Zor bir senedeyim.
Deli gibi çalışırken, sizleri aksatmamak için her gün bölüm yazmaya çalışıyorum.Sizi düşünüyorum, siz de beni düşünüp; oy ve vote verin ki zamanımı derslerim yerine boşu boşuna burada harcamış olmayayım lütfen.
•••
Jongin ve ben asla normal olamazdık. Hani öyle olmasını beklediğimden falan da değildi ama yine de her şeyin farklı bir zamanda gerçekleşmesini isterdim. Bütün olaylar beynimi öylesine hırpalamıştı ki, bazen gerçekten kafamın yandığını sanıyordum. Her ne kadar farkında olmasam da günden güne soluyordum. Enerjim çekilmeye başlamıştı.
"Az düşün, çok iş yap."
Elimdeki bezi kenara attıktan sonra kendimi yere bıraktım hemen.
"Jongin!" diyerek sesimi yükselttim. "Beni delirtmeye çalışıyorsun değil mi?"
Çok masummuş gibi sırıtırken, omuzlarını kaldırıp indirdi. Şuanki halimi tınlamadan, bulduğu birkaç şeyi daha öylece önüme yığdı ve diğer rafa yürüdü. Dağ gibi olan şeylere bakıp sızlandım. Biraz daha silmeye devam edersem, kolum kopacaktı.
Şuan resmen haftasonu olmasına lanet edecek dereceye gelmiştim. Kitapları severdim lakin temizlik kısmı bana göre değildi. Sabahın erken saatlerinde girdiğimiz kütüphanede alfabeye göre kitapları yerleştiriyorduk. Tabi bundan önce her yeri dip köşe silme işi de vardı.
"Kyungsoo, hala oturuyor musun?" Bir sıra önceki raftan kitapları indiren Jongin bağırdı. Onun işi en kolayıydı tabii... İndir ve bırak. Ben ise sanki benim kütüphanemmiş gibi her yeri silmek ve alfabeye göre yerleştirmek zorundaydım.
Ayağa kalkıp, üstümü silkeledikten sonra yerdeki bezi omzuma attım.
"Oturmuyorum!" diye seslendim sertçe. "Üstelik bunu neden ben yapıyorum ki? Çalışanlarının burayı sildiğini duymuştum."
"Onlar sadece görünen kısmını yapıyorlar."
Dudaklarımı büzerek, omzumu silktim. Görünen kısmı yaptıklarına göre, gayet indirip sile de bilirlerdi. İşin bu kısmı neden bana kalmıştı ki? Fakat bundan daha önemli bir şey vardı.
Elimdeki bezle rafı sildikten sonra, kitapları tek tek sildim ve alfabe sırasına dikkat ederek yerleştirmeye başladım.
Bir hayal edin.
Herkesin korktuğu Kim Kai, altındaki merdivenle beraber sıra sıra raflara ulaşıp, yere indiriyor. Tanrı aşkına! Mafya olan Kim Kai'den bahsediyoruz. Eline bir de bez versem tam anlamıyla temizlik yapıyor olacaktı. Dudaklarımın havaya kalkmasına engel olmaya çalıştım ama kıkırdamadan edemedim. Elimi dudaklarımın üstüne kapatıp, Jongin görmeden kendimi durdurabildim en azından.
Kolumun üzerine depolamış olduğum dört kitabı yerleştirmek için rafın en üstten dördüncü olan yerine ulaşmaya çalıştım. Kitabın yanına özenle yazılmış olan sırasına bir kez baktıktan sonra, parmak uçlarımda yükseldim.
Bir anda vücudumun gösterdiği tepkiyle yapabildiğim tek şey, raftakini ittirmek ve kendimi öylece yere bırakmak oldu. Sırtımı direk olarak arkamdaki rafa yasladım. Kolumun üstünde kalan üç koca kitap öylece koluma baskı yapınca inlememe engel olamadım. Dudaklarım acıyla aralandı. Ama bunun kolumdan mı yoksa, birden başıma giren ağrıdan dolayı mı olduğuna anlam vermek zordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Naughty Or Nice // kaisoo
FanfictionBu bir oyun. Fazla masum görünen ama bir o kadar acımasız, kuralsız ve can yakıcı... "Bir sayı söyle Kim Jongin. Bu sayede seni öldüren ben değil, akılsızlığın olacak."