-15-

5.6K 259 20
                                    

Yoksa Efe Selçuk hakkında bir şey mi biliyordu? Bu sinir, bu öfke ondan mıydı?

"Sen Selçuk hakkında başka şeyler mi biliyorsun?"

"Hâlâ a-" dedi ve sanki aklına bir şey gelmiş gibi -aslında sanki değil, aklına bir şey gelmişti- "Neyse ya, hadi gidelim." deyip yürüdü.

Az öncekine göre daha düzgün konuşuyordu. Ama soruma cevap vermedi. Gerçekten Selçuk hakkında bir şey biliyor olabilir miydi?

Arabanın önüne geldiğimizde, ikimiz de aynı anda arabaya bindik. Daha sonra Efe arabayı çalıştırdı.

"Soruma cevap vermedin?" dedim tiz bir sesle.

"Cevap vermek istemedim kuzen."

Kuzen? Neden bu kadar sakin konuşuyordu? Yok, yok! Ben bu Efe'yi asla çözemeyeceğim. Bir gün öyle, bir gün böyle. Bu nedir ya?

"Efe iyi misin?"

"Hem de hiç olmadığım kadar iyiyim kuzen."

"Beni korkutuyorsun." dediğimde sadece güldü. Allah'ım çok korkuyorum şu an.

***

Efe, o kısa konuşmamızdan sonra yol boyu konuşmadı. Beni evime bıraktıktan sonra da kendi evine gitti. Bir anda öyle değişmişti ki...

"Kızım, istediğin ayakkabıyı sanırım Merve'ye vermiştin." diyen anneme başımı salladım.

Benim de şimdi aklıma geldi
Evet, o ayakkabıyı Merve'ye vermiştim.

"Tamam anne. Ben de başka bir şey giyerim."

Annem odamın kapısından buraya doğru geldi. Yatağımın üstüne -benim yanıma- oturdu ve ellerimi tuttu.

"Alev." dedi ve uzun bir süre sustu.

"Kendi kararlarını kendi başına verebilecek yaştasın. Ve eminim ki, kendin için doğru olan şeylere karar veriyorsun. Sana asla müdahale etmem. Ama sana nasihat verebilirim. Sen de bu nasihatlarım doğrultusunda, daha da sağlıklı düşünebilirsin."

Sanki uzun süredir nefes almamış bir insan gibi nefesini dışarı verdi ve devam etti.

"Holdingin yönetimi yıllar önce dedende, daha sonra da baban ve amcandaydı. Ve onlar da sizin gibi holdinge bir şey olmasın diye; kendi mutluluklarından, kendi yaşam biçimlerinden vazgeçtiler. Saraçoğlu Holding kurulurken sen ya da Efe yoktunuz. Deden çok şeyden vazgeçip bu holdingi kurdu. O zamanlar burada holding falan yoktu. Ve ilk holdingi kurabilmek büyük bir başarıydı. Yani, deden dışında başka biri daha "İlk holdingi ben kuracağım!" diyordu. O adam dedenin ezeli rakibiydi, düşmanıydı. Aralarındaki hırs hiçbir zaman bitmedi. Ve deden daha çok çalışarak, SARAÇOĞLU HOLDİNG'i kurdu. Bunu duyan o adamın hırsı, kini, öfkesi daha da büyüdü ve dedenden kurtulmak için her yolu denedi. Ama hiçbirinde başarılı olamadı. Ve en sonunda eceli ile öldü."

Bunları daha önce duymamıştım. Dedemin böyle bir düşmanı, rakibi olduğunu bilmiyordum. Ama iyiki ölmüş o adam.

"Bunları anlatmamın amacı senin aklını karıştırmak değil. Eğer sen, anlattıklarımdaki gizli ayrıntıları görebiliyorsan; aklın karışmayacak. Sen ve Efe; dedenin, amcanın ve babanın yaptıklarını yapıp kendi mutluluğunuzu ikinci plana attınız. Bu konuda diyebileceğim tek şey 'tebrik ederim' olur. Ama sana sadece şunu sormak istiyorum. Selçuk'un teklifini holdingin kurtulması için mi kabul ettin? Yoksa sen de onu seviyor musun?"

Bu soruları kendime defalarca sormuştum. Bazılarına cevabım vardı tabi.

"Ben de sana sadece şunları söylüyorum. Belki de Selçuk benim kaderimdir. Belki evleneceğim adam oydu. Yollarımız farklı yerlerde kesişti. Ama belki, bir gün zaten kesişecekti. Kim bilir? Ben bunu kabullendim. Onu seviyor muyum? İşte o soruya cevabım yok. Ne hayır diyebilirim, ne de evet. O sorunun cevabını hepimize zaman gösterecek."

Annem bana yaklaştı ve kollarını boynuma doladı.

"Peki kızım. Sen kabullendiysen, ben de kabullendim. Hadi kalk giyin. Selçuk gelir birazdan." diyen annemin yanağına bir öpücük kondurdum ve giyinme odama doğru yürüdüm.

Gözüme ilk çarpan beyaz elbiseyi elime aldım. Bence olur. Havuz yaka, karın kısmında fiyonk olan, dizimin üç-dört parmak üstünde beyaz bir elbiseydi. Ve çok şıktı. İstediğim ayakkabı Merve'de olduğu için, onlar yerine beyaz stilettolarımı giyindim.

Zincir görünümlü, gold rengindeki kolye, bileklik ve yüzüğü taktıktan sonra gold-beyaz rengindeki portföy çantamı aldım. Çantam ile aynı renklerdeki uzun küpelerimi de taktıktan sonra makyaj yaptım. Ve hazırım.

Beyaz boy aynamın karşısına geçtim ve kendime baktım. Bence olmuştu.

Odamın kapısının çalması ile bakışlarım o yöne döndü. Evimizde çalışanlardan biri gelmişti.

"Selçuk Bey geldi, arabasında sizi bekliyor."

"Tamam geliyorum." dedim ve aşağı indim. Evin kapısından dışarı çıktığımda ağzım açık kalmıştı.

Karşımda; siyah arabasının kaputuna yaslanmış, siyah takım elbiseli, aşırı yakışıklı bir Selçuk Mert Demiray vardı.

Ağzımı kapattım ve kendime gelmeye çalıştım.

"Selam."

"Selam, harika görünüyorsun." diyen Selçuk'a gülümsedim ve "Sen de." dedim.

Tanıştığımızdan beri ilk defa ona karşı bu şekilde konuşuyordum.

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

-->Sizce Efe'nin aklına ne geldi? Cevabı çok uzak bir bölümde.

Multimedyada Alev'in giyindikleri var.

Gelecek bölümde Alev ve Selçuk tanışacaklar, birbirlerine sorular soracaklar. :)

Hoşçakalın...

SARAÇOĞLU HOLDİNG (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin