"Evet" dedim duyabileceği bir sesle. Çocuk soluk soluğa kalmıştı. "Aras abi sana bunu gönderdi Siyah abla. Ha bir de, akşama kadar beklemeni söyledi."o kadar sesli söylemişti ki herkes kendi aralarında konuşmaya başlamıştı. "Akşama kadar neyi bekleyeceğim?" Çocuk ellerini kaldırarak konuştu. "Ben bilmem abla. Hadi eyvallah." Çocuk tekrar koşarak gitti. Not defterinden koparılmış sarı kağıdı yavaşça açtım. "Akşam 00:00'da hazır ol." Yazıyordu rulo şeklinde katlanmış kağıtta. Ne yani? Sadece gece yarısında hazır olmam mı gerekiyordu? Ne saçma ama! Bütün insanlar yanlış anladılar halbu ki! Göz devirerek yerime oturdum.
Tenefüs bittiğinde genç öğretmen sınıfa girdi. Çantasını masaya bırakıp bana döndü. "Siyah. Yazılılarını okudum kızım." Kendimden emin bir şekilde ayağa kalktım. Öğretmen eline iki kağıt alarak tahtanın önünde durdu ve konuştu. "Okula ayda bir kez gelen birisi için ilk yazılı notun fazla iyi. 100." Sevinçle gülümsedim. "Ama, sonradan olduğun yazılı için aynı şeyi söyleyemeyeceğim." Korkmaya başlamıştım. Herkes bana dönmüştü. "Artı 30 puanla 125 aldın kızım."dedi öğretmen. Yüzümde beliren kocaman gülümsemeye karşın öğretmen de gülmeye başladı. "Afferin. Okula gelmemen ders çalışmana engel değil. Ve bunu bize kanıtladin. Ayrıca e okuldan biraz baktım. Eskiden okulu hiç kaçırmazken neden böyle oldu anlamadım. Her neyse tarihleri iyi ezberlemelisin." Mahçup olmuş bir şekilde kafa salladım. İşte ZAFER !
***
Eve geldiğimde kimse yoktu. Odama çıkıp üzerimi değiştirdim. Sonra akşam ne giyeceğimi düşündüm. Aras nereye gideceğimizi söyleseydi bunlar olmayacaktı! Elbise giyersem eğer, ve beni park gibi bir yere götürürse perişan olurdum. Ya da fazla spor giyipte lokanta gibi bir yere gidersem rezil olurdum.
Yine de Aras'ı göreceğimi bilmek beni heyecandan öldürüyordu. Acaba ne yapacaktık? Nereye gidecektik? Gecenin sonunda yine huzurla gözlerine bakıp dalacak mıydım? Düşündükçe heyecandan ölüyordum.
Banyodan çıktığımda kapı çaldı. "Müsait değilim."diye seslendim. "Aç sen şu kapıyı aç! Göstereceğim sana müsaiti ben!" Açeya! "Şey gir bari. Ama biraz bekle."dedim korkak sesimi gizlemeden.
Açeya biraz bekledikten sonra içeri girdi bu sırada kıyafetlerimi giyinmiştim. "Neden okula gittin!?"dedi içeri sinirle girerek. "Şey. İsteyerek olmadı. Cidden. Melis yüzünden. Bize geldiği gün pazartesiye alarm kurmuş. Uyumak istedim ama uyutmadı. Ben de gidip bütün yazılılarımı oldum."dedim. Açelya biraz düşünür gibi yaptıktan sonra gülerek yatağıma atladı. "Eee Aras da geldi mi?"dedi. Gülerek "evet" dedim. "Ama sabah gördüm sadece. Diğer bütün tenefüslerde kantinde ya da bahçede yoktu."dedim. "Boşver. Kesin romantik bir planı vardır."dedi. Umutluca iç çektim. "Göreceğiz bakalım. Bana sadece gece yarısı hazır olmamı söyledi."dedim.
***
Giydiğim kısa çiçekli eteğim sürekli uçuşuyordu ve hava esintiliydi. Saçlarım da birbirine karışmıştı. Hele Açelya zoruyla yapılmış makyajı görmezden gelmek lazım. Aras'ı beş dakikadır aşağıda bekliyordum.
Sonunda düşüncelerimden bölünerek tam önümde duran Aras ve arabasını fark ettim. "Atla."dedi Aras. Arabaya bindikten sonra merakla sordum. "Eee? Nereye?", "hatamı telafi etmeye."dedi. Ne hatası?Son bir kaç gündür hiç tartışmamıştık. (O geceyi unutalım!) Onun dışında da hiçbir şey olmamıştı.
10 dakikalık bir yoldan sonra bir kafeye geldik. Kafe oldukça lüks görünüyordu. Aras arabadan indi. Sonra benim kapımı açıp elini uzattı. Elini tutup arabadan indim. "Bu gün çok güzelsin. Ama o etek boyu uzayacak demedim mi?" Gülerek yanıtladım. "Dedin. Ama bu bana engel olamamış sanırım." Aras sinsi sinsi gülerek, "öyleyse sana neyin engel olacağını öğreteceğim. Ama önce adadaki eve gitmeliyiz." Pis sapık! Kafasına elimdeki çantayla yumuşakça vurdum. Gülerek elimi sıkıca tuttu. Beni kendine doğru çekti. Kafeden içeri girince, büyük kapının önünde bekleyen vale ye anahtarı fırlattı. "İyi tutuş."dedim. Tahminen yirmili yaşlarında olan vale mahçupça yanıtladı. "Biz bu anahtarlarla master yaptık." Tebessüm ederken içeri girdik.
