15.

3.9K 492 97
                                    

Bu bölüm biraz dramlı gibi. Ama sadece bu bölümcük.
*tatlışmıtatlışyorumlarınızıokurkenkalpkustum*
Bu arada kitabın kapağını değiştirdiim.

•••

Can güvenliğimden şüphe ediyordum.

Arabanın içindeki sessizlik tüylerimin ürpermesine neden oluyordu.

Kim Kai'yi bir şekilde evden uzaklaştırmayı başarmıştım. Bu planımın en önemli parçasıydı. Fakat küçük bir sorunum vardı. Çok küçük hemde.

Dudaklarımı sıkıntıyla dişleyerek sokak lambalarını izledim. Aklıma hemen bir şeyler gelmeliydi. Sorun şuydu ki; bundan sonra ne yapacağım hakkında bir fikrim yoktu.

Bütün hayatım boyunca Baekhyun'un laflarına kulak asmayan ben sadece bugünü mü bulmuştum gerçekten? Çok güzeldi. Akışına bırak, sözünü söylediği için ona lanetler yağdırıyordum resmen.

"Ee Kyungsoo, okuyor musun?"

Sorunun Lu Han'dan gelmesi daha bir ilginçti. Sabahım güzeldi, akşama doğru ise ölüm çanları çalmaya başlamıştı. Çanın benim için mi, yoksa Lu Han için mi çaldığından emin değildim lakin o sürtüğü alaşağı etmek için elimden geleni ardıma koymayacaktım.

Rahat bir tavırla omzumu silkerek, "Hayır." diye yanıtladım.

Elbette okumuş ve okulumu iyi bir dereceyle bitirmiştim. Lakin bunu burdakilerin bilmesine hiç mi hiç gerek yoktu. Zaten Lu Han'ın da bunu merakından sormadığının farkındaydım.

"Üniversiteye gitmedin mi?"

"Hayır, herkes sizin gibi şanslı olamıyor Bay Lu."

"İyi de ailen buna nasıl izin vermiş olabilir?" Kolunu dayadığı yerden tırnaklarıyla oynuyordu. Kulakları bendeydi ama ilgisi kesinlikle değildi. "Her ebeveyn çocuğunun iyi bir yere gelmesi için çabalar. Yoksa baban eve bakmayan hayırsız bir adam mıydı?"

Chanyeol az öncesine kıyasla kendi halinden çıkarken, uyarıcı bir ses tonu ile ateş saçan gözlerini susması için Lu Han'a gönderdi.

"Bu ne seni, ne de bizi ilgilendirir. Haddini aşma Luhan."

Dudaklarını aşağıya doğru büzdü. "Kötü niyetle sormadım. Şuan sevgilimle birlikte yaşıyor olduğuna göre bir şeyleri bilmemiz gerekiyor değil mi?" Arabadaki kendi dediğine katılan sadece oydu ama bunu takmadan sorgusuna devam etti. "Babanın hayırsız bir adam olması utanılacak bir şey değil. Yalnızca seni de kendi gibi fakir bir adama dönüştürmesi acımasız olmuş."

Her bir hücreme kadar öfkeyle dolduğumu hissettim. Tırnaklarımı öylesine bir güçlükle altımdaki arabanın koltuğuna geçirdim ki, bir an yırtabilecekmişim gibi hissettim.

"Babam acımasız ya da hayırsız bir adam değildi, hatta öylesine ilgili bir adamdı ki sizin de öyle bir babaya sahip olmanızı dilerdim."

Lu Han'ın dosyasını okuduğumda Sehun'un dedikleri aklıma gelmişti.

" 'Eski' en büyük düşmanı, derken kastedilen ne?" diye sordum. Gözlerim hala okuduklarına inanamamış gibi fotoğrafında dolaşıyordu. Garipti. Bu adam başlı başına gariplik abidesiydi. Kim Kai'ye söz geçirmek? Eski en büyük düşmanı olmak? Kim Kai'yle bir ilişkisi olması?..

"Melek yüzlü şeytan." diyerek kahkaha attı Sehun. Sanki bütün bunlar onu eğlendiriyormuş gibi bir hava hissediyordum. Hatta öylesine rahattı ki, ölmeye doğru giden kardeşi ben değilmişim gibi davranıyordu. "Kai'nin en büyük düşmanlarından biriydi. Baekhyun bir şeyi eklemeyi unutmuş: babası yaşamıyor." Sanki kendisi de hala hayretler içindeymiş gibi fotoğrafa baktı. "Kai onun babasını da katletti, tıpkı bizim ailemizi katlettiği gibi. Yine de nasıl onun yanında yer alıyor inan bilmiyorum. Eğer yarın başarılı olabilirsek sonrasında her şey çorap söküğü gibi gelecek inan bana."

Naughty Or Nice // kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin