Yorumlarınızı gördükçe duygulanıyorum. Hem gururlanıyorum hem de bu kadar övgüyü hak etmediğimi düşünüyorum. Yine de hepinizin yorumlarını yeniden ve yeniden okuyorum.
Teşekkür ederim. Hak etmediğim kadar değeri yorumlarınızda bana verdiğiniz için...
•••
Aklıma bir şey koyduysam kesinlikle yapardım. Hele bu işin içinde Kim Kai ve götü yere yakın olan Lu Han var ise, kök söktüre söktüre yapardım.
Bir parazit nasıl olurmuş görmesi gerekiyordu değil mi?
Duştan çıktıktan sonra, üstüme siyah bir dar pantolon ile yine aynı şekilde 'like what' yazan sade siyah bir tişört geçirdim. Her ne kadar itiraz falan etmiş olsam da, alışveriş işi ciddi anlamda iyi olmuştu. Geri ödeyeceğim demiştim ama işe gitmeden ona parayı ödeyemezdim değil mi? Üstelik ödeyip ödememek umrumda da değildi. Onu çok fazla etkileyecek bir miktar değildi ne de olsa.
Saçlarımı hafifçe yukarıya doğru kaldırdım. Yixing öyle çok daha çekici olduğumu söylerdi. Bunu söylediğinde her ne kadar ona kızıyor olsam da, şuan işime yaramıştı. Normal hayatımda sade bir kot ve hiçbir özelliği olmayan sade tişörtler giymek benim modamdı. Tabi bunun için Baekhyun'dan oldukça çok azar yemiştim ama pek taktığım da söylenemezdi. Eğer onun gibi giyinmeye kalksam hayatta sokağa çıkamazdım.
Gününün yarısından fazlasını bilgisayarın başında geçiren birinden daha çok, sosyal hayatı olan bir adama benziyordu. Giydiği şeylere o kadar önem veriyordu ki, günde iki defa üstünü değiştirdiği de oluyordu. Dışarı çıkarken ayrı, içerdeyken ayrıydı.
Kapımın tıklatılmasıyla, tişörtümün ucunu hafifçe pantolonumun içine soktum. Boyum biraz daha uzun gözüküyordu bu şekilde. Yixing bacaklarımın iyi göründüğünü söylemişti. Bugün elimden gelen ne varsa kullanmak zorundaydım.
Gelmesi için kısa bir onay verdikten sonra, yüzündeki gülümsemeyle beraber önümde eğildi.
"Bay Park geldi efendim."
"Odama gelebilir." dedim gülerek. Başını hafifçe onayladığını belli etmek adına aşağı yukarı salladıktan sonra kapıdan çıkmak için arkasını döndü.
"Bayan Seo?"
"Buyurun Bay Do?"
"Peki ya o, yani Bay Kim eve geldi mi?"
"Henüz değil efendim. Gelmesine yaklaşık yirmi dakika var."
Bu şekilde tamı tamına zamanı söylemesi normaldi. Bay Kim yemek saatlerini asla kaçırmazdı. Ne erken, ne de geç... Nedenini bilmiyordum ama yemek saatleri onun için oldukça önemliydi. Yoksa neden ilk gün beni bunun için bilgilendirsindi ki?
"Teşekkür ederim."
Yüzümdeki şeytani gülümsemeye engel olamıyordum. Çünkü onu deli edecek olmak, sadist bir şekilde hoşuma gidiyordu. Yüzündeki siniri gördüğümde endişelenmek yerine heyecanlanıyordum. Üstelik sadece onu değil, yanındakinin de bu geceki olan hayallerini suya düşürecektim.
Bir taşla iki kuş.
Bunu Lu Han'ın bana ettiği lafları yemesi için yapmıyordum. Eğer bir şekilde Kim Kai'yi ele geçirmek istiyorsam ikisinin yan yana gelmesini engellemeliydim ilk önce. Geceyi beraber geçirmeleri benim yararıma olmayacağına göre bir şekilde Kim Kai'yi oyalamak zorundaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Naughty Or Nice // kaisoo
FanfictionBu bir oyun. Fazla masum görünen ama bir o kadar acımasız, kuralsız ve can yakıcı... "Bir sayı söyle Kim Jongin. Bu sayede seni öldüren ben değil, akılsızlığın olacak."