Eve dönüş

5.9K 187 2
                                    

BÜRGE KİMSER


"Batuhan ben bu iğrenç şeyleri yemek istemiyorum."

"Daha iyisini bulmam burada Bürge, kaç saattir ağzına bir şey sürmüyorsun lütfen yer misin artık?"

Başka çarem olmadığı için ekmekten bir parça koparıp ağzıma götürdüm.

Gerçekten de kaç saattir hiçbir şey yememiş, iğrenç kokuyordum.

ALLAH'IM BU İŞGENCE NE ZAMAN BİTECEK?

"Ellerim bağlıyken yiyemiyorum."

Melül melül Batuhan'a bakıyordum. Tabiki ellerimi çözmesini yemek için değil, az da olsa rahatlamak için istiyordum.

Gözlerini gözlerimden bir yere ayırmazken "Bana güvenmiyor musun?" diyerek kalbini feth ettim.

"Kimse yok, bu yüzden açabilirim ama biri geldiğinde hemen bağlamam lazım. Anlıyor musun?"

Evet dercesine başımı salladım.

Ellerim özgürlüğüne kavuştuğunda ilk yaptığım iş Batuhan'a iyi bir tokat indirmek oldu.

"Bu bana söylediğin yalanlar içindi."

Artık sesimde hüzün yok, sinir vardı. Ona o kadar sinirliydim ki... Bir şekilde bu sinirimi kusmam lazımdı.

"Senden o kadar nefret ediyorum ki. Bunun hiçbir açıklaması olamaz. Benimle oynadın resmen, oynadın! Ne için? Psikopat babanın şirketi batırmasını yediremediği için mi? Hakan bey ne diye sizin şirketi batırsın. O da bir ortak değil miydi sonuçta? Niye kendini zarara soksun Batuhan? Senin babana nasıl bir garezi olabilir. Lütfen biraz düşünür müsün? Gerçekten babanın yanında mı olmak istiyorsun?"

Söylediğim şeyleri sindirmek için sessizce oturduğa koltuğa gömülen Batuhan yaklaşık 5 dakika sonra ayağa kalktı ve tezgahtan bıçak alarak yanıma geldi.

Allah'ım nolur bana zarar vermesin!

Elindeki bıçağı bana uzatıp "Sen ayaklarını çöz ben arabayı getiriyorum. Birileri gelmeden hemen gitmemiz lazım."

Yaşadığım şaşkınlığı bir kenara bırakıp hızlıca ayağımdaki ipleri kestim.

Kapıdan dışarı çıktığımda Batuhan arabada beni bekliyordu.

Hızlıca arabaya bindim ve oradan olabileceğince uzağa gitmek istedim.

2 saat yolculukla ancak E-5e çıkınca, gözlerimi açtığımda neden gündüz olduğunu anladım.

Kim bilir kaç saat yol gitmiştik.

Yaşadığım mutluluğu dile getirmek çok zor olacağından Batuhan'ın yanağına küçük bir öpücük kondurarak yetindim.

"Teşekkürler."

Endişeli olduğunu belli etmemeye çalışarak buruk bir gülümsemeyle cevap verdi.

"Her şey için özür dilerim. Şu an doğru olanı yapıyorum. O yüzden teşekkür etmene gerek yok. Gerçekten çok üzgünüm, umarım beni affedebilirsin."

Ah Batuhan seni nasıl affetmem!

Hemen balıklama affetsem basit bir kız olurdum. O yüzden cevap vermemeyi seçip gözlerimi yola diktim.

"Aileni arayıp haber vermek ister misin? Parayı babama vermeden önce ara istersen. Yoksa baban gerçek bir zarara uğrar..."

Gözlerini yoldan ayırmadan eliyle uzattığı telefonu aldım ve Nesrin hanımın numarasını tuşladım. Evet, Furkan'la olan o rezalet oyundan sonra Nesrin hanımın numarasını ezberlemiştim...

Evlatlık AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin