Merhabalar. Size bayram hediyesi sürprizli bölüm yazdım ;)))
Umarım beğenirsiniz.
İyi okumalar dilerim :)
"İşe alınmadınız." Bir anda suratıma darbe almışım gibi hissettim.
"Efendim?"
"Nereye giderseniz gidin alacağınız cevap bu olurdu. İşe alınmadınız." Bir anda böyle bir cevapla karşılaşınca şaşırdım.
"Ben... Vaktinizi aldığım için özür dilerim." Ben gitmek için ayağa kalkarken konuştu.
"Nedenini merak etmiyor musun?"
"Aslında evet."
"Otur lütfen."
"Ne yapmış olursan ol bunu kendini kötüleyecek şekilde anlatmamalısın. Mesleğimizde profesyonellik ve ne zaman ne diyeceğini bilmek oldukça önemli bir husustur. Sana herhangi bir yerde işe alınamayacağını söyledim. Tam da bu nokta anlattıklarımla alakalıydı. Ama senin durumunda bu bir iş görüşmesi değil staj görüşmesi yani öğreneceğin birçok şey var."
"Yani demek istediğiniz... Aslında beni alıyor musunuz?" Gülümseyerek kafasını salladı.
"Evet. Başka bir meslektaşım olsa daha sert olabilirdi ama şanslısın ki dürüst insanları severim." Rahatlama hissiyle tuttuğum nefesi bıraktım.
"Teşekkür ederim."
"Öyleyse yarından itibaren başlayabilirsin. Kaybolan zamanı telafi için biraz canını çıkarmayı düşünüyorum. Bugün iyi uyuduğundan emin ol." Gülümsedim.
"Tekrar teşekkür ederim, yarın görüşmek üzere." Kapıya doğru ilerledim. Elimi kulpa attığımda seslendi.
"Cemre! Suat Keskin diye bir tanıdığın var mı?" Düşündüm. Ailemiz çok geniş olmadığı için hemen herkesi tanırdım.
"Hayır yok." Yüzünde buruk bir gülümseme belirdi.
"Öyle mi? İsim benzerliği olsa gerek. Kusura bakma."
Bürodan çıktığımda Zafer Bey'in iyi biri olduğunu düşünüyordum. Her ne kadar beni başta korkutmuş olsa da babacan bir hali vardı. Berat'a teşekkür etmek istesem de son yaşananları düşününce elim telefona gitmedi. Bir daha konuşmamamızın daha iyi olacağı kanaatindeydim.
Eve gidip bolca miskinlik yaptım. Sabah erkenden işe gittim. Zafer Bey'in canımı çıkarma konusundaki söyledikleri tam anlamıyla doğruymuş. Önceki yerde yapmış olmama rağmen buradaki yeni çömez olarak getir götür ve ıvır zıvır el uğraştıracak işler bana yığıldı. Çıktığımda ayak bileklerim kopuyor gibiydi ama ilginç bir şekilde iyi hissediyordum. Gün boyunca bir şeyler düşünecek pek vakit bulamayınca kafam rahatlamıştı.
Kendimi koltuklardan birine atıp telefonumu elime aldım. Ege'ye bu konuda tekrar teşekkür etmeliydim doğrusu. İnsan alıştığı bir şeyden ayrılınca boşluğa düşüyordu. Gün içinde gelen mesajlara atladığım varsa diye tekrar baktım. Alkım Fighting!, Ege bileğine kuvvet diye mesaj atmıştı. Gerisi reklam mesajlarıydı. Diğerleri atınca ister istemez Onur'dan da beklemiştim ama atmamıştı. Aman canım atmak zorunda mıydı sanki?
Yorgunluktan kendimi yatağa attım ancak gün içinde düşünmeye vakit bulamadığım ne varsa etrafımı sarmış gibiydi. Haliyle de huzurlu bir uyku uyuma fikrimin içine edilmişti. Offlayarak kalktım. Evde biraz dolanmak için odamdan çıktım. Mutfağa su içmeye giderken hangi şarkı olduğunu bilmeden bir şeyler mırıldanıyordum. Sürahiyi elime aldığımda ayağımla da ritim tutuyordum. Bardağı elime aldığımda ayağımla tempo tutmayı da mırıldanmayı da kestim. Bir anda her yer kusursuz bir sessizliğe bürünmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbime Kilitli
RomanceBazıları aşka inanmaz,bazıları ise umutsuzca aşkı bekler... Birde aşık olduğunu fark etmeyenler vardır... Bazı şeyler zamanla değişir ancak değişmeyen şeyler de vardır... Aşk bunlardan biridir... Onu hiçbir şey bozamaz çünkü sevdiğinin kalbinde kili...