26.BÖLÜM

1.1K 63 1
                                    

Multi: Aras ve Aslı sahil sarılması.

#######

Koşarak arabadan indik. Sahile doğru koştuğumuzda kıyıda iki adamın oturduğunu gördüm.

Koşarak yanlarına gittiğimizde konuşmaları duyulmaya başlamıştı. Açelya koluma yapıştı. Merakla "ne"dedim fısıldayarak. Aramızda 3 metre falan vardı. Açelya sus işareti yaparak onları gösterdi. Merakla onları dinlemeye başladım.

Aras eline bir taş almış denize fırlatıyordu. "Bunaca zamandır hep aynı şey oldu!" Sinirliydi. Sesinden belliydi. Onu böyle görmek... beni öldürmüştü sanki. "Sadece, ben kötü birisiyim ve ona zarar veriyorum. Ben... herkese zarar veriyorum! Kendini Siyah sanıyor ama hayır! O dünyanın en bayaz rengi! Ve lanet olsun ki beni seviyor! Ona zarar verdiğimi bile bile ben de seviyorum onu!"dedi.

Şiddetli deniz dalgalarının arasında onun sesini duymak, ne bileyim? Sanki adadaki evdeydik, ama tek eksik o bana bakıp hem kendine hem bana huzur vermiyordu. İkimizi de aynı anda öldürüyordu.

Açelya kolumu tutup bana sarıldı. Sessizce ağlamaya çalışıyordum ben de. "Abimi asla suçlayamam. Çünkü Aslı'nın bakışlarında bile anlam veremediğim bir masumluk var. Ona baktığımda kendide olan aynı acıları görüyorum sanki. Ama tek fark, o en azından etrafındakileri mutlu ediyor. Bense kendimle birlikte onları da öldürüyorum." Biraz durdu ve tekrar denize, önünde duran taşlardan birisini fırlattı. "Hepsi gebersin umurumda bile değil ama ya Aslı? Abim? Beni umursayan insanlar?" Duyduğum şeyle kulaklarım birden çınlama sesiyle doldu. Biliyordu. Dün gece bizi duymuştu! Zorla ikna edip Uras'ı konuşmak için çekmiştim. Ama onu hiç görmemiştim!

Kendini suçlu sanıyordu. Ama o belki de bu dünyada mutlu olmayı en çok hak eden adamdı. Bencildim. Yine bencildim. Heo bencildim...

Sessizce ağla Aslı. Sessizce ağla. Görmesin senin üzüldüğünü. Hakkın varmış gibi bir de. Görmesin aptallığını. Kötülüğünü görmesin. Çünkü seni gördükçe kendisi üzülecek. Sus Aslı. O üzülmesin. Sen üzül onun yerine. Sessizce üzül!

Aras konuşmaya başladı tekrar. "O kadar saf ki, bu karanlık dünya ona ağır geldi Çok iyi birisi. Üzülmemesi gereken birisi. Çünkü o her güldüğünde biraz daha mutlu oluyor insan. Onu görünce, bir daha görmek istiyor. Hiç yanından ayrılmak istemiyor insan. Kıyamıyor." Sonra birden sinirlenen sesiyle konuştu. "Ama ben ona zarar veriyorum!"dedi bağırarak.

Bu sırada arabayı park eden Burak koşarak yanımıza geldi. Sonra biraz durduktan sonra şaşırarak konuştu. "Aras!?" Aras birden arkasını döndü. "Burak!?" Sonra bana baktı ve ayağa kalktı. "Aslı!?" Göz yaşlarımı silerek ona doğru koştum. Boynuna sarıldığımda sanki herşey geçmişti. Bitmişti herşey. Gitmişti bütün dertler. Sadece Aras vardı. Bir de ben. Bir de onun eşsiz kokusu vardı. Her duyduğunda heyecandan öldüren muhteşem bir koku.

Aras bana sarılırken kafamı okşadı elleriyle. İyice içime çektim kokusunu. Sanki bir daha asla göremeyecekmişim gibi. İyice sarıldım boynuna. Sanki bir daha asla sarılamayacakmışım gibi. O da sarıldı bana. Hatta çok fazla sıkmıştı. Ama umurumda bile değildi. Bana sarılmasıydı bütün önemli olan.

Ondan ayrıldığımda Aras gözlerime baktı. "Sen?" Onu susturarak konuştum. "Dine." Burnumu çektim ve esen rüzgarda, denizin de verdiği melodiyle dilime gelenleri söze döktüm. "Belki bu yol ikimiz için de zor olacak. Ama biz zaten bunu bilerek yola çıktık değil mi?" Bunu söylerken ilk zamanlar geldi aklıma. Burnumu çekerken gülüyordum da. O da öyle.

"Biliyorum. Herkes acı çekti. Ama acı bizi olgunlaştırdı. Ve senden birşey istiyorum Aras." Aras gözlerime bakıyordu. "Eğer bu yola çıktıysak. Bitirelim. Çünkü ne zaman biraz duraklasak, hep güneşin anlında kavruluyoruz. Birbirimizin arabası olalım. En azından dinlenme tessisine gelene kadar birbirimizi koruyalım. Çünkü sana ihtiyacım var Aras. Biliyorum. Zor olacak. Ama en azından seninle olacak." Göz yaşlarımı silerken anlıma bir öpücük kondurdu Aras. Dedi ki; "eğer seninle olacaksam her yol güzel. Eğer hep benim olacaksan herşey güzel. Ama anlamıyorsun Aslı. Ben senin için fazla kötüyüm!"dedi. "Umurumda bile değil ki. Ne senin kötüymüşsün gibi davranman, ne ailelerimizin yaptığı baskılar, ne engeller, ne de düşmanlar." Aras gözlerimden bir saniye bile kaçırmadı karanlıkta koyu gözüken yeşil gözlerini. "Neden? Neden böylesin sen Aslı. Neden bu kadar inatçı bir keçisin ki!" Gülerek yanıtladım. "Bana sen söyledin. Dedin ki; beni asla bırakma. Hem... sen olmasan beni aç gözlü garsonların önünden kim kurtaracak!?" Aras gülerek cevapladı. "Kraliçenin torununu kurtarmak hergün yaptığım bir iş aslında." Sinirle konuştum. "Benden başka kraliçelerin torunlarını da mı kurtarıyorsun!" Aras cevapladı. "Hele bu sabah kurtardığım var ya... o kadar güzeldi ki hem bana iyi de davrandı." Gülmeye başladık

SİYAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin