"Pudingini özledin mi hayatım?"
Arkamı dönecek cesaretim yoktu bu yüzden olduğum yerde yavaşça kollarımı havaya kaldırdım.
"Bana dön!"
Sesiyle yerimden sıçradım ve arkama ürkekçe döndüm. Bu yeşil saçlı adamdan tamamen kurtulmuş olduğumu sanıyordum! Öyle olmalıydı! Ah Tanrım, aynı iğrenç şeyleri yaşamak istemiyorum!
"Vay vay, Bruce Wayne'in dokunuşu sana epey iyi gelmiş. Tanıyamadım bir an." Silahı geri çekip çenemi ilk seferinde yaptığı gibi ellerinin arasına alarak parmaklarını yanağıma bastırdı. "Ne oldu? Benim soytarım olmayı beğenemedin mi?"
Hayır beğenemedim! Bir de soruyordu. Ah, bu adam gerçekten laflarıyla insanı delirtebilirdi! Bunu neden bir yere kapatmıyorlardı? Ve o soru da neydi öyle? Yani gerçekten onun soytarısı olmak bu hayattan daha mı iyi olacaktı? Bay Wayne'in bana verdiklerini bir kenara bırakıp onu mu seçecektim yani? Bu adam fazla psikopattı!
Geri çekilip üzerimi süzdü. Ama pis bir sırıtışla. Hem de çok pis bir sırıtış... Sanki gözleriyle beni soyuyor, ardından da vücudumun tüm hatlarını, tüm tonlarını ezberlemek istercesine bana bakıyordu.
"Aaaa, Sevgili Bay Wayne'i yeni sekreterine neler de almış öyle! Hatta..." lafını devam ettirirken bana yaklaştı. O gelip önüme düşen saç tutamını nazikçe arkama atana kadar donup kaldığımı unutmuştum. Bu yüzden biraz tökezledim ama olduğum yerde kaldım. Bu sırada o etrafımda bir tur atarken sanki karşısında anlamayan biri varmış gibi cümlesini parça parça söylüyordu. "...sadece elbise değil... Aynı zamanda... Araba... Ev... Yeni eşyalar..."
Lanet olsun bunları nereden biliyordu?! Bunları bilmemesi lazımdı! Hapiste olması lazımdı! Benden UZAKTA olması lazımdı!
"Şaşırdın öyle değil mi?" Pis gülüşü hala yüzündeyken bakışlarını bana çevirdi. "Ah, ama hep ben konuşunca bir olayı kalmıyor!"
Ona bakmaya bile bu kadar korkarken bir de cevap mı verseydim? Bu sefer beni yaşatmazdı. Buna emindim.
Beklemediğim bir atakla hızla yanıma geldi ve uzun, beyaz, kemikli eli tüm saçlarımı kavradı. Ardından çekip yüzlerimiz arasında santimler kalana kadar beni kendine yaklaştırdı.
"Bu çok ironik biliyor musun?" Konuşurken soğuk nefesini yüzüme üflemişti. "Sen benim oyuncağım olmak istemezken daha kötü bir şeye dönüşmüşsün! O Wayne denen salağın sürtüğü olmuşsun. Yoksa başka nasıl sana bu kadar yardım edebilirki? Ha!?" Saçlarımı daha sıkı çektiğinde dilim tutulmuş gibi sadece ağlamaya başladım. Normal ben bana böyle davranan birini yaşatmazdım. Ama şuan normal ben yoktu. Bu adamın istese burada boynumu kırarak öldürebileceğini biliyordum. Ayrıca durumumuz da pek normal sayılmazdı. "Söylesene, bunları elde edebilmek için kaç kez onun altına girdin?! Benim yanımda olsaydı sadece benim isteklerimi yapardın! Ama sen de o gözü paradan başkasını görmeyen aptal orospulardan başkası değilmişsin! Ah, Harley senden bin kat daha akıllıydı!"
Gözlerimden sayısını unuttuğum boncuk boncuk yaşlar süzülürken beni değersiz bir eşyaymışımcasına yere attı. Hatta fırlattı daha doğru bir kelime olurdu. Yediğim hakaretler ve üstüne bir de bu hareketler...
"Sen iyi halden anlamıyorsun! Senin sorunun bu! Bakalım çok sevgili Bay Wayne'in sana yardım edebilecek mi artık?!"
Ah hayır! Hayır, hayır, hayır! Onunla gitmiyordum. Böyle bir şeyi bir daha yaşamayacaktım. Onunla geçirdiğim her saniye benim için işkenceden farksızdı. Bundan sonra bana karşı yapacağı tek iyi şey beni acısız yoldan öldürmesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psycho ❃ [joker/batman]
FanfictionJane Crow sadece sıradan bir gazeteciydi, Sadece basit bir makale yazmak için bir fabrikaya gitmişti, Peki gittiği zaman orayı kendini Gotham'ın Kralı diye tanıtan bir psikopat bir adam basacağını nereden bilebilirdi? Bilemezdi. [Joker-Jane-Batman/B...