Nik :(

530 35 1
                                    

Göle ayağımı bastığımda hiçbirşey olmadı. Yavaş yavaş gölün içine doğru yürümeye başladım. Su çok soğuk değildi. Berrak ve tertemizdi. Neredeyse herkes çadırını kurup göle atlamıştı. Göl sanki bir parti havuzu gibi güzel ve eğlenceli görünüyordu.

Dizlerime kadar girdiğimde derimdeki o düğümsü hissi hissettim. Bunu için bir büyü yapamazmıydım? Tabiki yapardım ve yaptım. Suda ki insanlara arkamı döndüm. Ve içimden derimin soyulması gibi olan o hissi duymamadığımı ve çok eğlendiğimi düşündüm. O sırada yüzümdeki yanma başladı. Hem yüzüm hem gözlerim yanıyordu ama acı hissetmiyordum ayrıca büyü yapmak bana güçlü hissettiriyordu. Dizlerimdeki o soyulma hissi gidene kadar bekledim. Arkamdan Lisa deliler gibi çığlık atıyordu ve çığlığı kesildiğnde suya düşme sesi geldi. Sanırım yenilmişti. Seslerinden anladığma göre çapraz sınıfımdaki basketbolcu çocuğa. Vay canına! Hem büyü yapıyordum hemde neredeyse benden beş metre ileride neler olduğunu bakmadan veya tanımadan anlayabiliyordum. Bu yeteneklerimi yeni yeni keşfetmeye başlamıştım.

Bacaklarımdaki o acı gidince yüzüm ve gözlerimin rengi normale döndü. Yine yavaş yavaş yürümeye başladım. Suya santim santim giriyordum ve o acı gerçektende kaybolmuştu. Bunu düşünürken aniden kendimi suyun dibinde buldum. Suya aniden girince suyun soğukluğunu hissediyorsunuz. Bir de suya yüzüstü düştüğüm için yüzüm ve karnım yanmıştı. Birden su sıcakladı. Yüzüme doğru fokurdamaya başladı su. Sanırım sinirlendiğim için yüzümdeki sevgili dövmelerim belirginleşmişti. Düştüğüm gibi hızlıca sudan dik bir şekilde ayakta çıktım. Adeta biri belime ip bağlayıp, yukarıdan-pozisyonum değişmeden-çekmiş gibi. Çıkarken yüzümdeki izlerin görünmemesi için büyüledim. Sudan çıktığımda karşımda Nik kahkalar atıyordu. Tabi arkamdaki herkeste. O sinirle Nik’in boğazını tuttum. Kahkalar atan Nik birden gülmeyi kesti ve nefes almaya çalışıyordu. Elimi bırakmam için çekiştiriyordu ama doğamdan olsa gerek ben onun boğazını daha çok sıkıyordum. Yüzüm tekrar yanmaya başlamıştı ve Nik’in vücudu eriyor gibiydi. Büyü yaptığımı o anda fark etmemiştim. O anda Nik’in eli göğsüme-hemen fesatlık yapmayın kalbimin üstüne-dokundu. Nik bağırıyordu. Ben ise nasıl o kadar boğazını sıktığımı anlamıyordum. Nasıl yaptığımı bilmiyordum. Hatta birde ayaklarını yerden kesmişim bunuda nasıl yaptığımı bilmiyordum ama sinirlerime hakim olmam şarttı.

Nik’i yavaş yavaş yere bıraktım. Elimi de boğazından çektim. Nik yere düştü. Güçlükle nefes alıyordu. Birkaç dakika sonra nefes alması normalleşti. Ben neler olduğunu hala anlamamıştım. Sanki ben değildimde benim aksim o anda neredeyse Nik’i öldürecekti. Nik’in yanına diz çöktüm. Umarım yüzümün o şeklini görmemiştir ve diğerleride. Onlar zaten bizimle ilgilenmiyorlardı. Eğlenmeye okadar dalmışlardi ki… Melissa, Dilara ve Lisa dışında başka kimse burayla ilgilenmiyordu resmen.

Nik’i kaldırıp çadırın yanındaki kayaya oturttum. Onu bunu nasıl yaptığımı bilmediğim konusuna inandırmaya çalışıyordum. Inanmış gibi bir hali vardı ama ne düşündüğünü bilmiyordum. Büyüyle bunu öğrenmeyi isterdim ama yapamazdım. Nike’e kesinlikle zarar vermek istemiyordum. Ona karşı birşeyler hissediyor olabilirdim ama bu çok karışıktı. Nik en sonunda bana cevap verdi.

“ Tamam sorun yok sadece biraz sinirlendin.”

“ Nik ciddiyim gerçekten ne yaptığımı bilmiyordum anlık sinir. Senden çok özür dilerim.”

Nik gayet samimi bir şekilde bana baktı. Gözleri parlıyordu. Onu neredeyse öldürecektim ama o çocuk bana gülümseyip:

“Sorun değil.Gerçekten.” dedi.

Bende ona gülümsedim. Yanından kalkıp göle girdim. Gölün herkesten uzak bir köşesinde daldım ve dibe oturdum. Artık sinirlerime hakim olmalıydım. Sevdiklerime zarar veriyordum. Bir tarafım “sevdiklerin için biraz sinirlerine hakim olmalısın” diyordu. Diğer tarafım  “ sen bir Kara Cadısın ve en güçlüsüsün, istediğini yaparsın” diyordu. Sanırım Kristal tarafım ile Kara tarafım savaşıyorlardı.

Kara KristalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin