《Bu bölüm FikriKural 'a ithaf edilmiştir...》
"Kızım hadi ama."
"Ya anne, beş dakika daha. Lütfen."
Dün gece Şule aradıktan sonra hiç uyumadım. Daha doğrusu uyuyamadım. Ne demişti bana o?
'Başına geleceklere karşı hazırlıklı ol!'
Neyden bahsediyordu acaba? Ne yapacak bana?
Yeter ya! Dünden beri aynı şeyleri düşünüp duruyorum. Zaten bir sonuca da varamıyorum. En fazla ne yapabilirdi ki?
"Beş dakikan doldu Alev. Hadi kalk." diyen annemi duymamak için başımı yastığa gömdüm. Ama annem duracak mıydı? Tabi ki hayır!
Yanıma kadar geldi. Beni kollarımdan tutup kaldırmaya çalıştı.
"Bak, su dökerim yüzüne."
Olamaz! Bu benim en nefret ettiğim hareket. Sabah yüzüme su döküldüğünde kendimi kaybediyorum. Başka bir boyuta geçiyorum desem yeridir.
Hemen yatağımdan kalktım ve söylene söylene banyoma girdim.
"Bir uyutmadın anne ya!"
Elimi yüzümü yıkadıktan sonra havluyla kuruttum ve banyodan çıktım. Dolabımdan sarı, sıfır kol şifon gömleğimi ve beyaz pantolonumu çıkarıp giyindim. Daha sonra aynanın karşısına geçip makyajımı ve saçımı yaptım. Büyük beyaz kolyemi, sarı topuklu ayakkabılarımı ve beyaz çantamı da aldıktan sonra hazırdım.
'Bayanlar geç hazırlanır' sözü benim için geçerli değildi. Çünkü ben çok hızlı hazırlanırım.
'İyi, iyi. Evleneceğin adamı on saat bekletip, çileden çıkarmayacaksın Alev. Eşin şanslı biriymiş.'
İç sesimi kâle almayıp odamdan çıktım ve aşağı indim. Kahvaltı hazırdı. Ama benim hiç iştahım yok. Hepsi o Şule gıcığı yüzünden!
Evin kapısına doğru sessizce yürüdüm. Çünkü annem kahvaltı yaptırmadan evden çıkartmaz beni.
"Alev nereye?"
Yakalandın Alev!
"Holdinge anneciğim." diye cevap verdim anneme, en masum sesimle.
"Bana masum kedi rolleri yapma kızım. Hadi masaya geç."
Masaya doğru yürüdüm. Masadaki çatalla bir-iki salam yedim. Geniş bardaktan da bir yudum portakal suyu içtim ve annemi öptüm.
"Bugünlük affet annem. Ben kaçtım." deyip koşarak evden çıktım.
Arabanın yanında beni bekleyen şoföre "Bugün ben kullanacağım. Sen gidebilirsin." dedim. Karşılık olarak başını salladı ve gitti.
***
"Konuşma metni kağıtta da olmalı. Basın için gerekliymiş."
"Tamam Efe. Ben bilgisayara yazarım, sonra da yazdırırım." dedim ve odama girdim.
Şule'nin söylediği cümle hâlâ aklımdaydı. Ne yapacak ki? Daha doğrusu neler yapacak? Çünkü başına geleceklere demişti. Efe'ye söylesem mi? Of, of... Bu kafayla nasıl kıyafet tasarlayacağım acaba?
Bir kağıt ve kurşun kalem çıkardım. Düşünerek kıyafet çizmeye başladım.
"Yeni bir başlangıç..."
Kendim buldum diye söylemiyorum ama isim süper.
Hani bir söz vardır; 'her son yeni bir başlangıçtır' İşte ben bu sözden yola çıkarak bu ismi seçtim.
Son bir buçuk ay içerisinde o kadar farklı ve yeni başlangıçlar oldu ki... Kimileri mükemmeldi. Mesela; holdingi geri almamız, Selçuk ile tanışmam. Ama bazıları da 'keşke olmasaydı' dediklerimizdendi. Holdingi başkasının eline kaptırmamız gibi.
Ama işte diyorum ya; HER SON YENİ BİR BAŞLANGIÇTIR! Bu yaşanan ve sona eren olayların başlangıçları efsane olacak. Yeni, yepyeni bir başlangıç ile SARAÇOĞLU HOLDİNG tekrar bizim. Saraçoğlu ailesinin...
Düşünmeyi bıraktım ve kağıda çizdiğim kıyafete baktım. Mükemmel olmuştu.
Odadaki sessizliği bozan telefonumun zil sesini duymamla birlikte, bakışlarım o yöne kaydı. Masanın diğer ucundaki telefonu aldım ve arayana baktım.
Şule arıyor...
Yine ne istiyor benden? Ama bu sefer açmayacağım. Onun yüzünden kendimi sinir etmeyeceğim.
Zil sesi durduktan sonra mesaj sesi geldi. Mesaj da Şule'dendi.
"Duymuyor musun, açmıyor musun bilmiyorum. Ama birazdan sana gelecek olan görüntüler hiç de hoşuna gitmeyecek Alev SARAÇOĞLU!"
Bu kadın benimle uğraşmayı bırakmayacak!
İkinci bir mesaj sesini duyunca telefon elimden düştü ve üç parçaya ayrıldı.
"Niye bu kadar telaşlısın Alev? Sakin ol!" diyerek kendimi sakinleştirmeye çalıştım.
Parçaları yerden aldım ve yerlerine taktım. Daha sonra da telefonu açtım. Bozulmamıştı...
İki tane görüntü göndermişti. Görüntülerin üstüne basıp yüklenmesini bekledim. Ensemden terler akıyordu.
Neler oluyor bana?
Resimlerin açılması ile gözlerimin büyümesi bir oldu. İlk resimde Selçuk ile Şule el eleydiler ve Şule'nin elinde kırmızı bir gül vardı.
İkinci resimde deniz manzaralı bir yerde oturmuştular ve masadaki elleri üst üsteydi.
Bu ne demek şimdi? Selçuk ve Şule..?
Odayı bir mesaj sesi daha doldurdu. Tekrar Şule'dendi mesaj.
"Şok, şok, şok! Alev SARAÇOĞLU'nun sevgilisi Selçuk Mert DEMİRAY onu aldatıyor mu? İnan çok üzüldüm Alev'ciğim."
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Şule'nin ilk hamlesi buydu. Sıradaki hamle 20. bölümde. (iki bölüm sonra)
---> Sizce bu resimler ne demek? Selçuk gerçekten Alev'i aldatıyor mu? Yoksa başka bir açıklaması var mı? Varsa sizce ne?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARAÇOĞLU HOLDİNG (Tamamlandı)
General Fiction{SARAÇOĞLU SERİSİ - 1.} • Saraçoğlu Holding Eşref Saraçoğlu tarafından çok büyük zorluklar içinde kurulmuş olan bir holdingtir. Bu holding kurulurken gerekli olan maddi ve manevi bütün masraflar 'SARAÇOĞLU' soyadında olan kişiler tarafından karşılan...