Delta

327 19 4
                                    

Uyandığımda herşey çok bulanıktı.Beyazdı. Öldüm mü acaba? Ya da Damla öldü mü? Nik ve Melissa'ya ne oldu? Anneme öldüğüm haberi gitti mi? Bunların hepsi cevaplarını öğrenemeyeceğim birer soruydu...

Beyazlık gitmemişti. Kendimi saydam hissediyordum. Büyü yapamıyordum ve hiçbir şeyi hissedemiyordum. Ölüm bu olsa gerek.Bazıları için karanlık bir boşluk,acılar içinde kıvranmak; bazıları içinde hissiz bir beyazlık..

"Aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaâ"  Derin bir nefesle olduğum yerde hızla doğruldum. Kolum kanıyordu. Etrafaa bunu yapabilecek kimse yoktu. 

"Aaaaaaaaaâââââa" Bu seferde diğer kolum çizilmişti.

"Kimsin! Ya hemen ortaya çıkarsın yada ben çıkartırım.!!" Görünürde kimse yoktu ve seste çıkmamıştı. Bir sanıye illa biri görünmez olmak zorunda değil. Bu Damla. Ona işkence ediyorlar! Yattığım yerden hemen kalkıp eski püskü odada göz gezdirdim. Duvarlar rutubetten yesil olmuştu ve iğrenç kokuyordu. Tavanın neredeyse yarısı yosun kaplamıştı.Yerler pisti ve çamurluydu. NEREDEYİM BE ÇÖPLÜKTE Mİ BATAKLIKTA MI? Bir kaç adımda odayı gezdim bir yerlerde çıkış kapısı olmalıydı. Neredeyse kırılacak olan masaya göz gezdirdim. Üstünde bir papirüs kağıdı vardı. Kağıdın arkasındada latince bir kaç kelime yazıyordu. "Si tu dicas vis." Bu da nedemek şimdi? Kelimeyi zihnimde canlandırdım. Belki eski bir şifredir. Bir büyü mesela.

"Si tu dicas vis." Arkamda birşey gürültülü bir şekilde yere düştü. Duvarın bir kısmı yere yığılmıştı. Hemen koşup dışarı çıktım. Uzun ve pis koridorda hava daha temizdi. O anda cılız ve korkunç bir çığlık duydum. Bu Damla'nın çığlığıydı. Hemen koşup sesin nereden geldiğini çözmeye çalıştım. Koridor üçe ayrılıyordu. Düz,sağ,sol. Çığlık kesilmişti. Hadi ama bir daha çığlık at. Ama çığlığı beklemeye vaktim yoktu. Hemen yerden keskin bir taş bulup elimin üstünü çizdim. Ama ses soluk çıkmadı. Bu sefer bacağıma büyük bir çizik attım ve daha derin kestim. Çok acımıştı ama mecburdum. Bu sefer beklediğim çığlık gelmişti,sağdan. Hemen koşup bir kaç kapının içine baktım. En son girdiğim bir odada kırık bir sedyenin üstünde yatan Damla'yı gördüm. Başında bir kaç adam ve Lisa vardı. Beni gördüklerine çok şaşırmasalarda irkilmişlerdi.Özellikle Lisa'nın yüzündeki korkuyu bakmadan hissettim. En arkadaki adam bağırınmaya başladı. Latince.

"Hic est, hic canis?" 

"Nesciebat magicae sunt." Ne dediklerini anlamasamda biribirlerine kızdıklarını anlayabildim. Lisaya doğru büyük bir adım alıp boynundan tuttum ve sertçe duvara yapıştırdım.

"Seni küçük sarışın sürtük. Ura için çalıştığını bilmeliydim." Bu hızlı hamlemin karşısında adamlar bana doğru atıldılar ama kolumu uzatmamla yere yapişmaları bir oldu.

"Melodi bak açıklayabilirim. Sandığın gibi değil."

"Kapa çeneni! Hemen su beceriksiz arkadaşlarına söyle Damla'yı salsınlar yoksa seni ve onları ayrıca burada başka kim varsa parça pinçik ederim!" Lisa korkuyla yerden kalkmaya çalışan adamlara latince bir şeyler bağırdı.

"Alioquin interficiemus nunc dimittite virginis" Adamlar hızla yerden kalkıp baygın halde yatan Damla'yı çözdüler ve yandaki küçük masadan su alıp içirmeye çalıştılar.

"Şimdi beni bırakabilirsin! Ura'ya çalışmıyorum be-b-ben ona düşma-"

"Yeter kes sesnini yoksa ben kesicem. Siz latin gerizekalılar onu hemen kaldırın ve yaralarını temizleyin!" Lisa bu dediğimin aynısını latinceye çevirip söyledi. Adamlar oflaya oflaya yapmaya başladılar. Ura gelmeden hemen buradan gitmem gerekiyordu. 

Kara KristalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin