Sabah erkenden kalktım.Bugün çok önemli bir gündü.Bugün üzerimdeki yüklerden birinin belki de sonsuza dek kalkacağı bir gündü.Bugün son sınavıma girecektim.O lanet olasıca günün üzerinden tam iki hafta geçmişti.İki hafta boyunca ne bir kere görebilmiştim ne de sesini duymuştum.Gerçi bundan önce de göremiyordum ama en azından mesaj atıyordu.Bu iki hafta boyunca birkaç kez aramıştım.Aslında aramak istememiştim ancak elim beynimden gelen komutları değil kalbimin sözlerini gerçekleştirmeyi seçmişti.En azından sınavlarım için bana şans dilemesini beklerdim.Tam bir salaktım.Önce bilerek canını yakmış sonra da merhem sürmek istemiştim.Ama ne yapabilirdim ki?O benim kanımda dolaşan tutkuydu.O benim içimi kavuran bir ateş,beni hiçliğin kıyısında asılı bırakan bir dal,geçmiş ve gelecek acılarımın mülafatıydı.Yaratıcının bana 'Üzülme,mutlu olmak için sana gönderdiğim sebepler var.' deme şekliydi.
Abimin eşyalarımı tek tek çatı katından indirip düzenlediği odamda çalar saatimin kendince çıkardığı sesleri susturmak için yastığımın altına elimi uzattım ve yaklaşık yarım saat önce koyduğum yerden alıp düğmesine basarak susturdum.Derin bir nefes çektim içime.Şu son günlerde nefeslerim beni rahatlatmaktan çok yakıyordu.Henüz onu görmediğim de de özlüyordum onu ancak şimdi bu tam bir işkenceydi.Yüreğim kavruluyordu.İçimde bir sancı uyanıyordu sanki ve ben her defasında biraz daha özlüyordum.Bu günlerde tek yardımcım Hüma'ydı.Abim benimle vakit geçirmek istese de babamla yaptıkları anlaşma sonucu kendini okuldan sonra holdingde toplantıları dinlerken buluyordu ve babam onun da hayallerini elinden alıp işletme okumakta zorunlu tutmuştu.Anlayacağınız abim benim için hayatıyla oynamıştı.Nerede o milli basketbolcu olmak isteyen abim,nerede İstanbul'daki üniversitelerin işletme bölümlerini araştıran abim?Babam en azından ona istediği üniversiteyi seçme hakkı vermişti.Benim seçim listemi babam hazırlamıştı bile.Kazanamama gibi bir lüksüm yoktu benim.Bu cehennemden çıkmak için kazanacak,sonra da bu adamı böylece bırakıp kendi yoluma bakacaktım.
Şifonyerin üstünde suran telefonumu almak için kalktım.Bugünü önemli yapan bir başka konu da Hüma'nın seçmeleriydi.Arkadaşım için önemli hatta hayati bir gündü.Yıllardır ektiği,emek edip suladığı bahçesinden hasat alacaktı.Haftalarca her sınavıma özel şoförüyle bırakıp,özel şoförüyle almıştı beni.Abimin olmak istediği ama farklı fakültelere çıktığımız için olmadığı her yerde o vardı.Sınava girerken,sınavdan çıktığımda.Herkesten önce o gelip beni yüreklendiriyor,sonra da öperek ben sana iyi geçecek demiştim diyordu.Gerçekten de son haftalarda yaşadığım o berbat olaylara rağmen kendimi derslere adamakla iyi etmiştim.Eski tempoma geri dönmüştüm.Her şeyi bırakıp testlerimle kardeş kardeş uyumuş,gecenin ikisinde aniden uyanıp tekrar uyuyana kadar test çözmüştüm.Bunların karşılığını da almıştım sınavlarda.Tabii ki kesin değildi ama içimden bir ses tamam diyordu.Bu cehennemden kurtulmaya biraz daha yaklaştın Gazel GÜRSOY.
Telefonumdan Hüma'nın telefonunu bulup aradım.Telefonu kulağıma götürdüm ve çalmasını bekledim.Şimdi en yakın arkadaşımın yanında olma sırası bendeydi.Onu destekleyecektim.Yalnız olmadığını hissettirecektim.Tıpkı onun bana yaptığı gibi.Zaten kazanacağından şüphem de yoktu.O benim tanıdığım en müthiş ressamdı.Aslında tanıdığım tek ressamdı ve bu onu diğerlerinden daha müthiş yapıyordu ama çizimleri de bir harikaydı.Bunu sadece ben söylemiyordum ki.Okulun duvarlarına çizilen resimlerin yüzde sekseni zaten onun resimleriydi.Diğerleri de resim hocasının.Hatta abartmıyorum:Resim hocasının bazen Hüma'yı kıskandığını bile düşünüyorum.Çünkü Hüma hem somut hem de soyut resimler çizebiliyordu ve bunların hepsi öğretmenimizinkileri gölgede bırakıyordu.Ama ne demişler el elden üstündür.Öyle değil mi?
Telefondan düzenli aralıklarla gelen 'dıt' sesleri hattın meşgul olduğunu söylüyordu.Belki de Emir'le konuşuyordur.Sonuçta o günden sonra araları biraz bozulsa da sonrasında Emir onun gönlünü bütün okulu mest edecek kadar güzel almıştı.Ufak pikapın arkasını her renk güllerle doldurup okula göndermiş sonra da bir anda çıkıp onun için şarkı söylemeye başlamıştı.Resmen bütün kızların ağzının suyu akmıştı.Emir zaten konservatuar okuduğu için Hüma'ya destek oluyor ve ona okulunun güzel sanatlar fakültesindeki resim atolyelerini gezdiriyordu.Emir anlamadığım bir şekilde benimle ilgili çoğu şeyi de biliyordu.Yani gereksiz olanları bile.Mesela Hüma'ya gül alırken en yakın arkadaşına,yani bana, kalbini kırdığı için beyaz ve kırmızı lalelerden oluşan bir buket vermişti.Benim lale sevdiğimi ona Baybars söylemiş olabilirdi ama bunu hatırlayıp benim de gönlümü almak istemesi çok nazik ve düşünceli bir hareketti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ
RomanceBizim hikayemiz yıllar önce başlamıştı. Bir gölün kenarında her şeyden habersiz oynarken şekillendi kaderimiz.Bir hayaldi,bir umuttu ve bir bekleyiş... Yıllar sonra birbirlerini bulan siyah bir mürekkep ile beyaz bir sayfanın hikayesidir.