ne yapmaya çalıştığımı anlamak ister gibi baktı.Bir elimi yanağına koydum ve baş parmağımla hafifçe okşadım.Yüzünde tanıdık,eski ifadelerin yanında yılların yaşanmışlıklarının da acı izleri belirginleşmişti şimdi.O izleri saklayamıyordu ya da belki saklamıyordu.Bir an gözlerine yansıyan acı beni boğacak sandım.Ne yapmışlardı ona?Masumiyetini nasıl çekip almışlardı kim bilir?Canı nasıl yanmıştı?Ve ben nasıl beni bulmadığını düşünüp saçma sapan düşüncelere kapılmıştım?Ellerimi suratında gezdirdim.Henüz çıkan sakallarını okşadım,kipriklerinin ucuna dokundum,kaşlarını düzelttim,burun kemerine dokundum,göz çukurlarını okşadım,uzun çenesini parmaklarımı arasına aldım ve tüy kadar hafif bir öpücük kondurdum.Baybars'ın gözleri daha fazla acıyla kavruldu.
Benim ona veda etmem gerekiyordu.Onun yıllar önce bana yaptığı gibi unutulmaz bir veda olmalıydı.Aynı zamanda hatırladığımda utanmayacağım bir tane.Bunun için en iyi olduğum şeyi yapmalıydım ve benim dersler dışında başarılı olduğum tek bir konu vardı.
"Fikrimden geceler yata bilmirem,bu fikri başımdan ata bilmirem,neyleyim ki sene çatabilmirem,ayrılık ayrılık aman ayrılık,her bir dertten olar yaman ayrılık.."
Baybars dudaklarıma hissedilmeyecek kadar küçük bir öpücük kondurdu.Hatta dudaklarımın ucunda kalan gıdıklanma hissi olmasa nefesimi öptü diyebilirim.Gözlerimiz buluşunca içimden gelen isteği bastıramadım ve neredeyse bir damla yaşın süzülmek üzere olduğu sol gözüne bir öpücük kondurdum.O bir damla kalbimi yakmaya,ciğerimi sızlatmaya yetmişti.Baybars kollarını belime sıkıca doladı.Zamanı durdurmak istedim.Göz yaşım yanağımda donsun ve biz hiç ayrılmayalım istedim.Bizim hatıralarımız neden hep vedayla doluydu?Neden her seferinde kopuyorduk?Neden her seferinde hüzün gözyaşları süzülüyordu gözlerimizden?Keskin nane kokusunu nasıl bir daha böyle yakından soluyacaktım?Ne zaman?
Baybars kulağıma eğilip "Biraz daha böyle kalırsak bu kapı bir daha açılmamak üzere kapanacak.." dedi ve boynuma bir öpücük kondurup geri çekildi.Ben razıyım.Bu serviste günlerimi senelerimi geçirmeye razıyım.Yeter ki benden uzaklaşma.Keşke bu dediğini yapacağını bilsem ama gözlerin yapmayacağını yüzüme yüzüme bağırıyor.Belki benim için,belki kişisel sebepler yüzünden ama şu anı yaşama nedenimiz neyse veya kimse daha kötülerini onlar yaşasın.Onlar benden daha fazla yansın.Öyle ki ne kadar geçerse geçsin yangınları sönmesin.Benim öksüz kalbimi nasıl yaktılarsa,onların kalbi de öyle yetim kalsın.Kollarını yavaşça benden çeken Baybars'a "Beni her zaman ara lütfen.Arada sırada yanıma gel.Beni yalnız bırakma." diye fısıldadım sessizliğe.Alnını alnıma dayadı ve "Bilmez misin;karanlık her çöktüğünde yanında siyahı getirir." diyerek alnıma bir öpücük kondurdu.Sadece derin bir nefes aldım.Artık zamanı gelmişti.Gitme zamanı gelmişti.Ayrılık vakti gelmişti ve kulaklarımda çan sesleri çınlıyordu.Ayrılık çanları.
Basamakları indim ve büyük bahçeye indim.Kampüs çok büyüktü ve insanlar aileleriyle beraber çocuklarını bekliyorlardı.Seçmelerden çıkan çocuklar durum tahlili yapıyorlardı.Kimisi üzgün bir şekilde ağlıyor,kimisi heyecanlı heyecanlı ne kadar iyi geçtiğini anlatıyordu.Emir henüz tam gelişmemiş olan bir ağaca yaslanmış beni bekliyordu.Beton zemini geçip yeşil alana ilerlerken Baybars'ın arabayı çalıştırdığını duydum.Arkamı dönüp son kez gözündeki güneş gözlüğüyle servisi kullanan Baybars'a baktım.Bana son kez gülümseyip el salladı.Bende o uzaklaşıp gözden kaybolana dek arkasından el salladım.Gidiyordu işte.Kim bilir bir daha ne zaman görecektim onu?Ne zaman kokusunu doya doya içime çekecektim?İçimdeki denizden gelen kötü yosun kokusunu nane kokusu ne zaman bastıracaktı?Dalgakıranlarım bir daha ne zaman bu kadar sağlam olacaktı?Daha kaç dalga yıkacak ve ben yeniden inşa edeceğim?Yorgunluk deniz fenerimin ışığını bu kadar cılızlaştırırken nasıl dayanacaktım kutup yıldızımın olmayışına?Karanlıkta kalmaktan bile zevk alır olmuştum.Siyahı çağrıştıran her şeyi sever olmuştum ancak kendimi tüketiyordum.O yanımdayken ortalık yine siyahtı ama benim ışığım önümü aydınlatıyordu.Onun ıssız ve sessiz karanlığında nasıl yol alacağımı,yolun nereye çıktığını,dalganın hangi taraftan geldiğini biliyordum.Bir yanım karanlığa doyuyor diğer yanım yol gösteren ışıkla yoluna bakıyordu.Şimdi ise elimden tutan karanlık yoktu.Ve ben ışığımı karanlığı hissetmek için kapatıyordum.Belki parmakları yeniden bulurdu ellerimi.Belki yeniden orada olduğunu hissederdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ
RomanceBizim hikayemiz yıllar önce başlamıştı. Bir gölün kenarında her şeyden habersiz oynarken şekillendi kaderimiz.Bir hayaldi,bir umuttu ve bir bekleyiş... Yıllar sonra birbirlerini bulan siyah bir mürekkep ile beyaz bir sayfanın hikayesidir.