Vote ve yorum lütfen diyorum.
•••
Hangi yöne baksam yanlış gibiydi. Ya da doğru ile yanlışı ayırt edebilecek bir zekaya sahip değildim. Belki de bir sebebi yoktu. Kimi kandırıyordum? Yalnızca incinmiştim işte...
Yixing, Sehun, Jongdae, Joonmyeon ve ben bir işin içindeydik. Asıl intikam Sehun'un ve benim olsa da; benden çok diğerlerinin katkısı vardı buralara kadar gelmemizde. Ben daha çok izleyiciydim işte... En azından birkaç ay öncesine kadar öyleydim.
Sanki bütün olacakların farkındaymışım ya da hissediyormuşum gibi kendimi olaylardan her zaman uzak tutmuştum. Daha birkaç ay öncesine kadar gülmeyi bile bilmiyordum ben. Karşınızda ilk ve son olarak gördüğünüz kişi Sehun ise gerçekten suratsız oluyordunuz. Çünkü hayatımdaki bazı noktaları tam hatırlamıyordum. Doktor ve Jongdae bunun yangın yüzünden oluşan tramva olduğunu söylemişti. Her şeyi atlatmama yardım eden şahıs da Sehun olunca, dünyaya pek olumlu bakamıyordunuz.
Kötü şeyleri hatırlamak istemediğimden, beynim en zor dönemimdeki bazı olayları silmiş falan filan. Umrumda değildi. Asıl şeyler hafızama kazınmışken, aradaki boşluklar olmasa ne olurdu ki?
"Kyungsoo! Beni dinliyor musun?"
Parmağımı dolaştırdığım fincandan ayırıp, gözlerimi Yixing'e çevirdim.
"İyiyim, sadece dalmışım."
"İyi olan da bu değil zaten. Sen asla böyle davranmazsın."
Arada kalıyorum, Yixing. Kime güveneceğimi şaşırdım. Nedensizce.
Başımı iki yana sallamakla yetindim. Eğer cidden bana Jongdae'nin işi konusunda yalan söylemişler ise bunu açığa çıkarmak gibi bir niyetim yoktu. Sonuçta uzun süredir saklıyorlardı değil mi? Yalnızca eskisi gibi her şeye ilgisiz davranırdım, olur biterdi.
Kendini kandırma.
Pekala. Davranamazdım. Yixing diğerleri yanımda olmadığı zaman dahi yakınlıkla yaklaşmış ve yalnız olduğum düşüncesini aklımdan silmeyi başarmıştı. Nasıl olur da ona soğuk davranabilirdim?
"Soo, sorun ne?"
Sorun şu ki; hanginizin doğru söylediğini merak ediyorum.
"Sorun yok," dedim soğukkanlılıkla gözlerimi ona çevirip. "Ne istediğinizi söyle."
Ne yapmaya çalıştığımı anlamaya uğraştı. Ben ise ona buz gibi bakışlarla bakmaya devam ettim. Yixing'in üzüldüğünü düşündüm. Ve bu biraz olsun içimi yaktı. Yine de Jongdae ya da onun yalan söyleyip söylemediğinden emin olmadığım için yakın davranamıyordum. İçimde bir yerlerde, bir his bunu engelliyordu işte.
Ne olduğunu anlayamamanın verdiği hüzünle vazgeçti. Etrafına döndü ve birkaç tedbirli bakış attıktan sonra el çantasından bir zarf çıkardı. Kahve bardağımın yanındaki derginin içine koydu zarfı, ardından yavaşça bana doğru ittirdi.
"İstediğin miktarın hepsi burada." dedi. Gözlerimle zarf arasında mekik dokudum. Lakin bir an önce gidip Xiumin'in işini halletmeliydim. "Daha fazlasına ihtiyacın olursa mesaj at, hemen yollarım."
Dudaklarımda alaylı bir gülüş boy gösterdi. Ağzımdan ise sözcükler fazla gurur kırıcı bir şekilde döküldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Naughty Or Nice // kaisoo
FanfictionBu bir oyun. Fazla masum görünen ama bir o kadar acımasız, kuralsız ve can yakıcı... "Bir sayı söyle Kim Jongin. Bu sayede seni öldüren ben değil, akılsızlığın olacak."