"Neden konuştun adamla?!"dedi Aras sinirlice." Adama her geçen emiynim gülümsemiyordur bile. Sadece iltifat ettim. Mutlu olsun diye." Aras beni kendine çevirdi. Kızgın olduğu her halinden belli olan ses tonuyla konuştu. "Neden başkalarının mutluluğu bu kadar önemli ki!?" Ellerimi iki yanağına yerleştirdim. Gözlerine şevkatle bakarak, "mutlu olmam için önce diğerlerini mutlu etmeliyim."dedim.
Hala Arasla bakışırken arkadan gelen sesle huzur bölündü sanki. "Güzel söz. Bunu çalacağım." Arkayı hızla döndüğumde karşımda bana bakan 1 kadın ve 4 erkek vardı. Ciddi mi bu? Bu ciddi mi yani? Cidden karşımda Model grubu mu duruyordu? Arasa döndüm hızla. Soru işaretleri ve ünlemlerle dolu olan bakışlarımla ona bakıyordum. "Sanırım benim yüzümden en sevdiğin grubun konserlerini kaçırmıştın."dedi mahçupça.
Bu sırada Model grubunun solist i olan Fatma bana elini uzattı. "Merhaba."dedi. Eline baktım. Cidden şu anda bu oluyor mu? Yani imkansız. Ama oluyor mu? Ben şu anda Model grubuyla tamamen aynı ortamda mıyım? Konuşuyorum ayrıca! Ne!?!?!? Model grubunun en renkli kişiliğe sahip olanı yani,Can gülümseyerek Fatma'nın elini itti elimi tuttu ve yavaşça bakışlarını çekmeden öptü. "Bu güzel bayan cidden senin kız arkadaşın mı Aras? Eğer öyleyse sanırım seni tebrik etmeliyim çünkü dünyanın en şanslı herifisin!"dedi. Heyecandan ölmek üzereydim. "Ben Aslı."dedim içime kaçan sesimi ucundan yakalayarak. Fatma gülümseyerek konuştu. "Çok memnun oldum tatlım. Yanlız gazeteciler dolmadan içeri mi geçsek?"dedi. "Ne içeri mi?"dedim merakla. "Sanatçı odasına yani"dedi Can.
Barın önüne giden erkekler dışında Fatma ve ben yanlız kalmıştık. "Onu ne kadardır tanıyorsun?"dedi. Şaşkınlıkla döndüm ona. Ne diyeceğimi bilmiyordum yada. "Ben... sanki onu tüm hayatım boyunca tanıyor gibiyim aslında."dedim çekinerek.
Gülümseyerek onların olduğu tarafa baktı. "Aslında sanırım ona iyi geliyorsun. Yani demek istediğim, ben onu yıllardır tanırım ve Aras sanki benim tanıdığım Aras değil gibi. Heleki o çapkın çocuk..."dedi. Gülümseyerek, "Aslında o bana daha iyi geliyor sanırım."dedim. Fatma kolumu tuttu. Biraz öne eğildi ve içten bir bakışla konuştu. "Bak Aslı. Eğer mutluysanız sakın bırakmayın birbirinizi. Çünkü onu gerçek haline çevirdiysen o da seni çevirmiş demektir. Bu da ikinizin dünyanın en tatlı çifti olduğu anlamına gelir."dedi gülerek. Haklıydı da. Mutluyduk birlikteyken. Bizi ayırmaya çalışanlar olacaktı her zaman ama ne yapalım? Sevgimiz gelecekti üstesinden. Mümkünmüş gibi...
***
Eve geldiğimde saat 03:42'yi gösteriyordu. Yorgunluktan ölecek gibiydim. Makyajımı sildikten sonra direk kıyafetlerimi değiştirdim. Sonra yatağa girip düşünmeye başladım.
Biraz daha konuştuktan sonra Model grubu sahne almıştı. Bir masada onları izledikten sonra biraz daha vakit geçirdik onlarla. Çıktıktan sonra Aras bana bir soru sormuştu. "Umarım kendimi affettirmişimdir." Ona sinirle cevap vermiştim. "Asla, bir daha asla bana seninle vakit geçirdiğimiz saatlerin özrünü dileme. Çünkü seninle kavga ederken bir yerlerde Jennifer Lopez'in konser veriyor olması umurumda bile değil. Ki onu çok severim!" Sonra biraz susmuştum. Ve tekrar konuştum. "Seninle yapmış olduğum kavgada seninle oluyorum. Seni görüyorum, aklıma kazıyorum, kalbime kazıyorum. Ama hergün olabilecek bir konserdeyken kendimi değerli hissetmiyirum. Kendimi mutlu hissetmiyorum. Çünkü sen olmuyorsun. Ben seninle olmuyorum. Yaptığım hiçbir şey seninle yap..." sözümü kesen şey Aras'ın beni öpmesiydi. Daha sonra benden ayrılınca sözümü tamamladım fısıldıyarak. "Seninle yaptığımdan daha değerli deyil." Aras hayranlıkla izliyordu beni.
Sonra arabaya binip eve geldik. Beni bıraktıktan sonra kapıyı kapatmadan önce şunları söyledi, "eğer mutlu olmayacaksan yaşamanın bir anlamı da yok. Ama benimle üzüleceğini bile bile yaşıyorsun ya. En büyük mutluluk da bu."dedi.
Bu gün bir kez daha ne kadar şanslı olduğumu anadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH
Teen FictionKim üzülmek için diğerlerini üzer ki? Aslı'ın öyküsünde bu zor bir soru. Peki bunun cevabını kim verecek? Adı Aslı olan bir kızın hayatının aşkını bırakması ve bunun pişmanlığında yaşaması sonucu adını herkese Siyah olarak tanıtması ne kadar mümkün...