Hançer !

343 22 3
                                    

Yorum yapın lütfen. Okuyanlar beğeniyor mu beğenmiyor mu bilmeden yeni bölümleri yazmakta tedirgin oluyorum.. :(

Nik'e gülümsedim. Annemin getirdiği haberler güzeldi ama büyüyü bulmak için Nik'i gönderiyordum.  Zamanımız kısıtlıydı ve ne olacağını hiçbirimiz bilmiyorduk.

"Kahinin verdiği haritayı yanına aldın mı?" 

"Evet. Bak, dikkatli ol." Kafamı öne eğdim. Ben Kara Kristal'im. Dikkatli olsamda olmasamda sürekli tehlikedeyim.

"Tamam. Sende. Eğer.. Eğer birşey..olursa.."

"Melodi bana bir şey olmayacak." Kafamı olumlu anlamda salladım. Son kez sarılıp Melissa'nın yanına gittik.Melisa çantasına birkaç gün için atıştırmalık alıyordu.

"Mel, sevgilime iyi bak sağ salim dönsün. İkinizde!" Melissa güldü.

"Beni tanımazmısın,benim yanımda kim ölmüş?" Gülüştükten sonra Nik Melissa'nın balonuna geçti. Gözlerimin içine bakıp"seni seviyorum" fısıldadıktan sonra balon hızlıca yüzeye fırladı.

"Gitme vakti geldi Melodi." Bunu diyen sakinleşmiş Damla'ydı.

"Damla bak bu kararı aldığım için özür dilerim. Kendi sonumu hazırladığımı biliyorum ama.."

"Bak Melodi, senin Ruh Eşinim diye ben ölünce herşey bitecek diye birşey yok. Ben öldüğümde lanet kalkacak ve Nik ile mutluluğunuza kavuşacaksınız ama bu son değil. Ben öldüğümde sende öleceksin. İlla benimle alakası olacak diye bir şey yok. Ura öldürecek. Ben senin parçanım Melodi. Beni yok etmen demek kendini yok etmen demek."

"Ne oldu sana böyle? Daha geçen gün bunlara inanmıyordun?" Damla alaycı bir şekilde güldü.

"Bence sorgulaman gerek ben değilim. Annenin neden beni yarattığı veya neden sana sadece tek olduğunu söyledi?" Haklıydı ama bunları öğrenmek yerine yapmam gereken daha önemli şeyler vardı. Mesela bir ordu toplamak.

"Damla bunlara vaktim yok. Benimle buradan çıkacak mısın çıkmayacak mısın?"

"Sen beni anlamıyorsun. Ben senin parçanım sen nereye gidersen bende oraya gideceğim." 

"Tamam ozaman. Yürü kabilemi ziyarete gideceğiz."

Hemen hazırlanmaya koyulduk. Kraliçeden Safira'yıda götürmek için izin aldım. Ama bir haftadan kısa bir süre zarfında geri dönmek zorundaydı sonuçta bir denizkızı. Oyalanmadan yeryüzüne çıktık. Annemin ışınlanma büyüsü ile Kuzeydeli Kara Cadı kabilesine gittik. Yaklaşan savaşı ve Ura'nın kötülüklerini anlattım. Kabile başı düşüneceğini söyledi ama olumlu görünüyordu. Böyle bir kötülüğün onlarıda mahvedebileceği açıktı. Bu arada Nik ve Melissa'dan hiç haber alamadım. Neler yapıyorlardı? Nerdelerdi? Hiçbir bilgim yoktu. Damla gün geçtikçe daha çok endişeleniyordu. Ayrıca bir kaç gecedir kabuslar görüyordu. Aro tekrar başıma dert açmaya başlamıştı. 

Bir hafta sonra Safira Su Altı Krallığına geri döndü. 

"Pekala ne yapacağız?" dedi Damla daha endişeli bir şekilde.  Sonra arkadan çok tanıdık bir ses-herzaman olduğu gibi- pis bir kahkaha ile irkilmemize sebep oldu.

"Ben biliyorum!" Arkamı döndüğümde sarı saçları güneşin altında parıldayan Lisa'yı gördüm. Sevinsem mi yoksa şüphelensem mi şaşırmıştım çünkü Lisa en gereksiz zamanlarda ortaya çıkar ve bela getirir.

"Haber mi getirdin yoksa yardım etmeye mi?" Damla çok açık bir soru sormuştu. Lisa yüzünü buruşturdu.

"Hadi ama başınıza hep bela açıyor olamam. Kampta çok eğlenmiştik." Kafasını yana eğip, çarpık bir gülümseme takındı.

"Sadete gel Lisa, ne oldu?" 

"Ya sadece arkadaşımı bu zor günlerde ziyarete geldim." Adım adım yaklaşırken Damla rahatsız görünüyordu. Sonra Lisa arkasından bir hançer çıkardı. Uzun ve parlaktı. Bu Nik'in hançeriydi!!

"Onu nereden buldun seni sürtük!!!" Yüzüm ısınmay başlıyordu. Kolarımda izlerin çıktığını hissedebiliyordum. Ayrıca gözlerimden çıkan sıcaklığı burnumun üstünden hissedebiliyordum. Lisa korkmuş bir şekilde geri adımlar attı. 

"Sakin ol Melodi sadece bunu vermek istiyordum."  

"Ne olduğunu ya hemen söylersin Lisa yada seni burda İrlanda usulu parça pinçik ederim!!!" Lisa korkudan kendi ayağına takılıp yere düştü. Bu gülünç bir olaydı.

"Bi...bilmiyorum. Yağmur ormanlarında Mavi Cadı yerleşkesine yakın biryerde buldum."  Ayağa kalkıp hançeri uzattı. Normale döndüğümü hissediyordum Ne yapıyorum ben kız haber vermeye gelmiş nerdeyse bölük pörçük edecektim. Hançeri almak için elimi uzattığımda karnımda bir acı hissetim. Aynı anda Damla çığlık attı. Yere karnını tutarak düştüğünde acılar içinde kıvranıyordu. Elimi karnımdan çektiğimde kanadığını gördüm. Hançeri karnımdan çekip çıkardım. Okadar acıyordu ki... Bacaklarım güçsüzleşti. Ellerimi ve kollarımı hissetmiyordum. Lisa pis pis sırıtıyordu. İğrenç gülümsemesi bütün yüzüne yayılmış zevk alarak izliyordu acı çekmemizi. Damla aralıksız çığlık atıyordu. Sonra duymamaya başladım eve kafam yere çarptı. Gözlerim bulanıklaştığında konuşmaya çalıştım ama zar zor kelimeler döküldü dudaklarımdan..

"Nik...."

Kara KristalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin