Lunapark

4.7K 280 62
                                    

Uzun bir süredir yazmıyordum. Hayatımda büyük değişiklerin olması bunun en büyük nedeniydi. Sabrınız için hepinizden çokcana teşekkür ediyor, yeni bölüm gelmediği için küfür içerikli mesaj atanlara insaf diyorum. Uzun bir aradan sonra umarım beğenirsiniz :)

"Bürgeeee, hadi takip et biziii."

Aslı'nın enerjik ve gür sesiyle bakışlarımı sesin geldiği yöne çevirdim. İstanbul ve Aslı kocaman gülümsemelerle bana bakıyorlardı.

"Beni buna bindirebileceğinizi düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz."

Minik bir kahkahayla birlikte küçümseyici bakışlarımı yavaşlayan gondola çevirdim.

Tam arkamı dönüp gidecekken Aslı sağ, İstanbul sol koluma girip beni girişe kadar sürükledi.

Arkamızda oluşan uzun kuyruğa göz atıp kaçmak için bir yer aradım ama nafile. Hiçbir çıkış yoktu.

Allah'ım sen bana yardım et!

Bıyık altından kısık bir sesle "Tamam kızlarr. Artık kolumu bırakabilirsiniz. Kaçmak gibi bir niyetim yook."

Kızların birbirlerine bakıp onaylar şekilde kafa sallamalarıyla özgürlüğüme kavuşmam bir oldu.

Üçümüz gayet cool bir şekilde merdivenlerden çıkarken arkamdan aldığım bir darbeyle yere serildim.

Neler olduğunu anlamak için başımı kaldırdığımda birkaç ukala çocuğun kahkaha attığını gördüm. Olanlara anlam verememiştim. Aslı ve İstanbul'da en az benim kadar şaşırmış olmalıydılar. Tek kelime etmiyor, ukala çocukların yanındaki Bülent Ersoy makyajlı kızlara bakıyorlardı.

Düğünde değil, lunaparktasın canım!

Oldukça sinirlenmiş bir şekilde yerden kalkıp kıyafetlerimi düzelttim. Öldürücü bakışlarımı -büyük ihtimal beni yere düşüren- zübbeye çevirdim.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen!?"

Belli ki böyle bir tepki beklemiyordu. Yüzündeki kahkahalardan geriye kalan sadece sert bakışlar oldu.

"Kafan mı yarıldı, bir yerin mi kırıldı? Ne bu atar?"

Şaşkınlıktan kalkan kaşlarıma engel olamadım.

Hem suçlu hem güçlü!

Sinirden yumruk yaptığım elimi kaldırıp -yine aynı- zübbeye doğru yürümeye başladım.

Bu işin sonunun kötü biteceğini anlayan Aslı hızlıca kolumdan tuttuğu gibi beni tekrar sıraya soktu.

"Birkaç serserinin eğlencemizi kaçırmasına izin verme. Unutma, bugün bizim günümüz!"

Sanırım Aslı haklıydı. Bugün bizim günümüzdü ve hiçbir kimsenin bu günü mahvetmesine izin vermemeliydim.

Onaylar şekilde başımı sallamamla İstanbul rahat bir nefes aldı. Böyle kavga tarzı şeylere hiçbir zaman tahammülü yoktu.

Bu güzel günü mahvetmemek için sinirimi bastırdım. Küçümser bir gülücük takındıktan sonra tekrardan sıraya döndüm.

Gondol durmuş, sırayla binmemiz gerekiyordu. Aslı'yla İstanbul tahmin ettiğim gibi en uç bölüme yöneldiler ve beni de yanlarında sürüklediler.

Ölümüm bu kızların elinden olacak!

Aslı'yla İstanbul oturmuş, ben de yanlarına ilerliyordum. Ne olsa beğenirsin? Bizim keş ayı önüme geçmiş, Aslı'nın olduğu yöne gidiyordu. Keş ayı. Beni az önce yere seren ukalaya verdiğim isim. Gözlerini. Altındaki morluklardan dolayı keş olduğu kanısına vardım. Beni yere serdiği için de ayı.

Evlatlık AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin