[Gerekli açıklamaları bölüm sonunda bulabilirsiniz^^]
*
"Hadi ama Bay Nolan! Bu konuyla ilgili gerekli araştırmaları yaparsam süper bir makale ortaya çıkabilir!"
Bay Nolan beni görmezden gelerek ofisine girince ben de peşinden girmek zorunda kaldım. Bunun için ısrar etmeliydim çünkü eğer biraz daha başı boş bir şekilde şirkette oturursam her an kovulabilirdim.
"Bay Nolan lütfen bir şans verin. Size yemin ederim harika bir makale hazırlayacağım."
Adam koltuğuna otururken yarım saat boyunca gözlerini bana dikti. İster istemez insan korkuyordu çünkü beni kovması için elinde yeterince sebep vardı. Yani her an beni kovabilirdi.
"Pekala Jane, sana 2 gün, bana doğru dürüst bir makale hazırla ve getir. Eğer gazetede basabileceğimiz kadar iyi bir makale olursa, seni kovmam."
"Çok teşekkürler Bay Nolan."
"Pekala, herneyse herneyse. Şimdi çık odamdan."
Bay Nolan'a arkamı dönünce gözlerimi devirdim. Bu adam kendini ne sanıyordu? Gotham'ın en iyi patronu mu? Neydi bu havalar böyle?
Hızla kendimi ofisten attım ve kapıda durup derin bir nefes aldım.
"Kendini beğenmiş orospu çocuğu!"
Ardından yine hızlı adımlarla masama doğru ilerledim ve hızla telefonumu alıp ceketimi üstüme geçirdim. Bir yandan ceketin kolunu giymeye çalışırken bir yandan da telefonumu arka cebime attım ve hızla merdivenlerden inmeye başladım. Burası birkaç katlı bir bina olduğu için merdivenleri kullanıyordum. Beni rahatlatıyorlardı.
Ana caddeye çıktığımda direkt oraya en yakın olan kafeye girdim. Önce sorularımı hazırlamam lazımdı ve sorularımı da ter kokan ve devamlı faks ve telefon gürültüleri olan bir yerde yazamazdım. Bu ciddi bir işti, hatta ölüm kalım bile olabilirdi. Çünkü tek başıma yaşıyordum ve gazeteden kazandığım birkaç kuruş maaş da bana ancak yetiyordu. En kısa zamanda başka bir işe daha girmeliydim. Bunu aklımın bir köşesine not ettikten sonra, kafede çok kişinin oturmadığı sessiz bir yere geçtim ve ceketimi çıkararak oturdum. Ah böyle kafelerde en nefret ettiğim şeylerden biri, birinin anında başıma dikilmesidir.
"Bir tane kafeinli bol köpüklü bir latte lütfen, yanında da lokum olursa çok iyi olur."
Garson not ederken içimden geçirdim, gerçekten bir şey içesim yokmuş!
Garson gitti ve ben de ceketimin iç cebinden küçük not defterimle bitmek üzere olan tükenmez kalemimi çıkarıp fabrika müdürüne soracağım soruları düşünmeye başladım. Daha önce bir sürü makale veya köşe yazısı falan yazmıştım ama hepsi daha çok bileğimi olduğum şeyler hakkındaydı. Şeker fabrikası fikri geçende yerel televizyon kanalındaki bir haberden aklıma gelmişti.
Pekala Bay Bilmem Ne Bilmem Ne, neden fabrika müdürlüğü gibi sikik bir işi seçtiniz?
Kendi kendime güldüm. Sanırım artık kafein demek bile kafamı güzelleştiriyordu.
Pekala pekala, baştan alıyorum. Fabrikada şekerleri nasıl üretiyorsunuz?
Çok mu basit bir soruydu sanki? Evet öyleydi, ama böyle bir soru başka nasıl sorulur bilmiyordumki! Lisedeki İngilizce öğretmenime bir kez daha söverek kalemi düşünmek için dudaklarıma götürdüm. Bu sırada siparişim gelmişti bile.
"Teşekkürler."
Hızla tabaktaki lokumlardan birini ağzıma attım ve düşünmeye devam ettim. İki günüm vardı ve elimi çabuk tutmam lazımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psycho ❃ [joker/batman]
FanfictionJane Crow sadece sıradan bir gazeteciydi, Sadece basit bir makale yazmak için bir fabrikaya gitmişti, Peki gittiği zaman orayı kendini Gotham'ın Kralı diye tanıtan bir psikopat bir adam basacağını nereden bilebilirdi? Bilemezdi. [Joker-Jane-Batman/B...